101. YIL

Hep güzel şeyler yazmak istiyorum sürekli, hem kendim hem okuyucular ve çevremdeki herkes için. Mutlu bir toplum içinde yaşamanın keyfini sürmek istiyorum herkes gibi. Güvenli ve konforlu bir hayatımız olsun. Çocuklarımız daha iyi ortamlarda büyüsün derdindeyiz her birimiz. 

Bunun için imkanlarımız ölçüsünde gece gündüz çalışıyor, üretiyoruz kazancımızı da bu uğurda sarf ediyoruz. 

Bireysel olarak gösterdiğimiz tüm bu çaba, çoğunluk sorunların içinde nedense eriyip gidiyor. Son zamanlarda artma trendine girmiş toplumdaki deformasyon ve ülke siyasetindeki olumsuzluklar sürekli bizi umutsuzluğa ve karamsarlığa itiyor. Öncelikle içinde bulunduğumuz coğrafyadaki ülkelerin kaotik ortamlarından etkileniyoruz.

Bunun yanı sıra ülkeyi yönetenlerin ve buna karşı alternatif olacakların dahi tam güven vermemesi, ister istemez bizi düşündürüyor. Kararlı ve iş bilir kadrolar ülkeyi yükseltecekken liyakatin olmadığı şekilde iş başına getirilenler maalesef bizleri daha dibe çekiyor.
Ülke gündeminde 60 gündür medyadaki başlıca konu Narin Güran cinayeti. Henüz tam olarak anlaşılamamışken; bir hafta önce başlayan toplumda yeni doğan skandalı olarak adlandırılan sağlık skandalı ile tekrar alabora olduk. Şimdi de TUSAŞ’a yapılan iğrenç terör saldırısı ile morallerimiz bir kez daha yerle bir oldu.

“Sular bulanmadan durulmaz” özdeyişindeki gibi durulmayı beklerken her gün daha bulanık hale getiriliyor gündem. Bu ortamda sisli, pusluyu geçtik neredeyse zifiri karanlık haline gelmiş korkunç ortamın içinde yetişen ve haklı olarak pek çok tereddütleri olan geleceklerinden emin olmayan gençlerimiz geçim sıkıntısının yanında üzerlerinde taşıdıkları bu endişeleri ile paranoyak olmasından veya ülkeden ümidini keserek hepsinin birden terk etmelerinden korkuyorum.

Hepimizin yüksek morale ihtiyacı var, ama bunun için öncelikte toplumun ve tabii ki ülkenin de moralinin yüksek olması gerekiyor. Olmuyor kardeşim, olmuyor. Bırakmıyorlar peşimizi. Dış mihrakların tesiri yok demiyorum ama içerdekilerin de onlardan daha az kalır yanı yok. Her gün bir şey çıkıyor, kişisel sorunlarımızı geçtik artık. 

Ülke olarak son derece kritik günlerden geçiyoruz. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesi Ankara’da meydana gelen iğrenç terör saldırısı ile morallerimiz bir kez daha bozuldu; iç ve dış hainler bu ülkenin yükselmesini başını kaldırmasını istemiyor, istemiyor.

Ülke daha berbat bir bataklık ortamına çekilmek isteniyor. Ümit ederim, Türk milletinin sahip olduğu asil kan buna izin vermeyecektir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini okuduğunuzda büyük bir lider ve ne kadar ileri görüşlü bir insan olduğunu kesinlikle her gün yeniden anlıyorsunuz.

Gazi, neden gençliğe hitap etmiştir?

Çünkü istikbal gençlikte.

Neden bunları anlatmış?

Çünkü biz, toplum olarak çok hızlı unutan bir toplumuz. Gençlerin bir anayasa gibi bu kendilerine uyarı ve önerilere bulunan bu çağrıyı okuyup hafızalarında canlı tutmaları gerekiyor.

Dâhili ve haricî düşmanlar bugün çok daha aktif olarak hayatımıza girmeye çalışıyor. 

Her geçen gün büyüyen ve kalınlaşan bir çınar ağacına benzettiğim ülkemize dışarıdan balta, içeriden ise gövdenin içine sızmış kurtçuklar ile zarar veriyor. 

Bahçıvanın baltalı adamı bahçeye sokmaması ne kadar önlemli ise ağacın içinde bulunan sinsi ve zararlı haşereleri temizlemek için ilaçlaması da o kadar önem gerektiriyor. 

29 Ekim 1923 tarihi hem bu coğrafya hem de bu toplum için çok büyük bir şanstır. Etrafımızda bulunan tüm komşularla mukayese ettiğimizde bu şansın ne demek olduğunu daha iyi anlıyoruz.

Ortadoğu bataklığından çıkmak için yönünü Batıya çevirmiş olan kurucu liderimiz, o günden bugünleri nasıl berrak şekilde görerek bizi uyarmaya çalışmış ve hâlâ da devam ediyor. 

Onun bedensel varlığı dünyayı terk etmiş olsa bile düşünsel varlığı dipdiri olarak hayatımızda yer alıyor: “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” 

Geçen hafta yaşadığımız terör saldırısını kınıyor, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan Rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. 

101. yılını kutladığımız Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun… ■