Geldi, geliyor derken. 1999 depreminin üzerinden 20 yıl sonra İstanbul deprem korkusunu yine yeniden yaşamaya başladı.
1999 yılında, pazar liderine rakip olacak bir ürünün lansmanı için son hazırlıklar ve heyecan içindeyken, 17 ağustos gecesi gelen büyük felaket sonrası İstanbul’da yapılması gereken ilk tanıtım toplantısı, gün içinde depremin verdiği hasar ve can kayıpları yavaş yavaş belli olmaya başladıktan sonra -istemeden de olsa- iptal etme gereğini oluşturdu.
O günlerde ülkemizin iletişim altyapısı tabii ki bu günlerle kıyaslanmayacak kadar gelişkin değildi. Deprem sonrası ülkenin tüm iletişimi neredeyse kesilmişti. Hatırlıyorum, o gün ülkenin Başbakanı bile gerekli bilgileri almakta zorlandığını ifade etmişti.
Bu konuda haberler gelmeye başladıktan sonra lansman toplantısını iptal etmemiz gerekiyor önerisi o zamanki amirim tarafından reddedilmişti. Çünkü olaya o kadar hazırlanılmış o kadar kilitlenmişti ki, sanırsınız dünyanın en önemli şeyini gerçekleştiriyorduk. Ancak gün ilerledikçe ölü ve hasar miktarı artınca ülke mateme bürünmeye başladı.
Böyle bir zamanda eğlenceli bir toplantı düzenlemek bizim gibi bir grubun yapabileceği bir şey değildi ve olması gerektiği gibi üst yönetimdeki aklıselim insanların kararı ile iptal edildi.
20 yıl sonra, o günkü gibi değil, ama ciddi bir provada görüyoruz ki iletişim yine bitti. O günden itibaren hayatımıza “Özel İletişim Vergisi” diye bir vergi daha türedi. Deprem vergisi olarak adlandırılan başka vergiler de ilave edildi.
Özellikle acil durumlarda uzakta olan yakınlarımıza ulaşmak ve durumları hakkında bilgi almak ilk hedefimiz oluyor. Böyle bir durumda kullandığımız ve her ay azımsanmayacak miktarda fatura ödediğimiz -ki bunun büyük bir kısmı devlete ödenen vergilerden oluşuyor- operatörlerin bizi sevdiklerimiz ile buluşturamaması büyük skandal, çuvallama, rezalet… Ne derseniz deyin artık.
20 yıldır her türlü mecrada deli gibi reklam yapan ve bu konuda dünyada gelişmiş pek çok ülkeden daha ileri seviyede olduğunu iddia eden operatörler normal şartlar altında pek güzel iken böyle özel zamanlarda havlu atması kabul edilebilir bir olay değildir. İletişim normal şartlar altında laylaylom yapılan görüşmeler değil ekstrem zamanlarda gerekli ve açık olan hatlar demektir.
Bu şartlar altında açıkça söylemeliyiz ki, 20 yıl da pek yol kat edilememiş.
Bir arpa boyu bile yol alınmamış… Operatörler hâlâ bırakılan yerde otluyor…
Çok yazık bu insanlara ve bu ülkeye… ■