Sigortayla ilgili yazılar zaman zaman köşemde yer alıyor, ancak bu işin uygulama detaylarını uzmanlara bırakıyorum. Buna rağmen, bu hafta biraz özel bir konuda yazma gereği duydum. Bu da, alkollü araç kullananın kaskodan faydalanma hakkı olup olmadığı…
Bu konuyu yazmamın, kamuoyunda tartışılan genel alkol düzenlemeleriyle pek ilgisi yok. Taşımacılık dışı bu konunun gazetemizin ilgi alanında olmadığı bellidir: Alkol kullanmak ayrı, alkollüyken araç kullanmak ise bunun içinde olsa da, ayrı. Zira her alkol kullananın araç kullanması söz konusu değil.
Yazının doğru anlaşılması için öncelikle belirteyim ki alkollü araç kullanma konusunda gösterilen hassasiyetleri destekliyorum. Kimse kişisel zevki için, bırakınız başkalarının hayatını, ailesinin ve kendisinin hayatını riske sokmamalı. Ancak olay bununla sınırlı değil.
Önce bu konuyu yazmanın nereden aklıma geldiğini belirteyim: Sayın Noyan Doğan, sigortayla ilgili olarak Hürriyet gazetesinde köşe yazıları yazmakta ve bazı televizyon programlarına katılmakta. Ben de izliyor ve çok faydalanıyorum. 3 Haziran 2013 tarihli köşe yazısının özünde, alkollü araç kullananın yaptığı kazada mahkemenin verdiği kaskodan yararlanma hakkı kararı eleştiriliyor. ‘Yasak olan bir şeyi (alkollü araç kullanmayı) yapan birisi, nasıl kaskodan yararlanabilir’ diye görüşünü ve hayretini belirtiyor. Ben, bu konu üzerinde durmayı gerekli gördüm.
Kaza önleme çabaları…
Kazalarla ilgili konuları üç aşamaya bölmek gerekir. Tersten başlarsak; önce son aşama olan kaza sonrası. Bu aşamada, yaralıların tedavileri sürer, hukuki durum çözümlenir, bir de kazalar incelenip ders çıkarılır. İkinci ve bundan önceki aşama, kaza aşamasıdır; burada olumsuz sonuçların en aza indirilmesi, kurtarma ve acil tedavi önemli. Bir de kazanın sorumluları belirlenir. Kazadan önceki aşamaysa kazaları önleyici ve/veya azaltıcı tedbirlerin alınmasıdır. Bunlardan bir kısmı aracın trafikte seyri öncesine ilişkindir; araçların ve sürücülerin sefer öncesi uygunluk durumları gibi… Bundan sonrası ise bu araçların bu sürücüler tarafından trafikte seyrine ilişkin çabalardır.
Kaza öncesi…
Kaza öncesindeki bu iki konuda neler gerektiği, neler yapılacağı ilgili mevzuatta yazılıdır. Ticari sürücü olan şoförlerin SRC türü belgeye sahip olması gibi istisnalar dışında gerek trafiğe çıkış öncesinde gerekse trafikteki seyir esnasında uyulması zorunlu kurallar esas olarak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda bulunmaktadır. Öncelikle belirtelim ki, bunların neredeyse tamamı kazaları önleme ve/veya azaltma amaçlı tedbirlerdir. Bunlara uyulması kaza olmayacağı anlamına gelmediği gibi uyulmaması da mutlaka kaza olacağı anlamına gelmez. Ama bunlara uymamak kaza riskini çok arttırdığı gibi iyi biçimde uymak da riski çok azaltır. Bu nedenle bu kuralların gerekliliği tartışılmamalı, belki daha iyi ve daha etkin olması için çaba gösterilmelidir.
Trafik kuralları…
Araçların uygunluğu, tescil ve belge alınması, muayene yaptırılması gibi araçlara ilişkin seyir öncesi önemli kurallar var. Sürücülere ilişkin de sürücü belgesi/belgeleri sahibi olma, yorgun olmama (araç kullanma bakımından uygun olma) ve alkollü olmama gibi kurallar bulunuyor. Park kurallarını da buraya ekleyebiliriz. Tabii, sefer öncesi bu durumlardan gerekenlerin -araç kullanma süresini aşmama, yolda alkol almama gibi- sefer boyunca korunması gerekiyor.
Sefer esnasında; trafiğin akışı, işaretler, hız, dönüş, trafik düzeni, kavşaklarda geçiş, indirme-bindirme, duraklama, ışıklar, yükleme, manevra, tedbir ve saygı, geçitler gibi konularda kurallar vardır. Tabii, yayalar, öğrenciler, hayvan sürüleri, yarış gibi konuların da özel kuralları bulunuyor.
Karayolları Trafik Kanunu’nda bu kurallara bakıldığında, kimisinde kurala uymanın zorunlu olduğu, kimisinde kurala aykırı hareketin yasak olduğu yönünde ifadeler bulunmaktadır. Zorunluluk veya yasak ifadesi bulunması sonucu değiştirmiyor. Zaten bazılarında bir konunun bir paragrafında ‘zorunlu’ derken, diğer paragrafında ‘yasak’ deniyor. Hepsinde de bu kurala aykırılığın cezası veya yaptırımı belirtiliyor.
Kurallara aykırılığın yaptırımları Kanunda belirlenmiş. Benim düşünceme göre, bu yaptırımın ağırlığı, ihlalin kaza potansiyeliyle orantılı olmalıdır. Buna göre belli bir düzeyin üzerindeki alkolün riski olduğu için cezasının da olması ve riskle uyumlu olması gerekir. Burada hız limitlerinin yüzde 10’a kadar aşılmasının cezasız olması, hız limitlerinin yüzde 10-30 arasında aşılmasının daha az, yüzde 30’dan fazla aşılmasının da daha ağır cezalandırılması gibi bir anlayışın doğru ve önemli olduğunu düşünüyorum. Yalnız, alkollü araç kullanmanın trafik açısından “kaza riski yaratma” dışında bir değerlendirmesi olmaması gerektiğini de düşünüyorum: Alkol almanın keyfî olması nedeniyle riskten öte cezalandırılması gibi. Bilinmelidir ki her trafik ihlalinin yapılmaması imkanı vardır, hiçbir ihlal zorunlu değildir, hiçbir ihlal hoş görülemez. Belli bir değeri aşan hiçbir ihlal, cezadan muaf tutulamaz. Hiçbir ihlalin cezası taşıdığı riskten az olmamalıdır.
Kaskoya gelince…
Alkollü araç kullanma yasağı Trafik Kanunu’nda yer alan, her biri farklı ölçülerde de olsa ayrı ayrı önemli, pek çok zorunluluk ve yasaktan sadece birisidir. Cezası da tıpkı diğerleri gibi Kanunda bellidir. Gerekli görüldüğünde bu ceza değiştirilebilir. Ama nasıl ki diğer zorunluluk ve yasakları çiğneyenlere ayrıca kaskodan faydalanmama diye bir ceza verilmiyorsa, alkollü araç kullanana da verilemez. Sigorta, sigortacıyla sigorta ettiren arasındaki özel bir ilişkidir. Yine bilinmeli ki alkollü araç kullanma yasağını çiğneyen, bu nedenle kazaya yol açmışsa bunun bedelini ayrıca zaten ödeyecektir. Bu, tüm kural ihlalleri için böyledir.
Son olarak da sigortanın yerini belirtelim: Araçlarla ilişkili sigortalar kazaları azaltma veya önleme amacı olmaksızın seyir sonrası kaza durumları düşünülerek seyir öncesinde yaptırılır. Zorunlu olanları yaptırmamanın da müeyyidesi vardır.
“Yasakları çiğnedi veya mevzuatta belirtilen zorunlulukları yerine getirmedi, bu yüzden kaza oldu kaskodan veya diğer bir sigortadan yararlanamaz” denilebilir mi, denilirse kaskonun veya sigortanın anlamı kalmaz. Kasko kusurlu olunan kötü günler için değil mi? Yasağı çiğnedi diye faydalandırılmayan sigorta neye yarar ki!
Sürücü alkollü diye sigortadan faydalandırmamanın sonu, kusursuz oldukları kazalardan da alkollü sürücüleri sorumlu tutmaya itmez mi? ■