Mevlana, sadece bir dönemi değil, bütün geçmişi ve geleceği aydınlatan sözler söylemiş 800 yıl öncesinden. Mesnevi’si yeterli, ama okuyana tabii. Başlığa çıkarttığım sözünün devamında, “aşkın bütün sırları meydandadır” diyor. Bir ömrü birlikte geçirmeye karar verdiğiniz, el ele tutuştuğunuz birinden neyi ne kadar saklayabilirsiniz ki? Bakışınızdan, duruşunuzdan, saçınızın telinden belli olur o güzellik.
Bugün, özellikle gençler arasındaki o yakınlaşma olsa olsa, hoşlanma olur; bakmayın ‘aşk’ dediklerine… Aşk, hepimizin bildiği gibi mezara kadar yaşar, öyle ufak tefek sarsıntılara pabuç bırakıp da kolayca terk etmez.
Bu demektir ki candan sevmek, içten kabul etmek, sımsıkı sarılmak gerekir… Burada sadece duygusal ilişkiye değil; işinize, yaptıklarınıza hatta söylediklerinize de çıkarılması gereken dersler var. Kabul etmeliyiz ki azimle yapılan iş başarılı olur. Taşı delen suyun gücü değil, azimle sürekli damlamasıdır. Bunu Edirne’de görmek mümkün. Tarihi birçok kalıntıda özellikle basamakların eridiğini görürsünüz, çünkü yıllar boyu insanlar o taştan geçmiş, dolayısıyla da eritmiştir. Bir gün, üç gün, beş ay değil, yıllar ardına yıllar gelince yıpranmışlığı, yaşanmışlığı görürsünüz.
Hz. Mevlana’nın, en büyük aşkı, Şems-i Tebrizi, bakın ne diyor: “Kader, yolun tamamını değil sadece yol ayrımlarını gösterir. Güzergah bellidir, ama dönemeç ve sapaklar tümüyle yolcuya aittir.”
Basamağın kaderini insan belirler, ama insanın da bir kaderi vardır. Birbiriyle iç içe geçmiş, biri olmadan diğerinin anlamını taşıyamayan bir durum. Hem çemberin içindesinizdir hem de dışında… Ne tümüyle içinde kalabilirsiniz ne de tümüyle dışına çıkabilirsiniz. Bileşenler ve koşullar neyi ne kadar kabul edip, ne kadar izin verirse… Peki, bu durumda yılmak mı, sinmek mi en doğru tavırdır?
Sezon geldi dayandı. Firmalar birbiri ardına yatırım kuyruğunda, ama güzergah sıkıntısı yaşanıyor. Uzun yol, hızlı demiryolu hatlarıyla otobüsçüden çıkıyor. Bu sezon onun için çok önemli. Bu sezonla birlikte neler yapacağımızı belirleme imkanımız doğacak. Bu sezonla birlikte pazarın reel durumuyla beklentilerimizi karşılaştıracağız ve ortaya çıkan sonuç, sektörel geleceğimizin göstergesi olacak.
Bu konuda çok titiz davranmak, çok temkinli adım atmak zorundayız. Sonradan ağlamanın, dövünmenin hiç mi hiç faydası olmaz.
Busworld Fuarı, bu çerçevede bir başarı abidesidir. Yıllarca yurtdışındaki fuarlara gittik. Şimdi Türkiye’de yapılıyor ve bütün ülkelerden bu fuara ziyaretçi geliyor. Türkiye bu anlamda alıcıyla satıcıyı buluşturan önemli bir merkez olarak öne çıkıyor. Her açıdan faydalı ve gerekli bir fuar… Ben katılacağım… bütün otobüsçülerin de katılmasını dilerim. ■