Teknoloji her şeyi değiştiriyor, her şey gelişiyor ve güzelleşiyor. Biz de o güzelliklere alışıyoruz ve daha güzelini, daha iyisini ve daha doğrusunu istiyoruz. Bulduğumuzda da eskisini hiç aramıyoruz.
Karayoluyla yolcu taşımacılığı sektörü Topkapı’ya taşındığında, kimse Sirkeci’yi aramadı. Bayrampaşa’ya taşındığımızda da Topkapı tarih olmuştu artık. Arayan olduysa da başka nitelikleri aradı, kimse o keşmekeşi, karışıklığı, düzensizliği aramadı. Yolcu da otobüsçü gibi düşündüğü için kolayca geldi İstanbul Otogarına. Daha genişti, daha düzenliydi, daha kolay erişim imkanı vardı. Zaman içerisinde yetersizlikleri gün yüzüne çıktı. Bazı yetersizliklerini aşmak, düzeltmek, yenileyerek gidermek mümkünse de bazılarını düzeltmek mümkün değil. Tıpkı otobüsün personelini hatta lastiğini, koltuğunu bile değiştiriyoruz. Motorunu rektifiye ettiriyoruz, gerekirse tamir ettiriyoruz. Bir noktaya geliyor, tıkır tıkır çalışırken elden çıkarıyoruz. Çünkü yenisinin yerini tutması pek mümkün olmuyor. Belki para harcıyoruz, özellikle zor dönemeçlerden geçtiğimiz zamanlarda bile yenilemeyi geciktirmiyoruz. Bu bir yatırımdır. Bu yatırımı yapmazsanız zorlukların daha bir artacağını bilirsiniz. Bir fabrika parası ödediğiniz otobüsünüzü, ikinci elde bile satmamışken yenisini almak için başvuruyorsunuz.
Otogarlar da tıpkı otobüsler gibidir. Yepyeniyken bir sorun çıkarmıyorken herkes memnun ve bahtiyar. Bazı tadilatları yaparak kullanım kolaylığını sürdürmesini sağlıyorsunuz. Ama ya yolu yetmiyorsa ya genişleyecek yeri kalmamışsa, otoparkı yetersizse… Yenilemekten başka çıkar yol yoktur.
Karayoluyla yolcu taşımacılığı sektörü, şimdiden önlemini almalı ve yeni otogar alanlarının altyapısının hazırlanması için çalışmalar başlatmalıdır. Berber koltuğuna oturan adam saçının durumunu sormuş… Berber de önüne dökülünce görürsün demiş. Basiretli davranıp önceden aynaya bakmalı ve ince eleyip sık dokuyarak şimdiden geleceği de kapsayacak yeni otogarları belirlemeli. Yolunun şöyle olmasını, yolcu ulaşımının böyle olmasını, peronlarının geniş ve rahat olmasını, park alanlarının bulunmasını, personelin dinlenebileceği tesislerin yapılmasını ve aklıma şu an gelmeyen daha birçok detayı sağlamalı.
Biz, şimdiden yetersiz olan İstanbul Otogarını savunacağız derken iş işten geçecek, “otogarlar otobüsçünündür, bize sormadan projelendirilmesi yanlıştır” deyip dizlerimizi döveceğiz istemesek de… ■