Geçen haftaki yazımda yeni büyükşehirlerin devreye girmesiyle oluşacak boşluğa dikkat çekip bazı tedbirlerin gerekli olduğunu belirtmiştim. Sonunda da bu konuya devam edeceğimi ifade etmiştim. İşte, devamı…
Mevzuat çelişkisi…
Karayolu Taşıma Kanun ve Yönetmeliği, kentiçi-dışı ayrımı olmaksızın tüm yolcu ve yük taşımalarını düzenleme amacıyla hazırlandı. Sıra uygulamaya geldiğinde yolcu taşımacılığında başka kanunlarla yerel idarelere verilen hak ve yetkilerle karşılaşıldı. Bunlar Belediye Kanununda, belediyelerin yetki ve imtiyazları başlıklı 15’inci maddenin f, j ve özellikle de p fıkraları ile Büyükşehir Belediye Kanununda görev ve sorumluluklara ilişkin 7’nci maddenin f, l ve özellikle de p fıkralarıdır. Trafik Kanununun trafik komisyonlarına ilişkin hükümleri ile büyükşehirlerdeki UKOME yetkileri de önemli.
Teslim mi olundu?
Bakanlık, hazırladığı yönetmelikte bunlara saygı duyacağını belirterek sorunu aşmaya çalıştı. Aslında bir çözüm de bulunabilirdi. Büyükşehir belediyelerine verilen taşımacılara ruhsat verme yetkisi önemli idi ve diğer belediyelerde bu yetki yoktu. Her konuda kararlı duran, çok zor gibi görünen kamyonculuğa belge düzenini getirip uygulayabilen Bakanlık, bu konuda nedense yeterli çaba ve direnişi göstermedi. Kendi yetkilerinin genişletilmesi yönünde yeni düzenleme, değişiklik ve yorum gerekirken tam tersinin olmasına göz yumdu.
Trafik Kanununa ek
Sözüm ona korsan taşımacılığı önleme iddiasıyla Trafik Kanununa bir ek yapıldı. Buna göre kentiçi yolcu taşımacılığının her türlüsü için belediyeden izin şartı getirildi. Böylece Bakanlığın bunlara müdahale şansı biraz daha azaldı. Hatta önceden kendi yetkisindeki bazı kentiçi taşımaları da yerel idarelere kaptırdı. Halbuki o dönemki Bakan Sayın Yıldırım’ın isteği ve direnmesi halinde böyle bir düzenleme önlenebilir, hatta Bakanlık yetkisi yönünde bile yapılabilirdi.
Mevcut durum
Yeni büyükşehirlerin kurulması ve mevcutların alanlarının genişlemesiyle Bakanlık kontrolü dışına çıkan alanlar iyice genişledi. Hangi Bakanlık belgelerinin hangi taşımaları artık yapamayacağını gazetemizin değişik sayılarında önceden duyurduk. Bu yeni duruma itiraz dahil, taşımacılardan herhangi bir tepki gelmezken, Bakanlık da adeta küskün diyebileceğim sessiz tavrını sürdürdü. Nerede o eski heyecan? Bakanlığın yanlışlarını eleştirirken doğrularla birlikte bu heyecanı övdüm. Şimdi, nedense bu heyecan günden güne azalıyor.
Önlem gerekir
Şimdi, 30 büyükşehrin önceden buna uymuş ikisi -İstanbul ve Kocaeli- hariç, geriye kalan 28’i yeni döneme geçecek. Hiç şüpheniz olmasın ki 30 farklı model olacak. Buna ‘yerellik veya yerel yönetim hakkı’ deyip geçmek olmaz. Yerellik isteniyorsa bir ildeki taşımaların sadece o ilde ikamet edenlerce yapılması gibi bir anlayış düşünülebilir. Yerellikten ötesi önemli. Önce Taşıma Kanununun Genel Kural başlıklı 4’üncü maddesinde belirtilen “Taşımalar; ekonomik, seri, elverişli, güvenli, çevreye kötü etkisi en az ve kamu yararını gözetecek tarzda serbest rekabet ortamında gerçekleştirilir” anlayışının elden geldiğince uygulanması için müdahale gerekiyor. Bir de yerel yönetimlerin geriye dönüşü olmayan yanlışlar yapmasının önlenmesi gerekli.
Kanun durumu
Şüphesiz ki ilgili kanunlar arasındaki çelişkilerin, yanlışların, belirsizliklerin giderilmesi için bir kanun değişikliği esas. Bunun zaman alacağı da şüphesiz, ama bunun öncesinde de yapılabilecekler var. Bakanlığın bu uygulamalar içine önceden giren İstanbul ve Kocaeli belediyeleriyle görüşüp deneyimlerinden faydalanması gerekir. Aslında bu tecrübelerden diğer belediyelerin de kendiliğinden faydalanması da önemli. Ama nerede?
Çaresiz değil
İçinde bulunulan durum Bakanlık açısından pek parlak görünmüyor. Bunu tümüyle çaresizlik olarak görmemek gerekli. Taşımacı olma, taşıtlar, şoförler, yetki belgeleri gibi konularda Karayolu Taşıma Kanun ve Yönetmeliği ile getirilen çok önemli esasların belirli yorumlarla tüm yerel çalışmalarda uygulanması sağlanmalı. Gecikmeden, kısa süreli bir tartışma ve görüş alma sonrasında bu müdahaleyi gerekli görüyorum. Aksi halde geç olabilir. Kentiçi tarifeli taşımaların hat, bilet, ücret, zaman tarifesi ve sayı gibi konularına girmeksizin bunu yapmak önemli ve gerekli.
Bu riskli konuya girme cesareti elden geldiğince gösterilmeli. ■