Otomotiv sektörü satış sonrası hizmetlerinde standartları yükseltme hedefiyle 2009 yılında kurulan ve 3 milyon aracın onarımını gerçekleştiren RS Otomotiv Grubu, araç onarımında yapılan yanlış uygulamalara dikkat çekti. Gerek yetkili servislerde gerekse özel servislerde eğitimsiz personel, teknik ekipman yetersizliği ve maliyet kaygıları nedeniyle gerçekleştirilen iptidai onarımlar; otomobilin bir sonraki kazada aktif güvenlik unsurlarının çalışmamasına veya hatalı çalışmasına neden olurken, trafikte can ve mal güvenliğini tehlikeye atıyor. Diğer yandan ikinci el araç satın alırken özellikle şasi kontrollerinin göz ve el yordamıyla yapılması, aracın kaza geçmişi hakkında doğru bilgiyi veremiyor.
“Yüksek AR-GE ürünü otomobiller basit yöntemlerle onarılamaz”
Otomobil üreticileri, üretimde kullandıkları ileri teknoloji ve metotların yanı sıra, ürettikleri otomobillerin kaza sonrasında nasıl onarılacağına dair metot ve standartları da belirlerler. ‘Araçlar üretilirken, şasi ve dış panellerde punta kaynağı, gaz altı (mag) kaynağı, lazer kaynağı, yüksek teknolojili kimyasallar ile birleştirme (yapıştırma), farklı perçinleme metotları ve bunun gibi çok özel teknolojiler kullanılır. Farklı dayanımda çelikler bu özel birleştirme metotlarıyla bir araya getirilerek yekpare bir şasi oluşturulur. Gövde tasarımında, aracın çarpışma simülasyonları ile, neresinde hangi tip çelik kullanılacağı, hangi yöntem ile birleştirme yapılacağı hesaplanır ve gerektiği kadar mukavemetli kaynak yöntemleri uygulanarak, çarpışma testlerinde en yüksek koruma sağlanmaya çalışılır.” ifadelerine yer veren RS Otomotiv Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Ünaldı, “Maalesef ülkemizde hala hiçbir üreticinin tavsiye etmediği, çok hızlı paslanmaya sebep olan ve aracın şasi dayanımını, koruyuculuğunu tamamen bozan oksijen kaynağı ile onarımlar yapılıyor. Üreticilerin tavsiye ettiği onarım metotları takip edilmeden gereğinden fazla mukavemetli ya da gereğinden az mukavemetli yapılan kaynak işlemleri sonucunda, araç tekrar bir kaza yapması halinde, katlanması gereken nokta katlanmadığı için darbeyi sönümleyememesi ya da katlanmaması gereken yerin ise bir kâğıt gibi katlanması ile darbe tek noktada yoğunlaşarak maalesef üzücü sonuçlar doğuruyor. Yüksek AR-GE ürünü otomobiller, basit yöntemlerle onarılamaz.” dedi.
“Bir araç yanlış onarıldıysa 2023 model de olsa Euro NCAP’ten geçemez”
Ülkemizdeki yaygın yanlış onarım teknikleriyle ilgili dikkat çekici örnekler paylaşan Ünaldı, “2023 model, son teknoloji aracınızla kaza yaptınız ve yetkili veya özel serviste onarıldı. 5 yıldız alan aracınız sizce tekrar 5 yıldız alabilir mi? Sadece geçtiğimiz yıl TÜİK verilerine göre ülkemizde 1 milyon 200 binden fazla trafik kazası meydana geldiğini görüyoruz. Bugün Türkiye’deki hasar kayıtlı 10 araç Euro NCAP’e veya diğer global güvenlik testlerinden herhangi birine katılsa, inanıyorum ki çoğu, belki de hepsi şasi güvenliğinde sınıfta kalır. İşte bu yüzden araç hasar onarımı çok ciddi bir iştir. Bu yüzden Met Teknik Akademi çatısı altında hem Türkiye’de hem de global çapta vermekte olduğumuz şasi-karoser onarımı eğitimlerini önemsiyoruz. Söz konusu olan insan hayatı. Sektör çalışanlarının bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi konusunda öncülük etmeyi hedefliyor ve tüm sektör paydaşlarına çağrıda bulunuyoruz.” açıklamasını yaptı.