Bu yıl Busworld Fuarı’na adım attığım anda, ilk düşüncem “İstanbul’da olmak başka” diye düşündüm. Ancak fuarı gezmeye başlayınca farklı duygular yaşamaya başladım. Geleneksel hale gelmiş organizasyonun çok daha gelişmiş olabileceğini düşündüğümden, sadece 2 hole sıkıştırıldığı için daralmış ve hatta bunalmış bir görüntüsü tam bir hayal kırıklığı oldu.
Standlar, çok daha görkemli olmalıydı düşüncesi sanırım önyargımdı. Bunun yanı sıra sektörün gelişmesine paralel olarak amiral gemileri olan otobüs üreticilerinin katılımının çok daha yoğun olacağı düşüncesi hâkimdi. Ancak ne yazık ki ülkemizin en büyük üreticileri arasında olan MAN ve Temsa bu yılki fuara katılmamışlardı. Her ne perspektiften bakarsanız bakınız, büyük eksiklik olduğu konusunda sanırım herkes hemfikir olacaktır.
Genel değerlendirmeler içerisinde alışagelmiş görüntüler tabii ki ilk sırada yerini almaktaydı. Fuar’ın ilk günü sıradan basın sunumlarına ilaveten Mercedes-Benz bünyesine katılan Setra’nın açılışı ve öncesindeki Show’u en akılda kalıcı sunum olarak değerlendirilebilir.
Mercedes-Benz, bu işi çok iyi bildiklerini bir kez daha gösterdi. Elbette sektörün en büyüğü olmak böyle bir şey olmalı. Buna paralel bir bütçe olmadan, bu denli gösterişli bir sunum yapmak olası değil. Ancak şunu da göz önünde bulundurmalı ki, neredeyse dünyanın her yerinde faaliyet gösterdiği için gittiği her yöreden edindiği bilgi ve tecrübeleri kompoze ederek bu anlamda da liderliğini devam ettirmesi çok normal.
Mercedes’in sadık müşterileri ve büyük otobüs firma sahipleri neredeyse eksiksiz bu davette de yerini almıştı. Bu ambiyans başka bir firma tarafından yapılan organizasyonlarda, aynı katılım aynı sadakatle olabilir mi diye de düşünmeden edemiyor insan.
Setra’nın yeni 417 HD modeli gerçekten çok şık olmuş. Setra, geçmişte çok kısıtlı bir kadro ile oldukça iyi satışlar yapmıştı. Mercedes bünyesine katıldıktan sonra çok daha olumlu bir gelişim gösterecekleri konusunda bir şüphe duymamak gerekir.
Bu bakış açısından farklı olarak, fuarda yer alan diğer üretici, yan sanayici ve tedarikçiler için oldukça geniş bir yelpaze ile katılım sağlamışlardı. Umarım bu kesimler organizasyon içerisinde aradıklarını bulur ve çok iyi bağlantılar yapabilirler.
Her ne olursa olsun, fuar kavramı pek çok insan için katkıları olan bir oluşum. Müşteri, üretici, tedarikçi ve yan sanayicileri bu kadar kısa süre içinde bir araya getirmek için büyük fırsat. Başta söylediğim değişik duygular içinde yıllar önce daha Türkiye’de Busworld Fuarı yapılmazken Belçika Kortrijik de yapılan fuarın görkemini yakalayamadığım için biraz içim burulmuş olmalı. Orada Türkiye’de bulunmayan pek çok üreticiyi bir arada gördüğümüz için buradaki fuar biraz sığ gelmesi de çok normal. Iveco, Irızar, Renault, Solaris ve bunun gibi pek çok firmayı bir arada görüp mukayese etmiş olmak önemliydi.
Ülkemizim her alanda lider olma gayret ve düşüncesinde olan biri olarak umarım ileriki yıllarda bu denli katılımların sağlanacağı büyük organizasyonlara ev sahipliği yapabiliriz. Kaldı ki karayolu toplu taşımacılığında Avrupa’da değil dünyada başa güreşen bu sektörün temsilcileriyiz. Bu sebeple gerçek anlamda uluslararası bir boyu hedefimiz olmalı.
Fuarlar için başka önemsenecek bir husus da, markalar ürünleri sergilerken insanları bir araya getirilmesidir. Her zaman söylediğimiz gibi içinde insan ve insani vasıflar olmayan markalar boş soğuk ve anlamsızdır. Fuarlar, bu anlamda da pek çok insanı bir araya getirdiği ve kaynaştırdığı için önemli.
Ben de bu organizasyonda pek az sayıda sevmediğim ama buna karşılık pek çok sayıda sevdiğim insanı görme ve görüşme fırsatını buldum. ■