Bu yıl 7,5 ayda köprü ve otoyollara yapılan zamlar yüzde 288’e ulaştı. Köprü ve otoyollara yapılan zamlar sadece taşımacılığı değil, ekonominin her türevini etkileyecek bir unsur. Ulaşım maliyetleri hayatın toplamında önemli bir rol oynar. Hizmet sektöründen, gıda sektörüne kadar birçok alanda fiyatları arttıran unsurların başında gelir. Yapılan zamların sektörün içinde bulunduğu şartlar da göz önüne alındığında çok ağır sonuçları olacak. İstanbul-İzmir hattında sadece köprü ve otoyol maliyeti 3 bin TL’ye yakın tutuyor. Otogar çıkış ücretlerini, personel maliyetlerini üzerine koyduğunuz zaman otobüsçünün işini sürdürebilmesi çok zor hale geldi.
Bu gidişat iyi değil
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bunları dikkate alması lazım diye düşünüyoruz, ama aksine uçaklarda ve demiryollarında sübvansiyon devam ediyor. Otobüsler uçak bileti fiyatına yolcu taşımak zorunda kalıyor ve yolcu bulamıyor. Bu gidişat iyi bir gidişat değil ama sektörün de aklına başına alması lazım. Sektörün gider kalemleri arasında yer alan servis hizmetlerini öncelikle ücretli hale getirmesi ve birleştirmesi lazım. Personel giderleri, kiralar, otogar çıkışları, otoyol ve köprü ücretleri taşınabilecek bir yük olmaktan çıktı. Türkiye karayolu taşımacılığı bu yükü taşıyabilecek durumda değil. Öte yandan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın kayıt dışılığı kontrol etmemesi, hiçbir yaptırım uygulamaması kabul edilebilir bir durum değil. Caydırıcılık unsuru olmayan birtakım cezalar kesilmesi bile onları teşvik ediyor. Cezaların caydırıcı hale gelmesi ve Bakanlığın bir an önce sıkı bir denetim yapısı oluşturması gerekiyor.
Yolcu da, ürün de taşınamıyor
Köprü ve otoyollar yap-işlet-devret modeli ile gündeme geldiğinde biz bunların maliyetinin çok yüksek olacağını ve ülkeye çok ağır faturalar çıkaracağını söyledik. Artık çiftçilerin ürettikleri ürünler de taşınamaz hale geldi. Görüyoruz, kavunlar, karpuzlar, domatesler yollara dökülüyor. İnsanlar feryat ediyor. Çiftçiler maliyetlerini dahi karşılayacak gelirleri elde edemez hale geldi. Oysa bakıyorsunuz büyük kentlerde ürünler de çok pahalı.
Öğrenciler kayıtlarını donduruyor
Okullar Eylül ayı ile birlikte açılıyor. Ancak öğrencilerin barınma sorunları giderilebilmiş değil. Kiralar bir öğrencinin ödeyebileceği seviyede değil. Yurt ücretleri bile çok yükseldi. Öğrenciler ulaşım ihtiyaçlarını bile karşılayamaz halde artık. Öğrenci okumaya geldiği kentten bir daha ailesine, okullar tatil olana kadar gidemiyor. 600 bin kadar öğrencinin kayıtlarını dondurduğu söyleniyor. Öğrencilerin yaşadığı bu durum en çok bizim sektörümüzü etkileyecek, çünkü şehirlerarası yolcu taşımacılığının en önemli gelir kaynağı öğrenciler. Öğrenciler de seyahat edemediklerinde sektörümüzün yaşadığı sıkıntı çok daha ağır hale gelecek. Hükümetin zenginden daha fazla, fakirden daha az vergi alacak bir sistemi düşünmesi gerekiyor. Aksi takdirde ülkemiz çok ciddi bir ekonomik kaosa sürükleniyor. Yılbaşında yeni zamlar da gelecek. Yüzde 40-45 gibi zamlar telaffuz ediliyor.
Sektörümüzde de konkordato olabilir
Buradan tekrar söylüyorum: Şu anda ekonomimizin dibinde değiliz, çok daha kötü günler bizi bekliyor. Hayatımızın ne kadar zor hale geldiğini görüyoruz. Birçok sektörde konkordato haberleri geliyor. Bizim sektörde de bu gelişmeler olabilir, iflaslar olabilir. Önümüz kış, Allah millete sabır versin ama otobüsçülerin yapabilecekleri sınırlı. Öncelikle tasarruf yapacak, ortak çalışmalar yürütecek; servisten, personelden, kiradan tasarruf etmek zorunda. Bunu uzun süredir söylüyorum; geç kalıyorlar. Geç kalındığı takdirde konkordato ilan etmek zorunda kalacaklar.
Bakanlığın belge vermeyi durdurması lazım
Uzun yolu uçak aldı, orta mesafeleri tren aldı, kısa mesafeleri korsan almış durumda. Zor günler bizi bekliyor. Birlik ve beraberlik içinde hareket etmek zorundayız. Seferleri azaltmak zorundayız. Bakanlığın belirli bir süre belge vermeyi de durdurması lazım. Sektörün yeni bir firmaya ihtiyacı yok. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar şehirlerarası otobüs firması yok. Her yeni kurulan firma yıkıcı rekabet getiriyor. Bu şekilde de kazalar kaçınılmaz hale geliyor.
Kazaların nedeni ekonomik
Kazaların en önemli nedeni ekonomik yapıdaki bozukluk. Kimsenin niye bu kadar çok kaza oluyor diye sormaya hakkı yok. Bunun sorumlusu bizzat bu ekonomik durumu yaratanlardır. Kazalar ekonomideki bozukluğun bir yansıması. Toplum şu anda bir cinnet halinde. Her gün işlenen cinayetlerle ilgili haberler okuyoruz. İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya’dan da silahlanmanın önüne geçecek bir çalışmanın yapılmasını istiyoruz. Millet cinnet geçiriyor, yokluk insana her şeyi yaptırır. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu cinnet durumu yok. Ekonomi düzelmedikten sonra bu yaşananları da önlemek mümkün değil. Ekonomi düzelirse ne trafik kazaları kalır ne cinayetler olur ne de aile faciaları yaşanır.
Bu ekonomik ortam bütün herkesin sosyolojisini belirliyor. Tabii, buna bağlı olarak sektörümüzün sorunları da giderek artacak. Herkesin bunu çok iyi bilmesi gerekiyor.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. ■