2015-01-05 16:48:19

Demiryolu Güzergahlarında Çevresel Faktörler ve Alınması Gereken Önlemler - 5

Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı

mustafa.ilicali@bahcesehir.edu.tr 05 Ocak 2015, 16:48

Demiryolu hızlandıkça ve bağlı olarak güzergahları çoğaldıkça gerek doğal yaşam gerekse toplumsal yaşam etkileniyor ister istemez. Ancak giderek artan çevre bilinci ve yapılan çalışmaların katkısıyla sorunlar gideriliyor, daha da giderilecek.

Sonuç

50 km’lik Plzeň–Horažďovice banliyö hattı araştırması süresince (1 Ocak 2009-31 Aralık 2009) 60 hayvan ezilmiştir. Bu kayıpların yüzde 60’ını karacalar, yüzde 17’sini tavşanlar, yüzde 13’ünü sülünler, yüzde 5’ini yırtıcı kuşlar, yüzde 3’ünü yaban domuzları, yüzde 2’sini ise kızıl tilkiler oluşturmaktadır. Elde edilen veriler hayvan ölümlerinin yüzde 52’sinin tek hat üzerinde (36 km) ve yüzde 48’inin çift hat üzerinde (24 km) gerçekleştiğini göstermektedir. Fakat sadece bu bulgularda hareketle tek hatlı sistemlerin çarpışmalara karşı herhangi bir engele sahip olmadığı ve bu güvenliğin sağlayanın sadece çift hatlı sistemler olduğu söylenemez. Bahsi edilen sonuçlar demiryolu hatlarının yaban hayatı için tehlike arz ettiğini net bir şekilde göstermektedir. Demiryolu hatlarına karşı en büyük tehdit altındaki tür ise karacalardır.

Değerlendirme metodolojisi

Hayvanların doğal çevrelerinin bölünmesi ve ekosistemin daha küçük parçalara ayrılarak birbirinden izole sistemlerin oluşması çevresel koruma ve biyolojik çeşitlilik anlamında en büyük küresel tehditlerden biri olarak gözükmektedir. Bir arazinin azaltma potansiyelinin iyileştirilmesi arazi planlama politikaları ve arazi planlamasının bütüncül bir amacıdır. Bu kabul, ekolojik dengenin sınırlı sistem konsepti için ana teorik temeli teşkil etmektedir. Bu durum hem arazi bölünmesinin hem de popülasyon azalmasının nedeni olarak büyük doğrusal sistemlerde dikkate alınmalıdır. 

Arazinin göç geçirgenliğinin sağlanması konusu bazen büyük dikkat gerektirir ve uygun ulaştırma yapısına bağlı olarak gerekli ölçekler dahilinde tanımlanan ön koşullara göre özel metotlar gerektirmektedir. Alan bölünmesi ve göç geçirgenliği değerlendirme metodolojisi, ulaştırma yapıları tasarımında devreye giren bir konudur. Bununla beraber pratikte ise bu tür metodolojik yaklaşımlara nadiren başvurulmaktadır. Lineer yapılar için bölünme ve göç geçirgenliğine bağlı detaylı analizler nadiren hazırlanır ve gerekli ölçeklerin uygulanması da çok yaygın bir durum değildir.  

Bariyer Geçirgenliği

Fiziksel bariyerlerin hayvan hareketleri olan etkisi yeterli düzeyde tartışılmış olmasına karşılık, habitatlardaki, ekotonlardaki ve alanlar arası habitatlardaki geçişlere yeterince önem verilmemektedir. Kuşlar genellikle sürü halinde hareket etmekte olup arazi yerleşimleri tarafından rahatsız edilmemelidirler. Burada, kuşların hareketlerinin davranışsal olarak kısıtlanması ve geniş bir çerçevede değişen hareket kısıtlamaları önemlidir. Bu çerçevede, bir ekotona girişte, alanlar arası geçişte, alan büyüklüğünün etkisi vb. konulara dayalı olarak hayvan hareketlerinin tanımlamasını yapan bir model oluşturulmuştur. Yayınlanan gözlemlerden, kuş hareketleriyle ilgili davranışsal kısıtlardan hareketle hipotez ortaya konmuştur.
Kuşlar için dağılma ve göç gibi hareketlere karşı fiziksel engeller rahatlıkla fark edilebilirdir. Örneğin, hareketler geniş coğrafi özellikler, söz gelimi dağlarla kısıtlanabilmektedir. Uzun mesafeli hareketler, psikolojik kısıtlarla da sınırlandırılabilir, örneğin, büyük çöller veya su alanlarını geçerken yağ depolama gereksiniminin oluşması gibi. Bu konuda belirlenen hedef, nispeten akıllı bir fiziksel engel ile hayvanın hareketini seçeneklendirerek kısıtlamaktır. Aynı zamanda bu çalışmada, daha genel göç hareketlerinden ziyade, dağılımın karakterine göre arazi lokasyonu bazlı olarak konulara odaklanılmaktadır. Böylelikle, hareketin davranışsal olarak yönlendirilmesi öne çıkmaktadır. 

Davranışsal bariyer

Bazı kuş türleri, farklı arazilerden büyük mesafelerde göç ederken, aynı türler davranışsal kısıtlama ile daha kısa mesafeleri seçebilmektedir. Davranışsal bariyerlerin kuş hareketlerine etkisi, tür dağılımından habitat geçişleri gözlemlerine kadar geniş bir çeşitliliği içermektedir. Bu davranışsal kısıtlar çoğu zaman, ekotonlar, habitat ve matriks habitat türleri gibi arazi özellikleri ile uyumludur. Türler arasında, kısıtlanmış hareketleri içeren ve ekolojik temelli öneriler sınırlı sayıdadır. Neotropikal göç ormanları kuşlarının sıcaklık değişimine direnci daha yüksek olan diğer türlere göre, habitat kaybına karşı daha hassas oldukları ortaya çıkmaktadır. Bu hassasiyetin, hareket edilen habitattaki kuluçka koşullarından kaynaklandığı belirtilmektedir. Bununla beraber neotropikal göçmen kuşları orman habitatından geçmeye daha yatkındırlar. Bu türlerin habitat kaybında ortaya çıkacak olan kuluçkalama gibi sorunlara karşı daha az duyarlı olduğu da görülmektedir. 
Habitat kaybında, harekete karşı davranışsal kısıtlamalar, nüfus sürekliliği açısından daha da önem arz etmektedir. Hareket kararlarının davranışsal temellerinin anlaşılmasının pratik avantajı, arazilerin türlerin diğer habitat bölümlerine hareket edebilirliğinin sağlanması açısından ortaya çıkmaktadır. Habitat kaybının etkileri ve koridordaki potansiyel iyileştirme etkileri, dağılımdaki davranış nedenlerinin anlaşılmasıyla daha iyi hesaplanabilmektedir. Mesafeden bağımsız olarak bir organizmanın dağılım kabiliyetinin önemi, bölünmüş popülasyonların modellenmesiyle ilişkilendirilmiştir. 

Birincil ve lokal hareketler

Buradaki amaç, habitat geçiş yeterliliği ve kuşların göç dışı hareketlerinin davranışsal kısıtlarının türlerinin sayısallaştırılmasıdır. Bu hareketler, dağılımda, mevsimsel geçişlerde ve yaşam alanındaki hareketlerde birincildir, böylelikle lokal ve arazi düzeyindeki hareketler kapsanmış olmaktadır. 

Yayaların demiryolu koridoruna geçişinde sınırlamalar olarak; risk ve yasa dışılık hakkında kamu eğitimi, demiryolu geçişlerinde güvenlik için ödül ve ceza uygulamaları gibi öneriler öne çıkmış olup bu potansiyel çözümler hakkında az sayıda etkili araştırma yapılmıştır. Yaya kazaları hakkında yapılan çalışmalar; etkin çözümün koridora geçişin engellenmesi olduğunu göstermiş olup konunun eğitim boyutunun tesirliliği halen dikkate değer bir tartışma konusudur. Trafik güvenliği kampanyalarıyla çeşitli davranışların yasa dışılığına yapılan vurgunun yanı sıra, arka planda caydırıcılık ve emniyet tedbirleri de önemli hedefler olarak konulmuştur.

2023 vizyonu…

Türkiye’nin ulaştırma politikalarında 2023 ve 2035 vizyonları önemli bir yer tutmaktadır. 2023 itibariyle hükümetin ulaştırmaya ayırdığı payın yüzde 50’lerde olması öngörülmektedir. TRACECA başta olmak üzere birçok uluslararası koridorun merkezinde olan Türkiye; ulaştırma yatırımları için gerçekleştirdiği projeksiyonları, sürdürebilirlik çerçevesinde gerçekleştirmek durumundadır.

Hepinize sağlıklı huzurlu mutlu ve başarılı bir yeni yıl dilerim. ■
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.