Dayanışma ve birlikte başarmak için çok güzel deyimlerimiz var. Biri, “elini taşın altına koymak”. Elinizi taşın altına, ezilmesi için koymuşsanız başka, ama asıl olarak taşı kaldırmak için ellerin güçlerini birleştirmesini anlatır bu deyim.
Soma’da, yaşanan kaza, artık gözlerimizi açmalı… Herkes elini altına koyduğu taşı kaldırmak amacıyla birlikte ve tam güçle mücadele etmeli. Buna hükümet başta olmak üzere bütün sivil toplum örgütleri, gazeteler, meslek grupları ve meslek örgütleri de katılmalı.
Soma’da yaşananların acısı hala yakıcı ve gündemin en önemli noktası. Şimdi herkes topu birbirine atıyor: Çalışma Bakanı Enerji Bakanı’na, sendika patrona, patron herkese… Hani, ayıp olmayacağını bilseler suçu madende zor koşullar altında ekmek parası kazanmaya çalışan işçiye yükleyecekler. Aslında bugüne kadar hep öyle oldu. Ama artık körün gözü açıldı. Yerli yabancı o kadar televizyon kanalı, sayısı bilenmeyecek kadar gazete ve her yere ulaşan sosyal medya her şeyi bir bir ortaya çıkardı. Miadı dolmuş gaz maskeleri, işe yaramayan yardım malzemeleri, kurulmamış yaşam odaları bu kazanın sonuçlarının bu kadar büyük olmasının temel nedenidir. Tabii, ocağa inmeden, bir akşam yemeği karşılığında denetim yaptığını söyleyen müfettişler, üzerlerinden para kazanmalarına rağmen işçiye hiç mi hiç bakmayan sarı sendikalar ve patron için çalışan sendikacılar kesinlikle suçludur. Ben hukukçu değilim, ama görünen köyün de kılavuz istemediğini bilirim.
Rahmetli Turgut Özal, “Halamın bıyıkları olsa amcam olurdu” demişti, bizim Edirne’de bıyık yerine başka bir şey derler aslında… Balık baştan kokarsa eğer, asıl sorumlular tepede olanlardır. Hepiniz hatırlarsınız, Kore’de gemi battı. Bakan hatta Başbakan istifa etti. Devlet Başkanı, gözyaşlarıyla halkın önünde özür diledi. Bizdeyse… Sizler de takip etmişsinizdir muhakkak, Başbakan bakanlarından birini ağzına bile almadı, diğeriyse aynı gömleği iki gün giymiş diye yüceldikçe yüceldi. Oysa insanlar can pazarındaydı. Yüzlerce ocağa ateş düşmüştü. Binlerce insan acı içindeydi. Çocuklar, en çok da çocuklar acıttı içimizi. Onların gözlerindeki keder ve acı hiç tükenmeyecek. Giyecekleri gömlek bile olmayacak belki, kaldı ki her gün değişsinler.
Elinizi taşın altına koymak, bütün sorumluluğu almak, yükümlülükleri yerine getirmek demektir. Değilse bulunduğunuz yerde siz durmayın, yerinizi duyarlı insanlara bırakın. ■