Bundan tam sekiz yıl önce, gazetemizi temsilen, Mercedes Benz tarafından organize edilen bir etkinlik için firmanın davetlisi olarak Hollanda’ya gittim.
Mercedes Benz’in davetinin maksadı, yeni geliştirdiği, otonom (sürücüsüz) şehiriçi yolcu otobüsünü tanıtmak ve bu alanda ilk olduğunu göstermekti. Kısa ama dolu dolu bir program ile tüm dünyadan davet ettiği basın çalışanlarına hem Future Bus adını verdikleri aracı tanıtıp, test sürüşü ile özelliklerini gösterdiler hem de davetlilerin, iki gün için de olsa, keyifli zaman geçirmesini sağladılar.
Bu seyahatin hemen bir gün öncesi, cuma gecesi bir mekânda oturuyorken, oğlumdan gelen telefon ile darbe yapıldığı haberini aldım. Benim gibi daha önce darbe görmüş bir kişi için bunun pek ilginç bir haber alma biçimi olduğunu ifade edebilirim. Bu defa sadece benim değil, devlet görevlilerinin bile olayı komşusu veya eniştesinden duymuş olması ile tam bir benzerlik gösteriyordu.
Oturduğumuz mekânda, o an için çok değişik tepkiler söz konusu oldu. Sonrasında eve geçince, televizyondan gelişmeleri izleyerek kendimce anlamaya ve yorumlamaya çalıştım. Tam olarak olayı sıcağı sıcağına anlamak o kadar mümkün olmasa da içinize sindiremeseniz de zaman içinde nasılsa tüm olumlu-olumsuz yönleri bir şekilde nasılsa ortaya çıkacaktır diye düşünüyorsunuz. O gece, şahit olduğumuz tarihi bir süreç yaşanıyor, tarih her şekilde öyle ya da böyle yazılıyordu.
Ertesi gün, Mercedes Benz’de bu organizasyondan sorumlu kişi, telefonla arayarak içinde bulunduğumuz bu durum gereği, önceden planlanmış bu etkinliğe gitmeyi isteyip istemediğimizi sordu.
Kendisine, hayatın devam ettiğini, yaşanan olayların hayatı durdurmayacağını, geri kalmanın bir fayda sağlamayacağını ifade ettim. Ancak kabul etmek gerekir ki; her ne şekilde olursa olsun darbe ve/veya krizler geçici de olsa hayatı bir şekilde durduruyor. Hayatla ilgili doğal süreçleri geriletiyor…
Yıllar önce oğluma alerjik astım teşhisi konduğunda, doktorumuz “ilaçlarını kullanmalı, yaşayacağı her astım krizi gelişmesini geriletir” demişti. Benzer şekilde, ülkede yaşanılan krizleri de ülkenin gelişmesi, büyümesi serpilmesi, ileriye gitmesinin önündeki büyük engeller olarak değerlendirmek çok doğru olacaktır.
Darbe girişiminin engellenmesi sonrasında, aylarca ve hatta yıllarca devam eden operasyonlar sonucunda, ülkedeki başta siyasi, hukuki, silahlı kuvvetler ve emniyet olmak üzere pek çok kamusal alanda köklü değişimler yaşandı. Baştaki yöneticilerce de ifade edildiği gibi “bin yılda yapılamayacak düzenlemeler” yapıldı. Yaşanılan ortamda, maalesef yine yetkililerin söylediği gibi “at izi, it izine karıştı”. Bundan istifade edenler olduğu gibi had safhada mağduriyetler yaşandı. Kaos ortamının getirdiği travmatik sonuçları hep birlikte izledik. Her alanda, her meslekte, her kurumda binlerce kişi -haklı veya haksız- işten çıkarıldı. Yıllar sonra, bazılarına haksızlık yapıldığı kabul edilse bile o insanların ailelerin ve çocukların kaybolan geleceklerini geri getirilmesi asla mümkün olmayacak.
Avrupa, Future Bus kullanmaya ve böyle bir teknolojik araç ile seyahate hazırlanırken, bizler geleceğimizin daha iyi olmasını hayal ederken, gelişmeler çok daha farklı şekilde oldu.
Bu olayın üzerinden sekiz yıl geçti. Kendi payıma gerçekte ne olduğunu hâlâ tam olarak anlayabilmiş değilim. En net olan şey ise olayların vahameti ve sonrasındaki gelişmelerin derin izler bırakarak toplumu etkilemiş olmasıdır.
“Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine” modu birebir yaşandı. ■