“Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül dost ister kahve bahane” sözü, özellikle iftar sofralarında buluşan hepimizin duygularını dile getiriyor.
Lafı eveleyip gevelemeden, dolaştırmadan, doğrudan söylemekte yarar var. Biz, otobüsçüler iftar sofralarında birbirimize gösterdiğimiz yakınlığı, dostluğu, içtenliği çalışırken de göstersek her şey değişir, her yer güllük gülistan olur.
Geçtiğimiz hafta TOF ve TOFED’in sektöre verdiği iftar yemeklerindeydik. Yukarıda da değindiğim gibi benim için iftar bir fırsat, aynı işi yaptığımız, birbirimizi tanıdığımız ama görüşme fırsatı bulamadığımız dostlarla bir araya geliyoruz.
Dikkat ettiniz mi, her masada inanılmaz güzel bir hava doğdu, insanlar daha hoşgörülü, daha iyi niyetli ve daha sabırlı davranmaya başladı birbirine. Yeri gelmişken, hepimizin gözü, çok yakın bir süre önce Hakkın rahmetine kavuşan Saip Konukoğlu’nu aradı. Allah rahmet eylesin.
44 yıldır sürdürülen bir gelenek bu iftar yemekleri, rahmetli Cemal Ulusoy’la başlayan. Sadece insanlar değil kurumlar da geldi geçti, ama gelenek halen sürüyor. İşte onun için diyorum ki, sevgiler üzerinde duruldukça, dostluklar sürdürüldükçe büyür. İşte onun için diyorum ki, bırakın her şeyi bir yana, yıllara dayanan bu dostluğu taşımak için gelin yan yana. İşte onun için diyorum ki, bitsin bu haksız ve mesnetsiz rekabet, sektörde kardeşliği sürdürelim birlikte.
“Efsane Başkan” nitelemesiyle konuşan Mehmet Özcan, karayolu yolcu taşımacılığının geldiği seviyeden övünçle bahsederken Duayen otobüsçü, İstişare Konseyi Başkanı Ali Osman Ulusoy, akaryakıt ve sigorta giderlerinden yakınarak bilet fiyatı üzerinden rekabet yapılmasının artık sona ermesi gerektiğini vurguladı. Sektörün bu iki önemli isminin sözlerine kulak vermek gerekir.
Otobüsler, tangır tungur bomboş gidip gelmesin. Akaryakıt milli sermayemiz de otobüslerimiz milli sermayemiz değil mi? Amortismanı, yıpranması, personeliyle bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir. Onun için de, biz otobüsçüler işimizi düşünmek zorundayız. Her geçen gün azalan yolculukları daha da arttırmak, insanların seyahate özendirilmesini sağlamak, kendi yöremizin tanıtımını (festivalleri ve tarihi/doğal güzellikleri bizim de duyurmamız gerekir) yapmamız hem kendimiz hem sektörümüz hem de ülke ekonomisi için büyük
kazanç anlamına gelecektir.
Gündemde yer alan ve herkesin özenle üzerinde durması gereken bir konu da engelli ulaşımı. Takribi 10 milyon engellimiz var, bunların bir kısmının hiç seyahat etme imkanı yok, bir kısmı içinse engelli otobüsü gibi bir ihtiyaç yok. Büyük çoğunluğunun özel otomobillerle seyahati tercih ettiğini de düşünerek yapılanmaya gidersek çözümün çok daha akılcı ve kolay olabileceğini düşünüyorum.
Ramazanınız mübarek olsun. ■