23 Kasım’da Türkiye’nin en büyük girişimcilik etkinliğindeydik: İTÜ Çekirdek Big Bang. O gün dağıtılan toplam parayı ve katılımcı sayısını göz önüne alırsak, sanırım dünyada bu kategorideki en büyük ilk 3 etkinlikten biri oldu. O gün girişimcilere verilen hibe ve yatırımın büyüklüğü 17 milyon TL’yi geçti. En çok hibe ve yatırımı, Eyedius adlı pırıl pırıl 3 gencin yönettiği girişim aldı. Görüntü işleme konusundaki yetkinlikleri ve dünyadaki rakiplerine göre üstünlükleri ile bu topraklardan çıkan gurur duyacağımız bir girişim. Daha birkaç ay önce yabancı rakiplerinin de olduğu bir yarışmada da görüntü işleme konusundaki en iyi 2 şirketten biri seçildiler. Görüntü işlemeyle neler yapabiliyorlar? Ulaşımda nasıl faydalanabilir? Gelin biraz daha yakından bakalım bu teknolojiye…
Bu girişimcilerin yapabildiği en büyük güzellik, kameranın markasından bağımsız bu teknolojiyi hayata geçirebiliyor olmaları. Yani otobüslerimizin içindeki kameralara da uygulanabiliyor, yazıhanelerimizdeki kameralara da, mobeselere de, bankalardaki kameralara da... En basit örneklerinden biri;diyelim ki aranan kişilerin fotolarını kameralara kodlatarak tanımlattık. Kamera görüntü alırken, aranan kişilere denk geldiğinde gerekli yerlere uyarıları yapabilir... Örneğin otogarlardaki kameralara tanımlatmış olsak, evden kaçan reşit olmayanlardan tut, aranan terörist unsurlar kameradaki görüntü işleme sayesinde otomatikman tespit edilebiliyor. Kapüşonla, bereyle gelirse; diyelim ki bankaya girdi bu şekilde, hemen güvenliğe uyarı gönderiyor: ‘kapüşonlu biri şüphe uyandırıyor’ diye.
Araçiçi Kameraları Akıllandırsak
Hepimiz bir şekilde denk gelmişizdir; otobanlarda bazen günlerce yolda duran araç lastiği parçaları. Çarpsanız, hızınıza bağlı olarak duvar etkisi yapabilen ya da direksiyon kontrolünüzü kaybetmenize neden olan unsurlardan biri. Gezici denetleme araçların ya da yoldan geçenlerin merkeze haber vermesi dışında bu tehlikeli unsurlardan haberdar olmak çok zor. Peki, her saat oralardan geçen kentiçi otobüslerdeki kameralarda görüntü işleme yazılımı yüklenmiş olsa… ‘Yolun üzerinde lastik gibi unsurları fark ettiğinde otomatikman belediyeye haber ver’ diye kodlansa… Evet, bunu aynen yapabiliyorlar. Lastik parçası, ölen hayvan, büyük bir taş vb. Hadi bir başka örnek. Trafikte ambulans ışıklarını ve sirenlerini açmış ilerlemeye çalışıyor. Mobeseden, köprü üstündeki kameralardan ya da yine kentiçindeki otobüslerin kameralardan, görüntü işleme teknolojisiyle, ambulansı fark etse kamera… O ambulansın önündeki tüm ışıklandırma sistemini yeşile çevirse, trafik aksa.. İşte bunu da yapabiliyorlar. Çok yakında bir bankayla, yüz tanıma ile internet şubesine girilebilen bir özelliği hayata geçiriyorlar. Lansmanı çok yakında ve Avrupa’da da bir ilk olacak. Yine ulaşımdan örnek vermeye devam edelim. Araçlarımıza binmiş kişilerin kaçının kadın, kaçının erkek; kaçının hangi yaş aralıklarında olduğunu yine aracımızdaki kameraya kodlanmış görüntü işlemeyle tespit edebiliyoruz. Özellikle kentiçinde, taksi ya da minibüslerde daha çok rastladığımız, habersiz izin alan şoför, yerine eniştesinin oğlunu göndermiş ‘birkaç sefer at’ diye. Araç sahibinin ya da işletmecinin haberi yok. Kamera olması gereken şoförden farklı biri direksiyona oturmuşsa onu da fark edip ilgilileri uyarabiliyor.
Teknolojiyi Hayata Geçirmek
Sektör olarak teknolojiyi daha çok yakından takip etmeli ve uygulamaya daha çabuk geçirmeliyiz. ‘Araçlarımız son model ya’ diyenleri duyar gibiyim. Evet, araçlarımız son model, çoğu teknolojik unsuru da taşıyor. Ya çalışanlarımız? Ya biz, peki? En basitinden, Avrupa’da birçok otobüs firmasında uygulanan ‘QR kod okutarak yolcuyu araca almak’ desem kaçımız (otobüs işletmecisi, yöneticisi) ‘evet biliyoruz, uyguluyoruz’ diyecek? ‘Ne var ki bunda’ diyecekler olabilir, sırf bu uygulamanın getirdiklerini, kazandırdıklarını bu yazıda bahsetmeyeceğim. Bir başka yazıda, bu uygulamanın maliyetlere, verimliliğe olan etkilerini daha detaylı anlatırım. Otobüs işletmeciliğinde uzun yıllardır Avrupa’dan epey öndeydik. Şimdi de tesislerimizle, son model araçlarımızla hâlâ öndeyiz diyebiliriz, ama işletmeciliği bir bütün olarak ele aldığımızda bunun çok uzun sürmeyeceğini hepimiz görüyoruz. Nedeni de teknolojiyi ne kadar adapte edebildiğimiz, ne kadar verimli işletmecilik yapabildiğimiz… Hepimizin yakından tanıdığı ve sevdiğimiz sektör büyüklerinden Nusret Ertürk, yakınlarda İspanya’dan geldi. Otogarlarından otobüslerine, işletmeciliğe kadar epey kıyaslama yapmıştır. Fırsat bulabilse de bu kıyaslamayı bir kaleme dökse de okusak. ■