Servisçiler hayal kırıklığı yaşıyor

GÜNDEM

İSAROD Başkanı Hamza Öztürk ve İSTAB Başkanı Ali Bayraktaroğlu, AKOM binası önünde bir grup servisçi ile beraber plaka tahdidi isteğini yineleyen bir basın açıklaması yaptılar.

HABER: CANER ÖZCAN / AKOM BİNASI ÖNÜ

ÖZTÜRK: “BİR ŞÖLEN HAZIRLIĞINA GİRİŞMİŞTİK, HAYAL KIRIKLIĞI YAŞIYORUZ" 
BAYRAKTAROĞLU: "SAYIN KADİR TOPBAŞ, LÜTFEDİN DE BİZİMLE SİZ GÖRÜŞÜN"

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın dün NTV’de “Servisçi esnafının bir iki ay sabretsin” açıklamasını da değerlendiren Hamza Öztürk ve Ali Bayraktaroğlu, plaka tahdidi talebinin 25 yıllık bir özlem olduğunu ifade ettiler. 
Öztürk ve Bayraktaroğlu, 31 ilde uygulanan plaka tahdidinin İstanbul’da uygulanması gerektiğini vurguladılar. İSAROD Başkanı Hamza Öztürk ve İSTAB Başkanı Ali Bayraktaroğlu’nun açıklamalarının tamamı şu şekilde: 

İSAROD BAŞKANI HAMZA ÖZTÜRK:  

“BİR ŞÖLEN HAZIRLIĞINA GİRİŞMİŞTİK, HAYAL KIRIKLIĞI YAŞIYORUZ 
26 Ekim 2015 tarihli UKOME gündemine plaka tahdidinin alınmasından sonra bugünün tarihini vererek bir şölen hazırlığına girişmiştik. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın katılacağı esnafımızın da olacağı bir şölen tertip etmeyi planlıyorduk. 5 senedir oda başkanıyım, bugüne kadarki gibi 4 maddeli bir UKOME toplantısı olmadı. 4’üncü madde de servis araçlarına okul personel ve kamu servislerinin sınırlandırmasının teklifi vardı. 

HEPİMİZ ÖRGÜTLENDİK, SEÇİM ÖNCESİ BU BİTİYOR DİYE
Çok net ifade edeyim; bu süreç hiçbir şekilde esnafın beklentisi doğrultusunda sonuçlanmadı. Hepimiz ciddi manada örgütlenmiştik, iş bitiyor, seçim öncesi bu kararı alıyoruz’ diye. Daha önce Belediye Başkanımız ile yaptığımız konuşmada; seçim öncesi yetişmeyebilir cümlesini bize söylemişti. Seçim öncesi yetişmeyecek veya böyle bir karar alınmayacaksa, yapılması gereken esnafı sokağa çıkarmanın, tepki oluşmasının da önüne geçilmeli.

SÜREÇ YANLIŞ YÖNETİLDİ
Süreç yanlış yönetildi. Biz beklentilerimizi ilgililere yetkililere sonuna kadar anlattık. Toplantıya çağırıp; ‘olmadı demek’ ‘bir alt komisyona atıldı demek’ bizim dışımızdaki bu sektördeki çalışan 10 binlerce esnafı tedirgin etti. Bunun ölçülerini de gece 4’lere kadar Büyükşehir Belediyesinin önünde, dün de yine Saraçhane’de Kartal’da Maltepe’de Bostancı’da sürdü. Biz zarar verecek eylemin doğru olmadığını biliyoruz. Biz İstanbul’dan ekmek yiyoruz. İstanbulluya zarar vermeyeceğiz. Bizim eylemden anlayışımız; hakkımızı aramak için demokratik hakkımızı kullanmak bugün bunlardan birini yapıyoruz. 

BU İŞİN HUKUKİ ALT YAPISINI BELEDİYE HAZIRLAMALI  
Biz şunu söylüyoruz; 25 Mayıs’tan beri sektöre giren bu işi gerçek manada yapmayan kimseye, böyle bir hak verilmesin. Bunun da hukuki alt yapısını hazırlayacak Esnaf Odası değil, Ticaret Odası değil. Büyükşehir Belediyesi gerekli çalışmayı yapacak, bunun tespitini yapacak. İstanbul’da arabası dahi olmayan Şanlıurfa’da çalışan arabayı İstanbul’da çalışıyor gösterdiklerini biliyorum. Bunlar bulunmalı. Bende bir fotoğraf var; arabasının yürümesi mümkün değil. yol belgesi almış. Bu tip arabalara belgeler düzenlendi. Sahte sözleşmelerle, Keçiören’de, Ankara’da bir sürü araba var. 

CİDDİ BİR BEKLENTİYE GİRDİK
Sayın Cumhurbaşkanımız; ‘İstanbul’daki servisçi esnafının hakkını koruyacağız, onları mağdur etmeyeceğiz’ cümlesinden sonra çok ciddi bir beklentiye girdik. 25 Mayıs’ta ki o açıklamadan sonra belediyenin çok geniş çalışması bu insanların ekmeğinden iki dilimi eksiltti. Geçen 25 Mayısta 100 liraya yaptığımız işi şu anda biz 70 liraya yapıyoruz. Trafik sigortası 800 liradan 4 bin liraya çıktı. Gider arttı, gelir düştü. Biz de geçinmek zorundayız. 

İKİ AY SABRIMIZ VAR MI, YOK MU BİLMİYORUZ
Sayın Cumhurbaşkanımız; Bu insanlara bir söz vermiş, biz Cumhurbaşkanımıza güvendik. Verilen sözün arkasında durulmasını istiyoruz. İki ay bizim sabrımız var mı yok mu? Bunu ben söylesem; benim fikrimdir. Ama esnafın böyle bir sabrı yok. Pazartesi günü belediyenin önünde giden esnafın artık canı iyice yandı. Bir şeyler yapılması lazım. 

PLAKANIN TENEKESİ PARA ETSİN PEŞİNDE DEĞİLİZ
Biz plakanın tenekesi para etsin peşinde değiliz ki plakamız para etmesin, satılsın, devredilsin ama biz akşamleyin eve girdiğimiz zaman huzurlu girelim. Sabah evden çıkarken kaçarak çıkmayalım. Kaç arkadaş plaka tahdidi geldiğinin ertesi günü plakasını satacak var mı böyle biri? Biz çalışarak para kazanıyoruz. Sabah evden çıkarken çoluk çocuk gelmesin diye evden sessiz sedasız çıkıyoruz. Belki para isteyecek. Bu milletin mazot alacak parası da yok. Kazanamıyoruz.

CİDDİ BİR HAYAL KIRIKLIĞI YAŞIYORUZ 
28 yıllık esnafım. Ticaret Odası ile ilk defa bu sene aynı noktaya geldik.  Ticaret Odası bugüne kadar aynı görüşte değildi bizimle. Bugün herkes gördü ki; piyasa da aşırı bir dengesizlik var. Sizin 100 liraya yapacağınız bir işi, başkası 80 liraya teklif verdiği zaman şirket diyor ki; bu işi ben zarar ediyorum, bırakayım’ diyor. Bunun da zararı esnafa yansıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız verdiği sözün arkasında duruyor. Yerine gelmesini çok acil bekliyoruz. Esnafın beklentisi bu. Esnafın mağduriyeti var. Bunun için yeniden kanun yazmaya gerek yok. Bu nasıl bir süreç ki 5 ayda bitmedi. Böyle bir yönetim böyle bir çözüm noktası; biz bunu kabullenemiyoruz. 

BİZ BİR SÖZ VERDİK, HAYAL KIRIKLIĞI YAŞIYORUZ
Biz bir söz verdik, bu sözün arkasında durmamız gerekiyor. Esnafı ümitlendirdik kabahat varsa benimdir. Çünkü ben o kadar inanmıştım ki; 4 maddelik UKOME gündeminden sonra esnafa müjde vereceğiz; bizim iki bayramımız olacak diye. Ama biz bugün hayal kırıklığı yaşıyoruz. Kim ne derse desin, ciddi bir hayal kırıklığı var. 

HİÇBİR ZAMAN SEKTÖRÜN DIŞINDA OLMADIK 
İstanbul Ticaret Odası, firmalar ve esnaf odasının görüşü şu; biz plakanın rant kısmında değiliz. Biz evimize ekmek götürememekten şikayetçiyiz. Bizim derdimiz 500 bin lira olsa, plaka ne olur, bir defa satarsınız. Sonra neyi satacaksınız. 28 yıldır servisçilik yapıyorum. Bizzat arabanın üstüne çıktığım zamanlar da oldu. Bugün yöneticilik yapıyorum. Hiçbir zaman sektörün dışını çıkmadık biz. UKOME de yanlış giden şuydu; Türkiye genelinde 31 ilde plaka tahdidi var. Biz İstanbul için olmayan bir şeyi istiyorsak, sonuna kadar haklılar. Ama Türkiye’deki 31 il doğru, İstanbul yanlış yapıyorsa, biz bu yanlışın düzeltilmesini istiyoruz. Hedef bu. Yoksa Sakarya’daki, Ankara’daki, İzmir’deki Bursa’daki esnaf arkadaşımız; bu işi plakası ile yapacak. İstanbul’a gelince İstanbul Büyükşehir denilecek. Biz İstanbul’un daha düzenli daha tertipli daha denetlenebilir, daha çok standartları olan bir plakanın olmasını istiyoruz.

ESNAFIN HUZURU YOK 
Servisçi esnafının huzuru yok. Bir insanın önce huzuru olmalı ki, trafikte de rahat olmalı. Yapılan işten bugün memnun değiliz. Bizim kafamız rahat olsa İstanbulların beklentilerine kat be kat cevap veririz. Onun için UKOME gündeminde dikkate alınmayan, veya yanlış giden bazı şeyler vardı. Bunlar bizim gözümüzden kaçmadı. Sanki yeni bir şey icat ediyoruz. Servisçilik yeni başlamadı. İstanbul’da en az 50 yıl var. Diğer illerde yapılıyor. Standartsa  standartları belirlenebilir. Bunlar illa ki plaka sınırlamasından önce alınacak kararlar değil ki. Biz plaka kararını alırız, ondan sonrada deriz ki; ‘arkadaşlar bu işin kılık, kıyafet kuralı var, hitabet kuralı var. Arabanın temizlik kuralı var, sabıka durumu var. Bu kurallara uymak zorundayız’ deriz. Bu kurallara bir hafta iki hafta 1 ay 5 ay konuşabilir. Burada bir sıkıntı yok.

AYAKLARI YERE SAĞLAM BASAN BİR PLAKA TAHDİDİ 
‘Biz İstanbul’da servis araçlarının plaka sınırlandırması, kararı alınmıştır. Ancak teferruat için alt komisyon çalışmaların devam edecektir’. Bunu bekliyorduk. Biz bugün yaptık oldu. Böyle bir şeyi bende istemiyorum, esnaf da istemiyor. Hedefimiz sağlam alt yapısı olan, ayakları yere sağlam basan bir plaka istiyoruz. 3 gün sonra mahkeme kararı ile bozulan, esnafa zarar veren, böyle bir şeyin peşinde olmadık, olmayacağız.

ESNAF  3 GÜN SONRA BİZİ DİNLEMEYECEK 
Bizim artık canımız yanıyor. Ben 3 gün dur derim esnafa. Bu esnaf 3 gün sonra bizi dinlemeyecek. Kurumsal özelliğimizi de kaybettik. Dün birçok kişi ye aynen şu tabiri kullandım; bizi lime lime ettiniz, esnafın önüne attınız. Düne kadar esnafın gözünde çok değişik adamken, dünden itibaren bizim itibarımız da bitti, esnaflığımız da bitti. Çok şey tartışılmaya başlandı. Pazartesi günü İSTAB, İSAROD bu millete sokağa çıkın demedi ki. Benim elimden ekmeğim gidiyor artık. Bir seçim var. Herkes üzerine düşeni yapmak zorunda. 3 gün sonra seçim var, diye hile yaratmak için hadi beyler sokağa çıkıyoruz, desek nereye varacağız? Biz esnafız, bizim bir tek derdimiz var, ekmek. Biz bugüne kadar kimsenin siyasi görünüşüne müdahil olmadık. 

SAYIN KADİR TOPBAŞ’IN SAMİMİYETİNE GÜVENİYORUZ 
Başkan Kadir Topbaş, dün böyle konuştu. Bugün böyle konuştu. Bir tavır görmedik, aynı noktada. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 16 milyon nüfus var. Bir takım kişilerinin haklarının korunması için uzun bir çalışma gerektiriyor  Bizim samimiyetten yana bir sıkıntımız yok. Sonuna kadar inanıyoruz. Esnafın hepsinin gecikmeden yana sıkıntısı var. Gecikme şu; esnafa çok pahalıya mal oluyor. Bu pahalıya mal olmanın önüne geçmek istiyoruz. Biz Pazartesi günü UKOME toplantısına da aynı şeyi söyledik. Her toplantıdan sonra, her açıklamadan sonra sektöre binlerce araba giriyor. Onun için bir kararla bunun önüne geçebilir diyoruz. Yapılsın, karar alınsın. Beklenecekse, bekleyelim, burada bir sıkıntı yok. 

ESNAF HÜR İRADESİ İLE TEPKİSİNİ GÖSTERECEKTİR 
Yarın ki, Kazlıçeşme mitingine kurumsal olarak destek vermemiz mümkün değil. Ama esnaf ne yapmak istiyorsa, dün bize sormadı. Yarın da kendi yapacağı işi bilir. Kurumlar olarak ben kendi adıma söyleyeyim. Böyle bir talebimiz yok. Kazlıçeşme’deki mitinge katılmak isteyen katılır. Biz katılma demiyoruz, ama katılacak olan herkes kendi iradesi ile ne yapacağını çok net biliyor. Biz esnafa bir şey verebilsek, tamam durun arkadaş yapmayın bunu deriz Maltepe mitingi alanının iznini de ben aldım. Durun dedik yapmıyoruz. Çünkü o an Belediyede bir takım olumlu gelişmeler vardı. Belediyenin önüne giden de Maltepe’de Kartal’da toplanan da bizim fikrimizi almadı. Yarın Kazlıçeşme’de olacak olan da bizimle alakası yok. Onun icin esnaf hür iradesi ile kendi çıkarları, sektörün çıkarları doğrultusunda tepkisini gösterecektir. Benim için hiçbir sakıncası yok. 

İSTAB BAŞKANI ALİ BAYRAKTAROĞLU:

PLAKA TAHDİDİ 25 YILIN ÖZLEMİ 
İSTAB’ın Başkanı olarak buradayım. İstanbul’a baktığınızda yaklaşık 2 milyon insan, 50 bin tane servis aracı ile taşınıyor. 2 milyon insanın yer değiştirdiği bir sistemi, siz hafife almamanız gerekir. Biz 10 aydır mücadele veriyoruz. 25 yıldır süre gelen bu özlemi, biz 10 ay önce bir zümre toplantısı ile pekiştirdik. Şimdi 5 yıl önceki fiyatlarla çalışmaya çalışıyoruz. Artık dayanılmaz noktaya geldi. Bizde İSTAB Başkanlığına geldikten sonra oturduk, buna karar verdik. Aynı sektördeyiz, oturup anlaşalım dedik. 10 ay önce bir zümre toplantısı yaparak konsolide olduk. İstanbul Ticaret Odası Başkanımız Sayın  İbrahim Çağlar bizi destekledi. 10 aydır süreç devam ediyor. 10 aylık sürecin meyvelerini 25 Mayıs’ta Cumhurbaşkanımız akretide etti. Biz en son yapılan UKOME toplantısında bu işin bitmesi gerektiğini düşünüyorduk. Maalesef umduğumuz karar çıkmadı. İstanbul başka illerle örnek gösterilemez diyoruz. Gelişmiş ülkelerin tamamında kanun koyucular tarafından, sivil toplum örgütlü bazlı kararlar alınıyor. Burada sivil toplum örgütleri aynı şeyi düşünüyor. Bir sürü karar götürüyoruz, mağduriyetimizi anlatıyoruz. Ama maalesef; sektörün düşündüklerine çok değer verilmiyor. Onu hissediyoruz şu anda. Sivil toplum örgütleri gelişmiş ülkelerde çok değerli inşallah bizim ülkemizde de ilerleyen zamanlarda böyle olur.

SAYIN KADİR TOPBAŞ, LÜTFEDİN DE BİZİMLE SİZ GÖRÜŞÜN 
Sayın Kadir Topbaş Bey’in dün bir televizyondaki konuşmasını izledim. Oradaki bazı söylemleri dikkatimi çekti. ‘Seçimlere 5 gün kala ben böyle bir siyasetçi değilim, insanlar toplanıyor vs. Böyle bir kararı almam’ dedi. Ben de buradan Sayın Kadir Topbaş Bey’e sesleniyorum: Seçimlere 5 gün kala hiç kimseyi örgütlemeyiz, demokratik hakkımızı dile getiriyoruz. 5 gün kala böyle bir mücadele başlamamıştır, 25 yılın mücadelesidir. Son 10 ay içinde sektör mensupları aynı şeyi istemektedir. Siz bu kadar büyük ölçekli şeye hayır diyemezsiniz. ‘Bunu da bir kez daha düşünün’ diyorum. Kadir beyin siyasetçiliğine, şehirciliğine saygı duyuyorum. Ama Ankara’da Melih Gökçek bey var; Ben gittim araştırdım Melih bey, tarihinde en az 3 kere sivil toplum örgütleri servisçiler, şehiriçi yolcu taşımacılarını en az 3 kere toplamış, karşısına muhatap almış ve bütün dertlerini dinlemiş. Bir tane toplantı bir gün sürmüş. Ben soruyorum buradan, Sayın Kadir Başkanım kaç kere bizi muhatap aldınız? Kaç kere bizi odanıza çağırıp derdimizi dinlediniz? Bürokratların yetişemediği yerde, 25 yıllık bir sancı varsa; ‘10 aydır da insanlar bağıra bağıra, burada bir sorun var’ diyorsa, lütfedin de bizzat siz görüşün lütfen. Buradan bu çağrımdır; seçimlerden önce de sonra da olabilir. Bu 50 bin kişilik ailede emin olun ki seçimden bir şey devşirmeye çalışmaz. Hakkını ister ve bundan sonra da isteyecek. Biz sorunumuzu demokratik bir şekilde anlatıyoruz. ‘Biz sadece bu bizim hakkımız, bunu bir daha düşünün’ diyoruz. Bu bizim sözümüzdür demek başka, eyleme dönüştürmek başka. 10 ay oldu. İnsanlara yazık, sektöre yazık. Sektöre haksız girişler var. Bunu kim engelleyebilir. Lütfen bizi artık muhatap alın, derdimizi dinleyin yine de ona rağmen farklı düşünüyorsanız, biz buna saygı duyacağız.

BU SEKTÖR İHTİYAÇLA DOĞDU 
Bu sektör zorla veya kendiliğinden değil, ihtiyaca binaen doğdu. ‘Plakalarınız değerlenecek, bundan rant sağlanacaksınız’ diye bir söylemler var. Ben 25 yıldır bu işi yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. Sadece bir değeri sattığınızda o para ifade eder. Bizim buradaki amacımız oradaki çalışma şartların iyileştirmektir. Çalışma şartları iyileştiğinde herkes mutlu olacak. Burada 31 ilde şekli belli olan, yaptırımları mizanpajı kırılımları belli olan bir plaka sınırlandırılmasının İstanbul da uygulanmasını istiyoruz. Büyükşehir Belediyesi bizden birçok bilgi aldı. Gerçekten çok çalıştık. Bu bilgilerin belgelerin içinde, baktığım kararlarda çok naif kararlar alınmış, var olan plakalar sınırlandırılmış. Sektöre giriş durdurulmuş, o günden bu güne esnaf o işi yapan tüccar çok ciddi mesafeler kat etmiş. Tüccarın da esnafın da aynı şeyi hissettiği istediği bir konjektür yaratılmış şu anda. ‘Bu fırsat kaçmamalı’ diyoruz. Artık  31 ilde olan belki de daha fazla illere yayılacak olan bu sınırlandırma meselesini hukuki ve idari açıdan altının doldurulmasını istiyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hukukçusu mu yok, idari adamı mı yok, onlarca var. Ne olur bir çalışsınlar. Bizlere de gelişmiş ülkelerdeki gibi değer versinler. Sonuçta biz de kitleleri temsil ediyoruz. Şahsi çıkarlarımız için burada değiliz. Bizi de dinlesinler. Sahaya ve mutfağa bakarak bu kararı versinler diyorum.

ÇOCUK DOĞSUN VE ADI TAHDİT OLSUN 
Ne olur; şu çocuk doğsun adı tahdit olsun. Biz daha çocuk doğmadan konuşuyoruz; nerede okuyacak, hangi kariyere sahip olacak, hangi mesleği seçecek? Bunları sonra konuşalım, önce bir çocuğu doğuralım. İsmi tahdit olsun. Bütün iller böyle yapmış. Tamamı böyle yapmış sonra kırılımlarını, beraberce oturarak mizanpajını belirlemişler. Her geçen gün geç. İnşallah ivedilikle bir alt komisyon toplantısı olur. Bizim fikirlerimiz de alınır. Kasım UKOMESİ’nden de beklediğimiz umduğumuz Allah için bizi; sektörümüzü rahatlatacak karar çıkar. Hepimiz işimize gücümüze ekmek paramıza bakarız. 


İSAROD Başkanı Hamza Öztürk ve İSTAB Başkanı Ali Bayraktaroğlu, AKOM binası önünde bir grup servisçi ile beraber plaka tahdidi isteğini yineleyen basın açıklaması yaptılar. 





Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.