Geçtiğimiz hafta açılan İzmir 8. Autoshow Fuarı, İzmir Enternasyonal Fuarına alışkın İzmirliler için küçük sayılabilecek büyüklükteydi. 3 ayrı holde, segmentlere göre tasnif edilmiş fuar, günümüz ihtisas fuarlarına uygun ve içerik olarak olması gerektiği gibiydi. Distribütör firmalar bölge bayileriyle ortak çalışmalar la fuar stantlarını oluşturmuştu.
Bu manada birinci holde yalnızca otomobil stantları yer almıştı. Ancak sektör olarak bizi ilgilendiren ikinci holdeki ticari araçlardı. Burada Otokar, Isuzu, Iveco ve İzmir’de şehir içi otobüs imaline başlayan İndeks değişik ürün gamlarıyla yer almıştı. İster istemez aynı kulvarda yer alan diğer bazı imalatçıların da bulunması ve çok daha kalabalık bir katılımın olması ortamı renklendiren unsur olacaktı hiç şüphesiz.
Geçen haftaki yazımda belirttiğim bir hususu tekrar dile getirmek isterim. Herkes yaptığı olumlu çalışmalarını sergileyerek bilinmesini arzu eder. Örnek olarak tıp dünyasında yapılan çalışmalar düzenlenen kongrelerle değişik yerlerden gelen hekimlere açılır, üzerinde tartışmalar yapılır ki çok daha ileriye taşınabilsin, geliştirilebilsin…
Günümüzde otomotiv, hem dünyada hem de ülkemizde çok önemli lider alanlardan birisi. Ülkemizin özellikle ticari araçlar konusunda dünyada hatırı sayılır bir yere geldiğini hepimiz biliyoruz ve bununla gurur duyuyoruz. Fuarlar bu çalışmaların hem rakiplerle hem de müşterilerle buluştuğu doğru alanlardır. Pek çok firma fuarlara geçmişte olduğu gibi gereken özen ve önemi vermese de şüphesiz ki sürekli müşterileriyle bir arada olanlar uzun vadede kazanlar olacaktır.
Fuarlara harcanan para ve zamanı kayıp olarak gören zihniyete karşı söylenecek tek bir söz var: Sonuçta müşterilerimiz ve kullanıcılarımız “insan”. Eğer her şey teknik özelliklerden ve fiyattan ibaret olsaydı otomatlar ile araç alım satımı mümkün olabilirdi. Hepimiz biliyoruz ki insan olmadan ne alım ne de satım mümkün. Satın alma dürtüsünü harekete geçiren ihtiyaç ve problemlere çözümler üretmek imalatçıların; kişiye özel çözümler üretmek de satıcıların işidir.
Sürekli müşterisinin yanında olan markalar ve marka temsilcileri rakiplerine göre maça 1-0 önde başlarlar. Bu fuarda da bu örneği çok yakından izleme şansını buldum. Müşterileriyle bire bir ilişki içinde olan kişilerin yakaladıkları frekansla daha da öne çıktıklarına şahit oldum.
Müşteri hepimiz için ilk sırada yer alan en önemli kişidir. Planlama aşamasından başlayarak imalat, satış ve satış sonrası hizmetler sadece onun için yapılır. Müşteriyi de elde etmenin ve daha sonrasında elde tutmanın ilk şartı uygun çözümler ve nitelikli ilişki kurmaktan geçer. Dünyada geçmiş yıllarda pek çok örneği olan dev markaların bu hususu göz ardı etmelerinin akabinde tepetaklak gittiklerine çok şahit olduk.
Fuarlar onlarla bir araya gelmemizi sağlayan önemli bir fırsattır. Basın bizi onlarla buluşturan önemli bir arterdir. Kullanmasını bilmek gerek.
Müşteri yoksa varlığınızın bir anlamı da yok… ■