Yazan: TURGAY YÜRÜKOĞULLARI - Altur Anadolu Servisler Müdürü
Çok sevdiğim bir ifade var. Gelecek ile ilgili bildiğimiz kesin bir bilgi vardır. O da kesinlikle geleceğidir! Bu noktada nasıl bir gelecek ile karşılaşacağımızı bilmek, bir medyumdan gizemli bir bilgi almak gibidir. Halbuki geleceğin nasıl şekilleneceği çok gizemli bir sonuç değildir. Her birey iyi ya da kötü gelecek ile ilgili birçok varsayım geliştirmektedir. Sorun şu ki varsayımlarımız genellikle duygusal kaygılarımızla gerçeği eğip bükebiliyor. Öngörülebilir bir gelecek için son derece rekabetçi bir rakibimiz varken hata yapma şansımızın bir lüks haline geldiğini söylemek zorundayım. İnsan kendisinin en büyük rakibini kendi elleriyle oluşturdu. Yapay Zeka! Yapay Zeka’nın oluşturduğu öngörülerin tutarlığının, tartışma götürmez bir konu olduğu açıktır. Üstelik sonuçları ortaya koyarken, büyük veri (big data) kümelerinden bir insanın uzun saatler çalışarak, düzenleme ve hesaplama ile ulaşacağı tutarlılığa çok daha kısa sürede, çok daha kesin şekilde ulaşabilmektedir. Her türlü karar alma mekanizmasında daha hızlı ve tutarlı cevapların, kesintisiz bir süreklilikte olması, tüm iş kolları için paha biçilemez değerdedir. Bu noktada bilgiyi üreten, analiz edip kullanan insan ile yaptığı işi her seferinde daha da iyi öğrenen makine arasında ciddi bir rekabet oluşacaktır. Rekabet, her türlü durumda işin şeklini değiştirir. İşin şeklini değiştirme ifadesinin mental anlamı kadar fiziki olarak da değişimi kast ettiğinin bilinmesini isterim.
Rekabet ve değişimin, karar süreçlerindeki doğruluğun getireceği sürdürülebilirlik ve karlılıkla bizi harekete geçireceğini söylemek gerçekçi bir sav olacaktır. Karar süreçlerinin temel dayanağı verilerdir. İş yaparken üretilen veriler, müşterilerinizden edindiğiniz veriler, müşterilerinizin verileri, rakiplerimizin verileri daha da saymakla bitmeyecek çeşitlilikte veriyi nasıl yönettiğimiz elde ettiğimiz sonuçlara yansımaktadır. Tekrarlayan döngüleri önceden planlıyor ve ortaya çıkabilecek tüm problemleri öngörüyor olmak; her iş adımında temellerini Kaizen’in attığı mükemmellik adımlarına bizi bir adım daha yaklaştıracaktır. Çünkü müşteriler artık mükemmel sonuçlar beklemektedir.
Geleceğin dünyasında zaman ve mükemmelliğin birlikte formülüme edildiği parabolik bir hızlanma göreceğiz. Her şey beklediğimizden daha hızlı ve daha çabuk hayatın içinde yerini alacak. Geleceği karşılamak için kalan sınırlı vaktimizde iş adımlarımızı gözden geçirerek planlı bir organizasyon değişikliğine gitmek için hazırlıklara başlamalıyız. Köklü bir değişimden bahsetmiyorum. Örneklemeyi bireyselleştirerek açıklayayım. Bir ara çok kilo aldığınızı fark ettiğinizde ki bunu fiziksel olarak kendinizi gözlediyseniz biraz geç kalmışsınız demektir. Kilo aldığınızı, tartının üzerine çıkarak zaman zaman kilonuzu kontrol edip takip etmeniz süreç en sağlıklı yol olacaktır. Şimdilerde kolunuzda taşıdığınız dijital saatleriniz değerlerinizdeki değişimi anı anına sizinle (acaba başka kimlerle de) paylaşarak bazı işlerin yolunda gitmediği yönünde sizi uyarıyor da olabilir. Böyle bir durumda sağlıklı bir bedene sahip olmak için bazı planlamalar yapmaya başlarsınız. Hayatınızda bazı değişimler gereklidir. Bu değişimler fiziksel olduğu kadar mental olarak değişim gerektirir. Yediklerinizi, yemek saatlerinizi, yemek miktarlarınızı değiştirirken başta yaşayacağınız davranış değişikliklerinin yarattığı sancılı sürece disiplinle uymanız gerekecektir. Çevreniz bu değişikliğe takdir gösterdiği kadar eleştirel bir yaklaşım da sergileyecektir. Kendi sağlıklı yaşamınız için eleştirilere çok kulak asmanın bir yararı olmayacaktır. Elbette böyle bir perhiz sürecini abartmamak gerekir. Sağlıklı bir bedene kavuşmanın çok ötesinde sağlığınızı tehdit edecek kadar ileri uygulamalara kendinizi kaptırmamanız da önemlidir.
Kendi değişiminizi başlatan temel dayanak verilerdir. Verilerinizi takip eder sonuçları değiştirmek için karar verirsiniz. İş hayatımızda da genel olarak bir takım verileri toplayarak kısa ve uzun vadede iş süreçlerimiz için kararlar üretiyoruz. Geçmişe göre kullandığımız veri setlerimiz daha zengin gibi gözükse de Yapay Zeka karşısında çok yetersiz durumdadır. Bir örnek daha vermek istiyorum. İş yaşamında kullandığınız verileri satranç tahtasına konulan bir pirinç tanesi gibi düşünün. Her defasında bir önceki karede bulunan pirinç tanesinin sayısı katında bir sonraki kareye pirinç koyduğunuzda sanırım son karede koyacağınız pirinç tanesi sayısı dünya pirinç stoklarını zorlayacak kadar çok oluyordu. Bu durumda veri trafiğinizin bu miktarda arttığını düşünürseniz, ne veri miktarı ile baş edebilirsiniz ne de bu büyük veri kümesini analiz edebilirsiniz. Pirinç azken taşını bir başınıza ayıklamak mümkünken çuvallarca olduğunda bu imkansız hale gelecektir. Aynı şeyi ürettiğiniz verileriniz için düşünün. Karar süreçlerinizi etkileyen bunca veriyle kendinizi buna hazırlamadan karşılaşırsanız o zaman ayıklayın pirincin taşını.