“Yine kabak biz şoförlerin başına patladı. Sektörde rekabet uğruna sıralar var. Dönerli sıralar, İstanbul’dan Bodrum’a git, 2 saat kal ve dön İstanbul’a. Eskiden yol yoktu belki, ama otobüs azdı, şoförlük meslekti. Saygınlık gören bir meslekken şimdi ayaklar altında. Ehliyeti olan herkes bu işi rahatlıkla yapabiliyor. Otobüslerin teknoloji harikası olduğu doğru, ama şoförün istirahat edeceği yatak yerinde halen klimalar standart değil, opsiyonel olarak sunuluyor. Bu işi 17 yaşında meslek edinen uzun yol ağır vasıta şoförü olarak bu mesleğin eski itibarını kazanmasını istiyorum. Bunu yapacak olan da firmalardır. Kazaların başlıca sebebi ise firmaların şoförleri yoğun tempoda çalıştırmasıdır. Bu sözlerimde saygısızlık var ise affınıza sığınıyorum. Saygılar”
Deneyimi çok olmakla birlikte yolcu otobüsü serüveni yakın olan İhsan Mete Gül arkadaşımızı tebrik ediyorum. Çok iyi bir insan olduğunu, başarılı bir kaptan olarak güven verdiğini bilmem vurgulamam gerekir mi? Özgüveni yüksek arkadaşlarımıza çok ihtiyacımız var sektörde. Çünkü herkes ister istemez boyun büküyor. Ekonomik durum ortada, aldıkları ücretler de belli. Çoluk çocuk ne yiyecek, okula nasıl gidecek endişesi yaşıyorlar.
Balık baştan kokarsa, bu sorunun temelinde firmalar yatıyor kaptan arkadaşımın dediği gibi. Sezon geliyor, firmalar kaptanları hiç dinlenmeden sefere yollayacak, zaten dinlenme tesisi de bulunmuyor. Kliması bile olmayan daracık “Hilton”da güya dinlenecekler de taşıdıkları yolcuların canlarını emanet edeceğiz onlara.
Ucuz çalıştıracak diye, elinde ehliyeti olan emekli memuru, bakkal çırağını, traktör sürebiliyor diye komşusunu yolcu otobüsünün direksiyonuna geçiren, 50 canı taşıtan firmalar var. Yani sadece adet yerini bulsun diye verilen eğitimler de yeterli değil, kaptanlara o özgüveni, o sakinliği, o karar verme yetisini kazandırmalıyız.
Kaptan okulları gerçekten bir çözümdür, ama bu sektörde de her okulluya burun kıvırmak anlayışı var. Okullardan yetişen gerçek kaptanlar sektörün de kurtuluşu olacaktır.