David Graeber, “Borcun Tarihi” adlı kitabında, dünyadaki gelişimi ordusu en güçlü devletin sağlayacağını söylüyor. Bir bakışla doğru bir saptama. Ama artık güç endüstride, teknolojide… Tam olarak söyleyelim: 4. Sanayi Devrimi ile birlikte güç, artık sanal dünyanın elinde.
1. Endüstriyel Devrim, bildiğiniz üzere, buhar gücüne dayalı olarak gelişmenin hızlanmasıyla emek gücünün kullanımına yol açtı. Bu, taşımacı açısından baktığımızda göç anlamına gelir. Kurulan fabrikalarla artan istihdamı sağlamak amacıyla insanlar fabrikaların olduğu yerlere göç etti. 2. Endüstriyel Devrim, kendi emek gücünü yarattı ve büyük şehirlerde buluşan insanların daha refah içinde yaşamasını sağlayacak olanaklar sundu. 3. Endüstriyel Devrimle sayısal, yani dijital bir çağa girdik. Şimdi 4. Endüstriyel Devrim ile büyük bir dönüşüm yaşıyoruz. Örneğin, Mimar Raşit Gökçeli, “kriz yok, dönüşüm var” diye anlatıyor yaşananları. Bu da demektir ki koronavirüsle birlikte hepimizin daha bir farkına vardığı ekonomik zorluklar bir dönüşümün ilk adımı.
Raşit Gökçeli’nin “4. Endüstriyel Devrim ve Mimarlık” (Verita Yayınları, Haziran 2020) kitabı, her ne kadar kent, kentsel yaşam, çevre üzerine yoğunlaşmış olsa da, görünen köyün kılavuz istemeyeceği gibi, bize de yol gösterecektir. Amerika Birleşik Devletleri parasının üzerinde “Tanrıya Güveniriz” (In God we Trust) (artık herkes biliyor bu parayı, onsuz hiçbir şey yapılamayacağını da…) yazıyor, ama yakındır, o yazının yerine “Matematiğe Güveniriz” (In Mathematics we Trust) yazacağı günler yakın. Çünkü dijitalleşmeyle birlikte her şey yapay zeka ile yani otomasyonla yapılacak ve insan işgücüne artık daha az ihtiyaç duyulacak.
Haklısınız tabii, “bizimle ne ilgisi var” demektesiniz… Ancak birbiriyle bağlantılı olan bu ayrılmaz/kopmaz ilişki karayoluyla yolcu taşımacılığının sorunlarının çözümüne yol gösterecektir. Otobüsçüler, “yandık, bittik, mahvolduk” diye yakınıp çözümsüzlük girdabında debelenirken diğer birçok sektör (hizmet sektörleri de dahil bunlara) dijitalleşerek sorunlarını çözmeye başladı bile. Biz, yolcu servisi, acente gibi geçmiş yüzyıldan miras sorunlara nasıl çözüm bulacağız diye zorlanırken elektrikli araçlar sokaklarımızda geziniyor… Yakında sürücüsüz olanları da göreceğiz. Yani, bırakın ücretsiz servisleri, acenteleri, otogarlar bile (şimdiki gibi olmayacak) değişecek.
Yeni kuşak yöneticilerin bu çerçeveden baktığını, sektörün sorunlarına çözüm için daha geniş bir perspektife sahip olduğunu düşünüyorum.
Bayramınızın sağlıklı, bol kazançlı ve mutlu geçmesi dileğiyle… ■