Korsan taşımacılık derken ne anlıyoruz, önce ona bakmak lazım. Korsanlık kelimesi ne, mesela korsan kaset diyorlar, korsan cd diyorlar, korsan rakı, korsan içki… Bunların bir kısmı telif hakları ile ilgili, sanatçıların sesi biraz gür çıkıyor diye hükümet kademelerine daha kolay ulaşıyorlar diye haklı olarak korsan cd’lere hatta daha ileri gidip telif hakları ödenmiş yayınların otobüste tekrar çalınmasından bile telif istemeye kadar götürdüler. Bazıları sadece ticareti, diyelim ki yazarın, çizerin, sanatçının kazancını engelliyor. Bazı korsanlıklar, gıda ile olanlar zehirlenmelere yol açıyor. Korsan yolcu taşımacılığı doğrudan insanın can güvenliğini tehdit ediyor.
Ulaştırma Bakanlığının veya belediyelerin vermiş olduğu taşma yetki belgesindeki hatlar ve belirlenen zaman tarifeleri dışında her türlü taşımacılık da korsan taşımacılıktır. İstanbul’da, TOFED kurulmadan önce de UATOD’da Denetim Komisyonu Başkanı iken de ağırlıklı olarak yasa dışı ve korsan taşımalarla mücadele ettik. Yani ben, hem UATOD’un hem de TOFED’in birikimini taşıyorum. Sonuçta korsan taşımacılık üç yerde toplanıyor. Birincisi; tarifeli taşımacılıkta otogar zorunluluğu. Gerek Taşıma Kanununda gerekse Karayolu Taşıma Yönetmeliğinde şehirlerarası tarifeli taşımacılığın bir otogardan başlayıp bir otogardan bitmesi zorunlu hale getirilmiştir. Çünkü terminaller devletin kontrolü altında. Yani bir otobüs otogara girerken ve çıkarken kayıt altına alınır. D belgesi var mı, bilet kesme acentelik yetki belgeleri var mı, eğer 500 kilometrenin üstüne gidiyorsa ikiden fazla şoförü, bin kilometre üstüne çıkıyorsa 3 şoförü var mı, bu şoför kör mü, sakat mı, alkolik mi, psikoteknik raporlarına kadar inceleniyor, kayıt altına alınıyor, otobüs nereye gidiyor, belirleniyor.
Bunun dışında otogarlarda her türlü caydırıcı emniyet birimleri de var. Ama hal böyleyken İstanbul’da, mahalle içlerinde, sokak aralarında otobüsler kaldırılıyor birçok şehre. Yönetmelik açıkça terminali zorunlu hale getirdiğine göre ne yapmak lazım? Mevzuatta eksiklik yok. Otobüsçülerin oluşturduğu mesleki sivil kuruluşların talebi ile terminal meselesi ciddi bir şekilde yönetmeliklere işlendi. Ama bakıyoruz İstanbul’da otogardan kalkmayan bir otobüs Ankara’ya gidiyor. Ankara’dan başka bir yere giderken de yolda kaza yapıyor 7-8 ölü var. Peki, bu Ankara’ya nasıl geldi? Evet, her otobüsün başına bir polis koyamayız. Ama İstanbul’un giriş çıkış noktaları belli. Otogardan kalkan tarifeli taşımacılık yol kenarı denetim istasyonlarında işaretle dahi durdurulup sorulabilir. Otogara girdin mi, girmedin mi? Otogara girmişse D1 belgesi, taşıt kartı, şoförlerin sigortası, araçların trafik kaza taşımacılık sigortası, ferdi koltuk sigortası var demektir. Şoförün muavinlerin sosyal güvenlik sigortaları var demektir. Taşıt kartı varsa bunların hepsi var demektir.
Emniyet Genel Müdürlüğünde, Trafik Daire Başkanı Sayın Yusuf Avan Bey ile bir toplantı yaptık. Bütün terminalleri birbirine bağlayan bir program yaptı. Diyelim ki Kayseri’den kalkan bir otobüs İstanbul’a geliyorsa hem Kayseri’de hem İstanbul’da kayıt altına alınıyor. Bizim bu konuda önerimiz şu: Ulaştırma Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü bir genelge yayımlayarak terminal belgesi olmadan, terminalden kalkmayan bir araca bir sonraki terminale giriş izni verilmesin, çıkış izni de verilmesin. Araç bağlansın. Ulaştırma Bakanlığı’nın ceza talimatnamesinde, bir biletin ismini yanlış yazana ceza puanı veriliyor. Otobüs yanlış kalkmış, bileti yanlış kesilmiş gibi normal işleyişteki kusurlara verilen cezalarla korsan taşımacılığa verilen cezalar aynı statüde değerlendiriliyor ve ceza puanı veriliyor. Oysa bu, 45 yolcuyu alıyor götürüyor, Bolu dağından düşebilir, herhangi bir uçuruma yuvarlanabilir. Öğrencilerin tarihi yerleri görmeleri için kültür gezileri düzenleyen okul müdürleri, gidip bir otobüs tutuyor. Otobüsün ve sürücüsünün niteliğini bilmeden, sadece ücretine bakarak tutulan bu otobüslerin önemli bir kısmı kaza yaptı ve birçok öğrenci de öldü. TOFED Başkanı Sayın Birol Özcan, İstanbul Valisi ile bu konuyu görüştü. İstanbul Emniyet Müdürü ile önümüzdeki hafta toplantılar yapacağız. Ama bizim özellikle terminal meselesinde somut isteğimiz şu; şehirlerarası tarifeli yolcu taşımacılığında terminal esastır. Bir terminalden kalkmayan, herhangi bir terminalde kayıt altına alınmayan bir otobüsün, bir sonraki ilk T belgeli terminale girdiğinde bağlanması için karar alınması lazım. Emniyet’in bu otobüsü durdurması lazım, yola gidişini iptal etmesi lazım.
Bir diğer korsanlık da iliçi çalışması gereken araçların uzun yollarda çalışmalarıdır. Şehirlerarası taşımacılıkta ise 100 kilometrenin üstüne çıkmaması gereken D4 belgeli minibüsler fındık zamanlarında Türkiye’nin her yerinden Karadeniz’e, pamuk zamanlarında Çukurova’ya normal zamanlarda Doğu ve Güneydoğu’dan İstanbul’a yolcu taşıyor. Bunlarla ilgili çekilmiş yüzlerce fotoğraf var bizde. 10-15 il geçip gelirken Emniyet, neden ‘sen nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun’ demiyor. Belgesiz veya belgesini aşarak yolcu taşıyan minibüslerin şehirlerin girişinde hemen bağlanması lazım. Bu basın yolu ile de ilan edilirse caydırıcı olacaktır.
Giderek artan bir korsan taşımacılık da havaalanlarına yakın şehirlerden tarifeli olarak yolcu taşınmasıdır. D2 belgesiyle yapılması gereken bu hizmet, birçok şehirde korsan olarak yapılıyor, elimizde yüzlerce belge var. Bu hafta emniyet ve vali ile yapacağımız toplantılarda bunları dile getireceğiz. Ulaştırma Bakanlığının bir genelge yayınlamasını istiyoruz.
Korsan rakı can kaybına sebep oluyor, korsan gıdalar tehlikeli ve zehirlenmelere yol açıyor. Korsan yolcu taşımacılığı bunlardan daha da tehlikelidir, çünkü seyyar bombadır. Korsan yolcu taşımacılığını önlemeliyiz. ■