Oplog Lojistik bir ilki gerçekleştirecek

OPLOG Operasyonel Lojistik 2013 yılında Ankara’da kuruldu. Faaliyete geçtiğimiz yer, hala çalışmalarımızı yürütüğümüz Bilkent Cyberpark Teknokent.

 

Kuruluşumuzdan bugüne kadar geçen dört yıl içerisinde çok hızlı bir gelişme gösterdik. Deloitte’un Türkiye’nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketlerini belirlediği Fast50 programında yer almak bile ciddi bir başarı sayılırken 2017 yılı listesinde, yüzde 4 bin 564 büyüme oranımız ile birinci olduk. Bundan bir ay sonra ise başta Avrupa olmak üzere Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki teknoloji şirketlerinin son 4 yıldaki büyüme oranları ile yarıştığı Deloitte Technology Fast500 EMEA programına katıldık. Bu programda ise ilk 20’de yer alan tek Türk şirketi olmayı başardık.

 

Teknokent’te yer alan inovasyon merkezimizde, mühendis ekibimizle geliştirdiğimiz lojistik teknolojilerini, saha ve depolarımızdaki operasyonel ekibimiz aracılığıyla lojistik hizmetlerine dönüştürüyoruz. Bir dördüncü taraf lojistik (4PL) hizmet sağlayıcı olarak, ileri teknoloji sistemlerimiz aracılığıyla dünya devi firmalara depolama, dağıtım ve teslimat gibi lojistik hizmetleri vermekteyiz.

 

Ayrıca e-ticaret firmaları için özelleştirilmiş depolama, sipariş karşılama, katma değerli servisler gibi hizmetler sunarak bu firmaların lojistik operasyonlarına talibiz. Büyük ya da küçük tüm e-ticaret firmalarının operasyonel süreçlerini uçtan uca sistemlerimize entegre ediyor ve depolarımızda tüm operasyonel hizmetleri sağlıyoruz.

 

 

OPLOG bünyesinde son teknoloji ürünü lojistik sistemlerimizi geliştirdiğimiz mühendis ekiplerimiz ve bu sistemleri kullanarak lojistik hizmeti sunan operasyonel ekiplerimiz bulunmakta. Ankara Bilkent Cyberpark İnovasyon merkezimizle birlikte Kocaeli Dilovası (9.000 m2), Kocaeli Çayırova (3.000 m2) ve İzmir Işıkkent (1.000 m2) depolama ve dağıtım merkezlerimizde 150 kişilik bir ekip ile üst düzey depolama, sipariş karşılama ve dağıtım süreçlerinden oluşan lojistik hizmeti sağlıyoruz. Teknolojik alt yapımız ile yönetilen bu depolarda operasyonlarımızı konvansiyonel lojistik şirketlerine oranla yüzde 30 daha verimli şekilde gerçekleştirebiliyoruz.

 

Kendimize ait dağıtım aracımız bulunmuyor. Şirket stratejisi olarak tüm taşıma ve dağıtım hizmetlerini partnerlerimiz aracılığıyla gerçekleştiriyoruz.

 

Endüstri 4.0 çağı ile e-dönüşüm, tüm sektörleri olduğu gibi konvansiyonel lojistik sektörünü de etkisi altına almış durumda. Otonom sistemler, robotlar, drone’lar gelişip insan gücüne duyulan ihtiyacı giderek azaltıyor. Yapay zeka çalışmaları her geçen gün daha da ilerlerken makinelerin öğrenme kabiliyetleri de artıyor. Nesnelerin interneti, bulut teknolojileri, Big Data ve hatta Blockchain gibi teknolojiler sektörlerin geleceğini tamamen farklı bir boyuta taşıyacak. Bu devrimsel teknolojilere ayak uyduramayanlar ise yerlerini daha dinamik ve teknolojik şirketlere bırakacak. Bu dönüşümün lojistik sektöründeki öncüsü olarak tanınmak hedeflerimiz arasında.

 

Microsoft ve Google gibi dev teknoloji firmalarında çalışmış olan genç ve parlak zekalı mühendisler ile çalışıyor olmamız bize Endüstri 4.0 çağına geçiş konusunda önemli bir teknolojik üstünlük sağlıyor.

Depolarımızda verimliliği artırmak ve ihtiyaç duyduğumuz operasyonel gücü ölçeklenebilir hale getirebilmek amacıyla otonom depo robotları geliştiriyoruz. Hızla büyüyen şirketimizin 2020 operasyonel iş gücü planlamasının yüzde 30’unu, OPLOG Robotik ve Yapay Zeka departmanımız tarafından geliştirilen robotlar oluşturuyor.

 

Tüm operasyonlarımızı bulut üzerinden yönetiyor ve mobil uygulamalar üzerinden takip edebiliyoruz. Tüm bu teknolojileri operasyonel hizmet verdiğimiz müşterilerimizin de kullanımına sunuyoruz. Operasyonel ekiplerimizle, teknoloji ekiplerimiz büyük bir uyum içinde çalışıyor, bunun yansımasını da operasyonel sonuçlarımızda görüyoruz. Dünyanın önde gelen firmalarından bir tanesi olan müşterimizin yıllık depo sayım sonuçlarında 0 hata ile büyük bir başarı yakaladık. Her gün mal kabulunu yaptığımız ve sevk ettiğimiz 10 binlerce ürün trafiğini düşündüğünüzde bu başarının önemini anlamlandırabilmek daha mümkün olacaktır.

 

Gündemimizin en üst sırasında ise e-ticaret lojistiği yer alıyor. İnanıyorum ki gelecekte e-ticaret tüm ticaretleri kapsayacak bir seviyeye ulaşacak. Rakamlara bakıldığında e-ticaret sektörü her iki yılda bir ikiye katlanıyor. Fakat bu büyüme oranıyla bile dünya ortalamalarının çok aşağısındayız.

 

Maalesef lojistik, e-ticaretin gelişmesinin önündeki engellerden bir tanesi. İnternet üzerinden satış yapan e-ticaret firmalarının ihtiyaç duydukları lojistik hizmetlerini yine internet üzerinden satın almalarına imkân vereceğiz. Ülkemizde bir ilk olacak bu proje ile e-ticaret lojistiği bir daha eskisi gibi olmayacak.

 

Ayrıca yine e-ticaret lojistiği alanında sunduğumuz depolama hizmetiyle, tüm operasyonel süreçlerini OPLOG’a outsource eden firmalar yüzde 50’ye yaklaşan oranda bir maliyet tasarrufu sağlarken, tüm yönetim konsantrasyonlarını kendi işlerini geliştirmeye ayırabiliyorlar. Tek tıkla alışveriş imkânı sunan e-ticaret firmaları, OPLOG sayesinde tek tıkla lojistik faaliyetlerini yönetebiliyor.

Bu yıl lansmanı yapılacak e-ticaret lojistiği projemiz ve Türkiye’de e-ticaretin büyümesine endeksli olarak yüzde 25 büyümeyi hedefliyoruz. 2018 ciromuzun da 25 milyon TL olmasını planlıyoruz. Lojistik alanında teknolojik yapılanmaya öncülük eden lider bir firma olarak gelecekte başta Türkiye olmak üzere global çapta, özellikle e-ticaret lojistiği denildiğinde sektörde en önde gelen lojistik şirketi olmayı hedefliyoruz. Kuracağımız global depo ağında, tüm e-ticaret platformlarına entegre otonom robotların günde milyonlarca sipariş toplayıp dağıtımını yaptığı konuma ulaşmak istiyoruz.

 

 

Kuruluşumuzdan günümüze genellikle kontrat lojistiği alanlarında müşterilerimize hizmetler sunduk. Fakat Ülkemizde ve dünyada e-ticaretin gelişmesi ile beraber tüm konsantrasyonumuzu e-ticaret firmalarının lojistik partneri olmaya harcıyoruz. Bu noktada pazarımızda bir değişim yaşanmış durumda fakat e-ticaretin, tüm ticaretler içindeki artan payı dikkate alınırsa ne kadar doğru bir yol seçtiğimiz daha rahat anlaşılabilir.

 

Dünya ticaretinin tarihteki merkezi ve Avrupa ile Asya arasındaki coğrafi geçiş yolu olan ülkemiz Türkiye’nin stratejik konumumu sayesinde dünya çapında üstün bir erişime sahibiz. Bu da iş süreçlerimizi global çapta yönetmemizi kolaylaştırıyor. Ülkemizdeki dev firmalardan bir tanesi ile 11 Avrupa ülkesini kapsayan bir projeye başlıyoruz. Fakat kısa vadede yurt dışında bir yatırım planımız bulunmuyor. Öncelikle sahip olduğumuz ve geliştireceğimiz teknolojilerle birlikte yurt içinde lojistik sektörüne artı değerler katmayı hedefliyoruz. Uzun vadeli planlarımızda gelirlerimizin yurt dışına yatırım yapma kabiliyeti sağladığı durumda geliştirdiğimiz tamamen milli teknolojilerle yurt dışında da yatırım yapmayı gündemimize alabiliriz.

 

Sunduğumuz hizmetler düşünüldüğünde her ne kadar Türkiye’de öncü olsak da özellikle global çapta Amerika’da Amazon ve Çin’de Alibaba gibi oyuncuların bulunduğu rekabet düzeyi yüksek bir pazar var. Bu oyuncuların sundukları hem operasyonel hizmetleri hem de teknoloji konusunda açtıkları yolları tüm dünya gibi biz de yakından takip ediyoruz. Bu durumun bizim için dezavantaj oluşturduğunu düşünmüyorum. Rekabetin hem bizi hem de ülkemizi daha güçlü bir konuma getireceğine inanıyorum.

Türkiye’de lojistik sektörüne baktığımızda geleneksel lojistik firmalarının teknolojiye adapte olma çabalarını gözlemliyoruz. Bu durum tersine okunduğunda önemli bir fırsat sunduğunu düşünüyorum. Gelişimin, teknolojiye ayak uydurmaya çalışan lojistik firmalarından ziyade lojistiğe odaklanan teknoloji firmaları ile gerçekleşeceğine inanıyorum.