“Geçmişlerini hatırlayamayanlar, onu tekrar yaşamaya mahkûmdur.” George Santayana
Tarih, geçmiş zamanın incelenmesi bilimidir. Tarih, geçmiş zamanda olan olayların incelenmesinin yanı sıra, bu olaylarla ilgili bilgilerin keşfi, toplanması, organizasyonu, sunumu ve yorumlanması ile de ilgilenen bir şemsiye terimdir.
Tarihî inceleme, geçmiş zamandaki olaylara ilişkin tüm bilgilerin, olayların olduğu dönemin şartları göz önüne alınarak, mümkün olduğunca nesnel bir şekilde sunulması ile oluşur.
Tarih, yaşanan olayların bir daha yaşanabilmesi gibi bir olasılık olmadığından, doğa bilimlerindeki gibi deney ve gözleme dayanamaz.
Hikâyeci (rivayetçi) tarih anlayışında olaylar yer ve zaman belirtilerek, ancak neden-sonuç ilişkileri kurulmadan, yorum yapmadan hikâyelere dayanılarak anlatılır.
Yakın zamanda okuduğum, Türker Başkurt’un yazdığı “Örümcek” isimli kitap ile sektörümüz hakkında bilmediğim pek çok ayrıntıyı bu şekilde öğrendim. Sektörde, benden öncekilerin deneyimledikleri ve hikâyeleri ile yaşanmış olayları anlamak, gelişmelerin yanı sıra o günün mantığını yakalamak, bana müşterilerime doğru ve efektif çözüm önerilerde bulunmam için katkı sağladığına inandım.
80’li yıllarda, Türkiye’nin liberal ekonomiyi tercih etmesi ile turizm alanında patlama yaşandı. Bu yeni model sektörümüzde de pek çok gelişmeye neden oldu. Bu dönemde, münhasıran turizm taşımacılığı diye bir alan söz konusu bile değildi.
Geçmişte, şehirlerarası çalışan otobüsler aynı zamanda turizme de hizmet veriyorken, bu alandaki potansiyelin artmasıyla, turizm taşımacılığı oluştu ve hızla gelişmeye başladı. Belge düzeninin oluşmasından sonra şehirlerarası ve turizm taşımacılık iki ayrı alan haline gelmiş ve bu alanların sınırları net olarak çizilmiştir.
İlk zamanlarda, talebin artması sonucu, hizmet veren konaklama yerlerinin yetersizliği nedeniyle turizm acenteleri, otel ve diğer konaklama tesislerini sezon başında kapatır ve ödemesini sezon başlamadan önce yapardı. Konaklama yerlerinin rezervasyonu garantiye alınsa bile burayı tercih eden insanların havaalanı-otel, otel-havaalanı transferleri ile tarihi ve turistik bölgeleri kapsayan yurtiçi gezileri için bu alanda çalışacak çok sayıda araca ihtiyaç duyulmaya başladı. Bunun şehirlerarası araçlardan kaydırılacak miktar ile yapılamayacak kadar ciddi bir alan olduğu ortaya çıktı. Ayrıca hac mevsiminin turizm mevsimi ile çakışması durumunda araçların azalması ayrı bir sorun oluşturuyordu.
80-90’lı yıllarda İzmir’de Dutilh Turizm, kendilerine hizmet veren dürüst ve çalışkan kişileri, kendi bünyelerinde tutmak için otobüs alımında öncülük yapar, firmada çalışacak otobüslerin alımında maddi destek sağlar ve böylece hem işini garanti altına alır hem de otobüsçünün rakibe gitmesinin de önünü kesmiş olurdu. Aynı şekilde Antalya’da çok sayıda otel ve turizm konaklama tesislerinin açılmasıyla, bu tür desteklerin o bölgedeki otobüsçüye de yapıldığı malumumdur.
O gün acenteler henüz emekleme çağındaki turizm taşımacılık işindeki otobüs sahiplerine bu anlamda destek vererek; aynı zamanda kendilerine sağlam partnerler oluşturduğu düşünülse bile, aslında kendi işlerine yatırım yapmışlardı. Bu destek, Türkiye’de turizm taşımacılığı sektörünün oluşmasında çok değerli katkılar sağlamıştır.
Turizm taşımacılığı, turizmin içinde hiçbir zaman ana işkolu olmamış, acenteler ile birlikte kol kola yürüyen bir partner olarak her zaman, siyasi, ekonomik, uluslararası ilişkiler, savaş, deprem ve terör gibi durumlarda, olayların ve krizlerin ilk ve en çok etkilediği bir yan dal olarak faaliyet göstermiştir
Bir dönem, acenteler kendi filolarını kurma hevesi içinde olsalar bile bu alanda faaliyet gösteren turizm taşımacılığı yapan firmalara, her zaman ve kesinlikle hep ihtiyaç duymuşlardır. Acentelerin, dengesiz ortamlarda, olumsuz koşullara dayanamayıp, taşımacılıkta devre dışı kaldığı durumlarda bile, turizm taşımacılığı yapan firmalar her koşulda hizmet vermeye devam etmiştir.
Gerek bulunduğumuz coğrafya, gerekse uluslararası ilişkiler ve diğer sebeplerden dolayı hiçbir zaman için turizm, istikrarlı olamamış; Tavan ve taban arasında gidip gelen sürekli değişkenlik gösteren bir sektör olmuştur. Acenteler ile olan illiyet bağı nedeniyle, ne acenteler taşımacıları gözden çıkarmış, ne de taşımacı firmalar da kendilerine yapılan haksızlıklar karşısında bile onlardan uzak kalabilmiştir. Taşımacılar, şartların olumsuza döndüğü her ortamda kazançlarına ilk göz dikilen partnerler olmuştur. İşte bu kırılgan ve dengesiz ortamda var olmaya çalışan turizm firmalarının hem esnekliği, hem de zorluklara göğüs germe beceri ve dirençleri çok yüksektir.
Sektörde lider konumundaki otobüs imalatçılarının ilk etapta turizm taşımacılarını çok önemsemedikleri aşikârdır. Bunların boş bıraktığı bu alan, ana arterlerde kendine istediği gibi yer bulamayan firmaların gözdesi olmuştur.
Sektörde çalıştığım ilk firmam, mücbir sebeplerden dolayı bu alana yönelmiş ve pazarın lideri olmuştur. Bu alanda faaliyet gösteren taşımacılar ile ilişkilerini geliştirerek, hatta onların beklentileri doğrultusunda, araçlar üzerinde ve satış koşullarında turizme özgü birtakım değişimler yaparak başarılı sonuçlara imza atmıştır. 2000’li yıllardan sonra pazar liderinin, bu pazarı önemsemesiyle rekabet kızışmaya başlamıştır.
İkinci el araçlarla başlayan turizm taşımacılığı faaliyeti, en son model ve lüks araçlarla yönelerek gittikçe çıtayı yükseltmiştir. Antalya, bu alanda her zaman bir numara olmuş; İstanbul ile kafa kafaya büyük firmalara sahip hale gelmiştir.
Çalıştığım dönemde, bölgede, bir otobüste başlayarak, yüzlerce otobüse sahip filolara dönüşmüş firmaların sahiplerini tanıdım, çalıştım. Antalya’da önemli firmaların başında gelen Kıraç Turizm’in sahibi, yakın zamanda yitirdiğimiz Mehmet Kıraç, benim için değerli bir insan ve müşteriydi. Sahip olduğu maddi değerlerden bağımsız, mütevazı kişiliğiyle gönlümü kazanmış insan olarak belleğimde güzel yer alacak.
Mehmet Kıraç, hikâyeci tarih şeklinde anlattığım sürecin, baş aktörlerinden biriydi. Benim bir kısmına şahit olduğum bu süreçte, eminim ki pek çok yaşanmışlıkları vardı. Bu değerli anılar ne yazık ki onunla birlikte kaybolup gitti. Keşke bunları zamanında kayda geçirebilme imkânımız olsaydı. Bu da sektörümüz için ayrı bir kayıp olarak düşünülmeli.
Kıraç Turizm’in kurucusu, değerli insan Mehmet Kıraç’a Allah rahmet etsin. Sektörümüzün ve yakınlarının başı sağ olsun… ■