Gerek kamu gerekse özel sektörün aklına ilk gelen otobüsçüdür, çünkü otobüsçü olmasa ulaşım olmaz, ulaşım olmayınca da ne işler yürür ne de insanlar mutlu olur. Bu kadar önemli olduğunun bilinmesine rağmen otobüsçüye gereken ilgi ve özen gösterilmez. Çünkü otobüsçü destekten yoksundur.
Başka hiçbir sektörde bulunmayan federasyon otobüsçülerde üç tane. Hemen her ilde bir dernek mevcut. Ama yine de sahipsiz bir sektör vesselam. Nasıl mı, anlatalım…
Bayramda bütün yollar ve köprüler ücretsizdi; kamu hizmeti veren yolcu taşımacılığı sektörünün zorunlu kullandığı köprü hariç. Vatandaşa hizmet vermekten başka bir derdi olmayan otobüsçüye bir de bu “ceza”nın verilmesini anlamak mümkün değil. Hani üç federasyonumuz var ya… Hani her ilde önde gelenlerden birileriyiz ya… Ne oldu onlara? Ramazan boyunca iftar yemeklerinde boy gösteren anlı şanlı ve tabii yandan çarklı federasyon yöneticileri seslerini çıkartamadı. Sürekli “Evet efendim, sepet efendim” dedikleri için bu konuyu unuttular. Zaten zor durumdaki sektör bir gün çalışmasa hayat durur, ama hakkını bile almaktan aciz.
Ücret meselesini geçtik, otobüs İstanbul’dan çıkamıyor saatlerce… Yolcu haklı olarak geriliyor, şoför yoruluyor… Gidenler de bekleyenler de kalakalıyor. Binek otomobiliyle gidenler, hem milli servet harcıyorlar hem hava kirliliğini arttırıyorlar hem de trafiği yoğunlaştırıyorlar ama onlara “ödül” olarak ücretsiz geçiş hakkı sağlanıyor. Bu, kul hakkına da girer. Hem eziyettir hem haksızlık.
Federasyonlar ne yapar? Başka sektörlerdeki federasyonlar, onları var eden mensuplarının haklarını korumak için çalışmalar yapar. Ya otobüsçülerin federasyonları? Bizimkiler üzerlerine vazife olmayan işlerin peşine koşar. Otobüsçünün özlük haklarından bihaberdirler. Daha dün yolcu taşımaya başlayan havayolu firmaları yüksek sezonda bilet fiyatlarını yükseltiyor, ama otobüsler, noktadan noktaya taşımacılık yaptığı halde bütün girdilere gelen zammı bile yansıtamıyor bilet ücretlerine.
Bir zamanlar bir reklam vardı, hatırlarsınız, “Yöneticimiz uyuyor mu” diye feveran ediyordu ısınamayan vatandaş. Şimdi otobüsçüler aynı durumda, “Yöneticimiz uyuyor mu” diye bağırıyor avazı çıktığı kadar. Neredeyse bütün firmaların başına üçüncü nesil yöneticiler geldi. Bizim kuşak yapamadı, ama onlar bu hantal yapıyı alaşağı edebilir. Etmelidir. ■