Geçen hafta yapılan Sektör Meclisi toplantısı ile ilgili haberi gazetemizde okumuşsunuzdur. Etraflıca vermiş arkadaşlarımız hepimiz için bu çok önemli haberi. Sadece bu günü değil, geleceğimizi de kapsadığı için bizim de dikkatle okumamız, kurallara uymamız gerekiyor. Tabii, şartların değişmesi durumunda kuralların da değiştirilmesi gerektiği gerçeğini unutmadan…
Kanun ve yönetmelikler belli bir düzen için yapılır, tarafsızdır, adildir, ama asıl önemlisi gelişmeye ve geliştirmeye açıktır. Yönetmelik yayınlandı, hayata geçti, ama etkileri hala devam ediyor. Sektör Meclisine katılan Karayolu Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Gürses, ellerinde sihirli değnek olmadığını, herkesi memnun edemeyeceklerini söylemiş. Sayın Gürses haklı. Ama otobüsçü de haklı. Otobüsçünün elinde de sihirli değnek yok, ama herkesi memnun etmek uğruna zarar etmeyi bile göze alıyor.
En tipik örneğini söyleyeyim: Üçüncü köprüden zorunlu geçiş, sadece otobüsçüyü mağdur etmiyor, yolcuyu da mağdur ediyor. Hatta yolculuk etsin etmesin, şehirde ya da köyde yaşayan insanı bile mağdur ediyor. Çünkü akaryakıtı ithal ediyoruz ve bunun şu ya da bu ölçüde ceremesini herkes çekiyor. Hani beşikte, tüyü bitmemiş yetimin hakkı deriz ya… o beleklerin de mağdur olduğunu söyleyebiliriz.
Hepi topu 300 otobüs geçiyor köprüden, bilemediniz 500 olsun… Onun da büyük çoğunluğu gece yarısından sonra, yani trafiğin en düşük olduğu saatlerde… Kamu hizmeti veren, şehirlerarası tarifeli yolcu taşımacılığı yapan otobüsler mi göze battı da bu zorunluluk getirildi? Peki, yollarda harcanan saatlere ne olacak? Vakit nakittir diye öğretmişlerdi bize ilkokulda; değişti mi, yoksa vakit işe yaramaz mı oldu artık?
Bunun bağlantıları da var… İstanbul Otogarı, fiziki yetersizliği bir tarafa, otobüslerin artık kolayca ulaşamayacağı bir mevkide kaldı artık. Zaten para kazanamayan, masrafını bile çıkarmakta zorluk çeken otobüsçü Harem’i es geçtiği gibi artık Alibeyköy’e de girmiyor, çünkü girerse zaman ve harcadığı yakıtta boğulacağını biliyor. Bence, bırakın bu kanun ve yönetmelikleri somut işlerle uğraşın, otobüsçü de rahat bir nefes alsın. ■