Edirne, tarihi ve doğal güzelliklerinin çekiciliğinin yanı sıra sınır şehri olmasıyla da önemli bir yerleşim merkezi. Yunanistan ile Bulgaristan’dan büyük çoğunluğu ticaret yapmak amaçlı günübirlik gelen çok insan oluyor. Buna bir de kısa süreli, mesela hafta sonunu geçirmek amacıyla turistik gezi yapmaya gelenleri eklemek gerekir. Bir anlamda şehrin ekonomisini yurtdışından gelenler ayakta tutuyor diyebiliriz. Tabii, Türkiye’den çıkanlar da Edirne’de konaklıyor ve bu da ekonomiyi canlandırıyor.
Taşımacısından otelcisine, lokantasından alışveriş ve eğlence mekanlarına kadar herkes bu hareketlilikten memnun. Aslında ‘memnundu’ demek gerekir, çünkü 29 Ağustos’ta Gümrük ve Ticaret Bakanı olan Nurettin Canikli, gümrük geçişlerinde otobüslere de X-Ray uygulaması başlattı ve geçişler çile yumağına dönüştü. Gümrük geçişlerinde kaçak ve yasa dışı ürünlerin saptanabilmesi için bütün araçlar X-Ray’den geçiriliyor.
X-Ray, adı üstünde, röntgen ışınlarıyla ürün ve çantaların gözden geçirilmesi demek. Metali çok kolay ayırt eden X-Ray, diğer malzemelerde detay göstermiyor. Öyle olunca da hemen her çanta ve bavulda gözükenler şüphe çekiyor. Görevliler de haklı olarak her çantayı açtırıp bir de çıplak gözle kontrol ediyor. Bir gümrük geçişi 6-7 saati bulabiliyor. Dolayısıyla sabah gelip akşam dönmeyi düşünenler de o süreyi gümrük sahasında geçiriyor ister istemez. Yurtdışı gidişlerde yüzde 25 doluluk kuralını da unutmayın, onca insan zaman kaybediyor, esnaf da kazanç. Yani iki taraflı zarar var.
Tabii ki kontroller olmalı, gümrük geçişlerinde yasa dışı maddelerin, kaçak malzemelerin engellenmesi gerekir. Özellikle uyuşturucu madde geçişlerinin kökünü kazımak için titizlenmek, dikkatli olmak, denetimleri düzenli ve sürekli yapmak önemli ve gerekli. Ancak birini yaparken diğerini bozmamak gerektiğini söylememe gerek var mı?
Gazetemizde, bir önceki hafta, bazı otogarlarda kaptan şoförlerin dinlenme, yıkanma ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak mekanların yapılmış olduğunu okudunuz. Ben, bu gereksinimi çok daha önceden dile getirmiş ve karşılanması için ilgilileri uyarmıştım.
Sadece otobüs işletmecileri açısından değil, sadece kaptan şoförler açısından değil, yolcular açısından da önemli bu mekanlar. Hatta sektörün geleceği için daha önemli. Havayolu, demiryolu derken karayolu yolcu taşımacılığının rakipleri artıyor, rekabet arttıkça sektörün durumu zorlaşıyor. Bu rekabete biz de bir şeyler eklemeyelim. Aynaya bakıp kendimizi görelim. ■