Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD), otomotiv sektöründe yaşanan güncel gelişmeler ile tedarik sanayisindeki son durumu ve sektöre ilişkin gelecek öngörülerini paylaştı. Otomotiv sektörünün yaşadığı küresek krizin derinleştiğine işaret eden TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam, 2022 yılının da benzer sıkıntılarla geçeceğini vurguladı. Zorluklara rağmen Türkiye’nin atacağı doğru adımlarla geçmiş yıllarda olduğu gibi küresel krizleri fırsata çevirebileceğinin altını çizen Albert Saydam, kamu ve özel sektörün birlikte hareket ederek olumsuz havayı Türk otomotiv sanayinin lehine döndürebileceğini aktardı. Albert Saydam kamunun uygulayabileceği adımları; hammadde ve ara mamullere uygulanan ek vergilerin kaldırması, KOBİ tanımının 125 milyon TL ciro ile sınırlandırılmaması ve brüt ile net ücret arasındaki farkın OECD ülkeleri düzeyine getirilmesi olarak sıraladı. Özel sektörün ise otomotiv endüstrisinin geçirdiği hızlı dönüşüme bağlı olarak hızla elektrifikasyona odaklanması gerektiğini ifade etti. Albert Saydam, “1997’de Asya mali krizi yaşanmıştı ve bu kriz Rusya’yı vurmuştu. O dönemden sonra otomotiv sanayimizde özellikle ihracatta ciddi bir artış olmuştu. 2008’deki Lehman Brothers krizinden sonra dünya ticaretinden aldığımız pay artmıştı. Eğer doğru adımları atarsak Türk otomotiv tedarik sanayinin yine bir sıçrama gerçekleştirmesi mümkün. Doğru adımlarla Türkiye otomotiv tedarik sanayi yılda 15 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek, dünya liginde ilk 10’a yükselebilir” dedi.
“2022 daha zor bir yıl olacak”
Küresel otomotiv endüstrisindeki ciddi belirsizliklerin sürdüğünü belirten TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam, dünyanın maliyetleri yönetmek zorlandığını söyledi. Son bir yılda doğalgaz, çelik, plastik ve emtia fiyatlarında ciddi artışlar yaşandığının altını çizen Saydam, bu artışlara rağmen tedarik sıkıntıları nedeniyle hammaddeye ulaşmanın zor olduğunu belirtti. Albert Saydam şöyle konuştu; “Dünya otomotiv sektörünün genel ve hemfikir olduğu bir görüş var. Bu görüş, küresel olarak 2022 yılının çok daha zor bir yıl olacağı. Hatırlatmak isterim; pandemi olduğu dönemde, işte 2021’de toparlanacağız, 2022’de ise dünya otomotiv sektörü olarak 2019’un üstüne çıkacağız. Hatta 2023’lerde 100 milyon araçlık rakama ulaşılacak diye bir varsayım vardı. Şu anda bu mümkün olmayacak, hatta 2022’nin ne olacağı bile bilinmiyor. Dünya otomotiv sanayinde bu sene 210 milyar dolarlık bir kayıptan bahsediliyordu. Şu anda bu rakam 250 milyar dolara doğru gidiyor. Biz, Türkiye olarak dünya otomotiv ticaretinden yüzde 1,5 ila yüzde 1,7 arasında bir pay alıyoruz. Dolayısıyla, ana ve tedarik sanayi dahil yaklaşık olarak 3-4 milyar dolarlık bir kaybımız var. Bugün geldiğimiz noktada pandeminin başlangıcına geri döndük. Ne yazık ki kapasite kullanım oranlarımız ciddi oranda azaldı. Çalışanlarımızın izinlerini kullandırıyoruz. Ancak söylediğimiz gibi, bazı adımlar atılırsa, özellikle ihracatta bu kayıpların kapatılabileceğini tahmin ediyoruz.”
Son 5-6 ayda elektrikli yatırımları hızlandı
Otomotiv ana ve tedarik sanayinin şu anda uzun vadeli plan yapamadığını belirten TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam, otomotiv sanayinin ayrıca büyük bir dönüşümle birlikte var olma savaşı verdiğini de söyledi. Saydam, “Bu savaşı verirken tedarik sanayinin hedef pazarlarda payını artırması mümkün. Bu esasında bizim mevcut bir kasımız. Ülkemizdeki çeşitli yaşanmışlıklarla oluşturulmuş bir kasımız var. Bunu harekete geçirmemiz lazım. Elektrikleşme alanında son 5-6 ay içerisinde hiç olmamış gibi hızlı bazı yatırımların hayata geçirildiğini gördük. TOGG’un bünyesi dışında, batarya üretimi konusunda bir yatırımı var. Başka ana sanayilerimizin de batarya paketi konusunda yatırım hazırlıkları yaptığını duyuyoruz. Üyelerimizden birisinin daha iki hafta önce açılışı vardı. 15 milyon dolar sadece otomotiv ve elektroniğe yatırım yaptılar. Otomotiv ana ve tedarik sanayi yatırımlarına hızla devam ediyor. Biz, 2022’de pandeminin geçeceğini, bizim şansımızın artacağını düşünerek ciddi yatırımları hayata geçiriyoruz. ‘Dönüşüm olacak ama yavaş olacak’ sözü çok doğru değil. Dönüşüm hızlı olmak zorunda. Bunun üç önemli paydaşı var; kanun koyucu, ana sanayi, otomotiv tedarik sanayi. Bu üçü arasındaki iletişimin çok iyi olması lazım. Önümüze sıçramayı doğuracak bir ortam var. Ama bu hedefe herkesin odaklanması, üzerimizdeki yüklerin kalkması lazım” diye konuştu.
“Lojistik avantajlarımızı kısa vadede fırsata dönüştürebiliriz”
Sektördeki sanayiciler olarak neler yapılabilir konusuna özellikle dikkat çeken TAYSAD Başkan Yardımcısı Yakup Birinci ise, “Otomotiv ve tedarik sanayini bir insan vücuduna benzetirsek, aslında fiziksel özelliklerimizi yani kapasitemizi, insan gücümüzü, bu yapılar doğrultusunda oluşturduğumuz mühendislik kabiliyetlerimizi yani birçok şeyi fiziksel tarafta kısa vadede odaklayarak bu avantajı yaratabiliriz. Şu anda gündemimizde olan çip krizinin yanında lojistik, konteynır krizi gibi krizler de var. Ciddi tedarik sorunları yaşanıyor. Lojistik avantajımızı fiziksel özellikler içerisinde kısa vadede fırsata dönüştürme imkanımız var. Ar-Ge faaliyetlerimizi, inovasyon çalışmalarımızı, girişimci yönümüzü de hemen orta vadenin ötesinde elektrifikasyon, yeni teknolojiler neler var diye oraya odaklanmamız gerekiyor. Zihnimizi bir tarafa odaklamışken beden olarak da belli faaliyetleri mekanik bir şekilde sürdürebilmek. Aslında bu da bizim aşina olduğumuz bir yapı” değerlendirmesinde bulundu.
Tedarik sanayinin payı yüzde 41
Türkiye’nin küresel büyüme tahminlerine paralel bir seviyede yılı tamamlayabileceğini belirten TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam, “Ülkemiz üretim olarak şu anda dünyada 13’üncü sırada yer alıyor. Bu bizim esasında alıştığımız, belki son 5-6 seneye göre en iyi durum gibi gözüküyor ama hep 15 ila 13 arasında sıkışmış durumdayız. Pazar olarak baktığımızdaysa yerimiz 17’ncilik. Bu da gösteriyor ki, biz ihracatçı bir ülkeyiz. Ülkemizde de esasında dünyadaki duruma paralel bir üretim tablosu veya tahminler var. Şu andaki tahminlere göre 2020’ye göre yüzde 3’lük büyüme hedefleniyor. Küresel pazarlar için veya üretim verileri için söylediğimiz durum ülkemiz için de geçerli. Hepimizin bildiği küresel tedarik zincirindeki sorunlardan dolayı bu sayıyı da yakalamakta bazı endişelerimiz var. İhracat tutarımız ise güzel bir veri. Geçen seneye göre tüm otomotiv sektöründeki ihracat artışı yüzde 24 olarak gerçekleşti. 2017 yılını hep bir referans noktası olarak alıyoruz. Türkiye’deki pazarın ve üretimin en yüksek olduğu dönemdi. Ona göre de yüzde 2,5’lik bir büyüme var. Tedarik sanayi özeline baktığımızda bu oranlar daha da sevindirici. 2020’ye göre tedarik sanayinin ihracat artışı yüzde 35 olarak gerçekleşti. Pay olarak baktığımızda 2017’de tedarik sanayinin payı yüzde 30’lardaydı, şu anda yüzde 41 seviyesindeyiz” ifadelerini kullandı.