HABER: CANER ÖZCAN
Taşıma Dünyası servis taşımacılarının plaka tahdidi taleplerini yansıtmaya devam ediyor. Bu sefer bireysel servisçiler Taşıma Dünyası aracılığıyla sesleniyor:
ALİ TEPE - 25 Mayıs’tan sonra işler daha kötü oldu
6 senedir esnafım. Bu sektöre girdiğimden beri bayağı zorluklar yaşadım. 25 Mayıs’tan sonra sektöre ortalama 8 bine yakın araç girdi. Bu 8 bin araç bizim ekmeğimize balta koydu. 60, 70 liraya servis çekilirken, 40-45 liraya servis çekilmeye başlandı. Plaka tahdidi konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan söz verdi, basın açıklamaları yapıldı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir Topbaş söz verdi, geçen konuşmasında ‘servisçiler merak etmesin, verilen söz yerine getirilecektir’ dedi. Biz bu verilen sözün yerine getirilmesini istiyoruz. Her geçen gün sektöre binlerce araç giriyor, aşçısı, bahçıvanı, manavı, kasabı herkes araba alıyor. Tabi bu işi layıkı ile yapan yapsın, biz de çocuğumuza ekmek götürmenin derdindeyiz. 25 Mayıs’tan önce bin liraya yaptırdığımız trafik sigortası şu anda 3 bin lira. Bu sektöre girişlerin sınırlandırılmasını istiyoruz. Bugün bu sektörün önüne geçilse, bankalar emekliye 20 bin lira kredi veremez, emekli de araba alamaz. Bugün Ankara da plaka 650 bin TL. İstanbul da 650 bin lira olsa ne olur, olmasa ne olur. Benim burada derdim ekmeğim. Biz istemiyoruz ki, plakamız 800 bin TL olsun. Biz rant peşinde değiliz. Sektöre giriş zorlaştırılsın. Bir sınırlama getirilse biz de ekmeğimize bakacağız. Bu işi yapan yapacak, ama İstanbul da böyle bir şey yok. Biz de istiyoruz ki, biz ne insanları sokağa dökmek istiyoruz ne başka bir şeyin peşindeyiz. Ne de oy peşindeyiz. Biz hakkımız olan, 31 ilde uygulanan plaka tahdidini İstanbul da istiyoruz. Tahdit olan yerlerde esnaf daha rahat ediyor. Biz bir an evvel bu işin hakkı ile usulü ile esnafa verilmesini istiyoruz.
MURAT GÜZELTEPE: Eve ekmek götüremez hale geldik
Servis sektöründe 4 yıldır çalışıyorum. Sektörde birçok sorun ile boğuşuyoruz. Şirketler esnafı kemiriyor. Şirket kesintisi, sigortası, kırtasiye giderleri altında aylık 300 liralık gibi kesintilerle karşılaşıyoruz. Şu an önüne gelen servis alıyor, bu işle hiç alakası olmayan adam iş yerinden aldığı tazminat ile servis aracı alıyor. Eve ekmek götüremez hale geldik. ‘Bu sektörde ben kredilerini düzenli ödüyorum’ diyen çıksın ben o adamın elini öpeceğim. Kredilerimizi ödeyemiyoruz. O yüzden plakalara tahdidin getirilmesi şart. Sayın Kadir Topbaş, iki ay daha bir zaman istiyor. ‘Kadir ağabeylerine güvensinler’ diyor ama 2 aylık bir zaman süreci kalmadı. Hiçbir servisçinin dayanacak gücü kalmadı. Bütün servisçinin eli kolu bağlı. Araçlarımızı yediemin otoparkına çekecek duruma geldik. Araçların muayeneleri bitiyor, kaskoları, sigortaları yaptıramaz hale geldik. Servisçinin rahat nefes alması için evine ekmek götürmesi için plaka tahdidinin hayata geçmesini, bu konuda çalışmalarını hızlandırıp, bu işi sonuçlandırmalarını bekliyoruz. Bizi dikkate alsınlar, biz ciddi anlamda bir kitleyiz 60 binin üstünde bir kitleyiz. İstanbul’u taşıyoruz, önemli bir sektörüz. Okullara öğrencileri götürüyoruz, fabrikalara işçileri, personeli taşıyoruz.
FAHRETTİN ADAM: Tahdit hangi şartlarda gelecek?
8 yıldır servisçilik yapıyorum. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Muzaffer Hacımustafaoğlu; benim şahsi fikrim plakanın verilmemesinden yana ama bizim sözümüzün üstünde bir söz verildiği için biz buna ses çıkaramıyoruz. Yani bunlar istemediği halde bir tahdit getiriyorsa, bu tahdidi hangi şekilde getirecekler.
ÖZGÜR NESİPOĞLU: Müjde bize darbe oldu
15 yıllık servisçiyim. Plaka tahdidini plakalarımız para etsin diye değil, okullara, şirketlere karşı esnafın güçlü bir duruşunun olması için istiyoruz. Esnaf lastik alamıyor, sigortasını ödeyemiyor. Çoğu arabanın sigortası kalmadı. Sayın Cumhurbaşkanımız bize söz verdi müjdeledi. O müjde bize bir darbe oldu. O müjde çok zorladı bizi çünkü 20 bin taneye yakın yeni aracımız oldu. Bizim 2 bin 700 liraya (şirketin bize toplamda verdiği ücret) gitmediğimiz okula 1600 liraya gelip çalışıyorlar. Çünkü nasıl olsa plakamız olacak, şoför parası çıksın bize yeter mantığındalar. Bunların önü kesilsin. Belediye Başkanımız ‘1-2 ay içinde olacak’ dedi. Orada da tahdit kelimesi ağzından çıkmadı ya, hadi olacağını düşünüyoruz. Hiç olmazsa yol belgesi vermesin, yeni araçların önünü kessin o da yok. Esnaf olarak perişanız. Sıkıntı had safhada. Bundan sonra ne olacak biz de bilmiyoruz.
25 Mayıs’tan önce daha iyi kazanıyorduk
Önümüzdeki 2 ayda yeni araçlar girecek, 60 bin 70 bin olan servis aracı 100 bine çıkacak. Ondan sonra plaka yapsa da işimize yaramaz. Yeni araçlar bizim 100 liraya gittiğimiz yere, 60 liraya 70 liraya gidiyor. 3 ay sonra onlar bizim battığımız gibi onlar da batacak ama rahat durmuyorlar. Bugün geldiğimiz noktada Cumhurbaşkanımızın müjdesi bize müjde olmadı, yıktı bizi. 25 Mayıs’tan önce daha iyi kazanıyorduk. Tahdit olacak diye o müjdeyi duyanlar gitti araba aldı. 25 Mayıs’tan sonra kazancımız yarıya düştü. Gider zaten aynı. Plaka donacak diye rantçılar 5 tane 10 tane durmadan araç alıyorlar. Belediye başkanımızın açıklaması da buna ışık tuttu. Onu destekledi, niye böyle yaptı bilmiyorum. Belediye başkanı bizlerin esnafın yanında olması lazımken şirketlerin para babalarının yanında oldu. Kadir Topbaş Bey, Sayın Cumhurbaşkanımızı artık dinlemiyor.
HÜSEYİN BALIK - Keşke bu söz bize hiç verilmeseydi
2005 yılından beri servisçilik yapıyorum. Bizim şöyle bir hayal kırıklığımız var; ben her zaman şunu söylüyorum; Keşke bu plaka tahdidi olayı hiç olmasaydı. 25 Mayıs’ta bize söz verilmeseydi, ekmeğimizin peşinde normal standart rutin, hayatımızı bir şekilde idama ettiriyor olacaktık. 25 Mayıs’tan sonra verilen vaat sonrasında piyasaya normal sayısının bir buçuk katı araç girdi ve bu araçların girmesi de tabi bunlar rant için alınan araçlar olduğu için, normal fiyatların yüzde 30 yüzde 40 altlarına, servis çekmeye başlandı. Bu sefer firmalar gerçek servisçileri umursamaz oldu. Umursamayınca ne oldu, çoğu arkadaşımız şu an boşta, kapısının önünde arabasını yatırıyor. Senetlerini ödeyemiyor, hepimiz mağduruz. Bu konuda mümkün mertebe esnafımızın haklarını aramaya çalışıyoruz.
Kadir Topbaş tarafından bir kere muhatap alınmadık
Sayın Belediye Başkanımız Kadir Topbaş, tarafından hiçbir şekilde umursanmadık, muhatap alınmadık. Bizi bir defasında çağırıp da sizin derdiniz ne arkadaşlar diye sormadı? Bireysel olarak 50 bin kişilik aileyiz. Bizi, muhatap almaması, bizi hem üzüyor hem de maddi anlamda yaralıyor. 25 Mayıs’tan sonra çok büyük bir rant sağlandı. 4-5 araç alıp kapıda yatıran insanlar biliyorum. Bize plaka sözü verildikten sonra araç sayısı sürekli artıyor. Araç sayısı 100-120 bin olduktan sonra plaka işimiz olsa da bunun anlamı yok.
25 Mayıs’tan önceki araçlarımızın sayısı sabit kaldığı takdirde plaka da o kadar önemli değil. Sabit kaldığı takdirde biz ekmeğimizin peşinde olacağız. Belli bir sayıda olacağız. Bu iş maalesef o kadar şeffaf bir iş ki, herkes dışarıdan gördüğü zaman sizin 100 bin arabanız var olarak bakıyor fakat kimse şunu düşünmüyor. Bunun lastiği var ,sigortası var, kaskosu var, motorun, yağı var. Biz aylık fatura kesiyoruz, ve kestiğimiz faturanın parasını da 3 ay sonra alıyoruz. Bizim mağduriyetimiz bunlardır. İnşallah gereğinin yapılacağını düşünüyoruz. Yapılacağını düşünüyoruz, mücadelemizi de sonuna kadar sürdürmeye çalışıyoruz. Biz, bugün verin plakalarımızı takalım öyle bir şey yok. Tabi ki bunun bir süreci vardır idari işlemi vardır. Bugünkü araç sayısını sabit kılıp plakanız 5 sene sonra yasal işlemlerden geçtikten sonra takacaksınız dense biz buna da razıydık. Önemli olan şu anki araç sayısının durdurulması. Gün geçtikçe araç sayısı artıyor. Bunların hepsi belirli bir karar olmadığı için, hak sahibi kabul ediliyor.
HİKMET YENİ: Esnaf kandırılıyor
Verilen sözler yerine gelmedi yine gelmeyecek kandırılıyoruz. 44 yaşındayım. Bugün yarın, bu gün yarın denilerek esnaf kandırılıyor. Bir ticari minibüs halk otobüsü, taksi plakası 2 milyon olmuş. Benim kadar vergi ödemiyor. Sabah 5 te kalkıyorum gece 12 ye kadar mücadele ediyorum. Vergi mi ödeyeceğiz, bandrol mü ödeyeceğiz, çocuk mu okutacağız, taksit mi ödeyeceğiz, ne ödeyeceğiz. Bu doğal olarak esnafın hakkıdır. Söz veriliyor ondan sonra son dakika kimse sözünde durmuyor. 2 ay daha sabredin deniliyor. 2 ay sonra yine bugünkü gibi. Sadece oyalama, başka bir şey değil 25 senedir verilmeyen hak bugün mü verilecek?
FEHMİ GÜNEBAKAN: İBB hayal kırıklığı yaşatıyor
20 yılın üzerinde servisçilik yapıyorum. Burada belediyenin eksikliği var. 27 Ekim Salı günü Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda İBB Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Hacımustafaoğlu ve İBB Ulaşım Daire Başkanı Adil Karaosmanoğlu ile görüştük. Belediye önce tahdit değil lisans istiyorlardı. Lisans olmayıp biz esnaf olarak baskı yapınca tahdide döndü iş bir an önce de bunu seçimden önce de tahdide çevirmeye çalıştılar. Alt yapıyı oluşturmadan UKOME toplantısının gündemine girdi. Alt yapı eksikliği ile girince UKOME gündeminden geri döndü. Madem alt yapı eksikti o zaman UKOME’nin gündemine niye sokuyorsan da insanlara hayal kırıklığı yaşatıyorsun. Belediyenin bugün yüzlerce hukuk müşaviri var. Bir tanesi ayırıp da bu konu ile ilgilenememiş mi, Kadir Topbaş yaptığı açıklamada tahdit kelimesini kullanmıyor, kullanmak istemiyor, ben oy için bunu vermem diyor. Peki o zaman cumhurbaşkanını yalanlamaya mı çalışıyor? 25 Mayıs’ta ‘Cumhurbaşkanı ben söz verdim’ dedi. 7 Haziran’da seçim vardı madem öyle Cumhurbaşkanı bunu oy için mi verdi demek istiyor acaba? Esnaf Sayın Kadir Topbaş seçimden önce çıkıp tahdit vereceğim ama, alt yapıyı oluşturalım demeden rahat durmaz. Burada en büyük eksiklik belediyenin hukuk müşavirleridir ve yönetici pozisyonundaki insanlardır.
İBB bu işe karşı çıkıyor
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Hacımustafaoğlu Bey, dosyayı ben hazırlamadım, ben bu işe karşıyım dedi açık yüreklilikle belirtti. Kadir Topbaş da karşı aslında ama Cumhurbaşkanının sözünü yere düşürmek istemiyorlar. Muzaffer Bey, toplantıda ‘taksinin de minibüsün de tahdidine karşıyım, dosyayı o nedenle ben hazırlamadım o nedenle dedim ki arkadaşlara siz hazırlayın dosyayı bana bile getirmeyin yanlı davranabilirim, düşüncem farklı öyle götürün UKOME’ye’ dedi. Bu olacak mı olmayacak mı diye düşüncesini sordum Hacı Muzaffer Mustafaoğlu’nun. ‘Benim kalbi düşüncemi sorma fikri düşüncem cumhurbaşkanının sözü yerde kalmaz dedi. Cumhurbaşkanının sözü yerde kalmaz ama burası Türkiye siyaset her gün değişiyor. Hatta şunu da söyledi biz yarın öbür gün cumhurbaşkanımıza gider deriz ki, siz 56 bine söz verdiniz, 80 bine çıktı bu böyle olmaz cumhurbaşkanımız da bizi anlayış ile karşılayabilir dedi. Yani bu da bir soru işareti. İptal de edebiliriz diyor.
Hukuki alt yapı diyorlar, alt yapı 5 aydır çıkmadı. Uzaya çıkmıyoruz ya 5 aydır altyapı hazırlanacak yüzlerce hukuk müşaviri var. Yeri geldiği zaman Kadir Topbaş, biz bir ülke gibiyiz diyor. Birçok ülkeden büyüğüz diyor, büyüğüz. 5 aydır bir alt komisyon, bir üst komisyon, insanlarla dalga geçileceğine,hukuk müşavirleri oturup bunun alt yapısını güzelce hazırlayıp UKOME’nin gündemine getirsin. 26 Ekim Pazartesi günü herkes bu iş bitti dedi ama toplantıdan çıkıldığı andan tamamen her şey değişti.
Seçimden sonra vazgeçtik diyebilirler
Seçim arifesi 3 gün kalmış şurada. Seçimden sonra vazgeçtim de diyebilirler. Hatta Muzaffer Bey dedi ki, bize dedi ki Cumhurbaşkanının verdiği söz 56 bindi. Biz belediye ye geldik ertesi gün bir baktık 63 bin var. Sonra süreç devam etti. Araç aldılar 70 binlere çıktı’ dedi. 18 Ağustosta çıkarılan UKOME kararında müktesap hak oluşturmaz. Oluşturmaz ama yarın öbür gün bu yargı yolu ile insanlar hak sahibi olabilirler. Dün bana odadan belge gösterdiler; bir tekstil firması ayın 25 inden sonra 7 tane araç almış, bu işle hiç ilgilenmeyen birisi 7 araç almış. Kaydını yaptırmış odaya gelmiş. Bu 7 tane araç buradaki insanın ekmeği ile oynamak demek. Esnaf tur şirketleri tahdidi istemiyor diyor. Tur şirketleri istemeseydi. İstiyorlar. İstemese dün gelip Ali Bayraktaroğlu açıklama yapmazdı. İki başkan bir araya gelmiş bu da Ali Bayraktaroğlu’nun başarısıdır. İSTAB’ın başına geldikten sonra iki odayı birleştirmiştir. Biz bunu istemiyoruz diyen adamlar şu anda beraberler. Biz bunu istiyoruz diyorlar. Bu gayet olumlu gelişme.
Bir ay içinde UKOME’ye götüreceğiz diyorlar
Muzaffer Hacımustafaoğlu Bey’in söylediği; “15 gün içinde toplayacağım alt yapıyı oluşturup 27 Ekim’den sonraki 15 gün eğer 15 gün içinde toplayamazsam en geç bir ay içinde bunu toplayacağım ve bir tane şerhsiz geçirmeye çalışacağım’ diyor. Şerh olduğu zaman yarın öbür gün o şerh koyan birisi dava açıp iptale gidebilir. ‘15 gün içinde olmazsa 1 ay içinde UKOME’ye tahdit kararını götüreceğim diyor ama öyle bir alt yapı oluşturacağım’ diyor ki kimse itiraz edemeyecek. Bu kararı çıkarmaya çalışacağız diyor.
BİRSEN TUĞRAN: Kadir Topbaş servisçinin sıkıntısını bir gün bile sormadı
10 yıldır taksicilik yaptım 4 yıldır da servisçilik yapıyorum. Cumhurbaşkanının verdiği söz yerine gelmezse, Sayın Kadir Topbaş, Cumhurbaşkanını dikkate almıyor demektir. Esnaf da kimin doğru kimin yanlış olduğunu anladı. Ayaklanıyor ama milletin daha çok ayaklanmamasını Hamza Öztürk engelliyor. İlla ki onun da bir gün sabrı taşacak. Esnafa o da diyecek ben elimden geleni yaptım, gereğini siz yapın benim sözüm geçmiyor. Artık gereğini siz yapın denildiği zaman İstanbul’daki bu 55 bin servisçi İstanbul’un tek şeridini kapattığı an her taraf felç olur. Biz böyle olmasını bu durumlara gelmesini istemiyoruz. Türkiye de bütün illerde olduğu gibi İstanbul’da plaka tahdidi istiyoruz. Sabahın beşinde kalkıyoruz gecenin ikisinde vardiya çeken arkadaşlar ki, iki saat uykularla duruyorlar. Bu insanlar bu kadar mağdurken kadir topbaş yatağında nasıl rahat uyuyor. Vicdani nasıl rahat oluyor onu bilmiş değilim. Ankara da Melih Gökçek bütün esnafı başına topluyor. Herkesin sorununu dinliyor ve plakaların verdi. Kadir topbaş kimsenin yanına yaklaşmıyor. Bir yıl boyunca her Çarşamba Fatih de Büyükşehir Belediyesi’nin önünde sürekli sesimizi duyurmak istedik. Kadir Topbaş bir gün dışarı çıkıp gelip sizin ne sorununuz var, gelin anlatın demedi. Servisçiden hep kaçtı. Bu bir iki aylık süre de hikaye. Esnaf ayaklandığı için esnafı oturtmak için seçim sonrasına da bırakıyorlar 4 ay önce de Cumhurbaşkanımız söz verdiği zaman 10 kere plaka donardı. İstemediler gerek görmediler.
MESUT DEVECİ - Rant için araç alanlar bizi mahvetti
22 yıldır servisçilik yapıyorum. Bizim 25 Mayıs’tan önce beklentimiz yoktu. Zaten alışmıştık sektörde kendi yağımız ile kavruluyorduk. Ama 25 Mayıstan sonra Cumhurbaşkanımızın verdiği söz neticesinde 45 bin araç, 85 bin oldu. 40 bin araç bizi fazlası ile mağdur etti. Plaka gelecek diye yatırım yapan insanlar bizi mağdur etti. Bizi plaka tahdit olacak demesine gerek yok 45 bin aracın ben yol belgesini vermeyeceğim demesi bile bizim için yeterli bir neticedir. 4 aydır bekliyoruz sonra bir iki ay daha bekliyoruz buna inanmıyoruz.
ETHEM ÖZDEMİR: Servisçi esnafını oyalıyorlar
1995 yılında başladım bu mesleğe. Yıllardan beri bizi sömürdüler. Servisçi esnafını oyalıyorlar. Servisçi kan ağlıyor kimse ilgilenmiyor. Bizi oyalama taktiğinde başka bir şey yok yani. Beşinci ayda söz verilmiş 11. ay gelmiş yapacak insan o zaman da yapardı.