Röportaj: Erkan YILMAZ
İlkem Turizm’in öğrenci ve personel taşımacılığında kalitesini, rüştünü ispatlamış bir firma olduğunu vurgulayan İlkem Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bayraktaroğlu, “25 yıllık taşıma firmasıyız. Personel taşımacılığında 4 yıldır faaliyet gösteriyoruz, tercih edilen, örnek gösterilen, ‘lütfen bize teklif verin’ denilen bir haldeyiz. Bunu başarmak çok zordur. Uzun yıllar içerir. 30 yıldır bu işi yapan firmalar bile birtakım şeylere ulaşırken zorlanırlar. Ama biz sadece 4 yıllık bir süreçte önemli bir yol kat ettik. Personel taşımacılığında çok büyük şirketlerle, holdinglerle çalışıyoruz ve yüzde 90’ın üzerinde memnuniyet geri dönüşleri alıyoruz. Memnuniyet anketlerine müşterilerimizin vermiş olduğu yanıtlar bizi daha da kamçılıyor. Doğru yolda olduğumuzu biliyoruz. Bu bize gurur veriyor. Kaliteden ödün vermeden çıtamızı daha da yükselteceğiz” dedi.
Sprinter ve Crafter yatırımı
Sprinter ve Crafter yatırımları ile müşterilerine kaliteli bir taşıma hizmeti sunduklarını dile getiren Bayraktaroğlu, “Bu araçlarla müşterinin en iyi taşıma materyali ile ulaşmasını sağlıyoruz. Güvenliğe önem veriyoruz. İlkem bize göre hala, en büyük ve en kaliteli öğrenci taşıma firmasıdır. İnovasyona yatırım yapıyoruz. Yenilik anlamında taşıma ayağında iş ortaklarımıza her şeyi sunuyoruz. İş güvenliği yasasını birebir uyguluyoruz. 200’ü özmal olmak üzere 2 binin üzerinde bir araç ile hizmet veriyoruz” diye konuştu.
Günde 200 bin yolcu taşıyoruz
Bayraktaroğlu, öğrenci ve personel taşımacılığında üzere günde 200 bin yolcu taşıdıklarının bilgisini vererek, “İlkem ailesi olarak, 200 kişi ile hizmet veriyoruz. Yeni alınan araçlarla beraber yönetici kadrosunda kısıtlı bir artış olmakla birlikte sürücü kadrosunda yaklaşık 30 kişilik bir artışımız olacak. İstihdama da faydamız olacak. Şu an 13 ilde taşımacılık hizmeti veriyoruz. İl sayısının artma ihtimali var. Beraber çalıştığımız okul ya da holding başka bir ile yatırım yaptığında biz de orada taşıma hizmeti vereceğiz” ifadelerini kullandı.
70 araç yatırımı planlıyoruz
Bayraktaroğlu, plaka tahdidinde yaşanan belirsizlik nedeniyle 2016’nın ilk diliminde yapmayı planladıkları araç yatırımını ertelemek zorunda kaldıklarının altını çizdi: “Bizim her sene 40-50 araçlık bir yatırım planımız oluyor. Özmal yatırımını 2016’nın ilk diliminde yapmayı planlıyorduk. Plaka tahdidi sürecinde yol belgesi alamama endişesi araç yatırımımızı etkiledi. 2016’nın ilk diliminde 20, son diliminde 20 olmak üzere 40 araçlık bir yatırım planımız vardı. Yılın ikinci diliminde de 30 aracımızı değiştirmeyi planlıyoruz. İlkem olarak 3 yılda bir araçlarımızı değiştiriyoruz. Plaka tahdidi süreci tamamlandığında İlkem’in özmal yatırımı devam edecek. Taşınmaya değer pırıl pırıl kurumlar var. O kurumlara da en doğru hizmeti vermeye devam edeceğiz.”
Plaka tahdidi olan illerde
Hizmet verilen illerde plaka tahdidi olmasının yatırımları büyütmeye engel olduğunu ama o ilde de bulunmak zorunda olduklarını belirten Bayraktaroğlu, “Aslında engel ama mecburen oraya gidiyorsunuz. İşin temeli burada, orası tali bir yer. O ildeki yapılan işi şube gibi düşünün. Siz şimdi, buradaki büyük işi üstlendiğiniz için oradaki işi üstlenmek zorundasınız. Evet, bu bizi biraz zorluyor. Ama sonuçta oradaki herkesin çalıştığı illerde bir partner firması var. O firma ile işbirliğiyle oradaki işinizi yaptırabiliyorsunuz” dedi.
Büyüklük yerine nitelik artmalı
İstanbul’da plaka tahdidi olması halinde, nicelik yerine niteliğin artacağını, taşıma fiyatlarının daha değerli olacağını, firmaların ve tedarikçilerin birlikte mutlu olacağını vurgulayan Bayraktaroğlu şunları söyledi: “5 bin araba ile çalıştığınızda 1 milyon ciro yapıyorsanız, bin araba ile çalıştığınızda 1 milyon ciro yapacaksınız. Çünkü piyasada daha değerli rakamlar oluşacak, tedarikçi de firma da kazandığı paradan mutlu olacak. Sektördeki büyüklük yerine nitelik artacak. Biraz da küçülürsünüz, ama biliyorsunuz ki, işler büyüdükçe kazanç artmıyor; riskiniz çoğalıyor, maliyetiniz çoğalıyor, eforunuz çoğalıyor, kazancınız büyümüyor. O kadar kötü bir şey ki bu. Firmaların tahdide karşı olmamasının en büyük nedeni; örneğin ‘evet, büyüyemeyeceğiz belki ama bize gelen işlerde, biz taşıma kapasitemizi doldurduk deyip size şu firma hizmet versin’ diyebileceğiz. Ankara’da öyle yapılıyor. Başka illerde bunu gözlemledik, baktık adam bizden çok daha az arabayla, çok daha az kişi taşıyor. Cirolarına bakıyoruz, bizden daha iyi.”
Ali Bayraktaroğlu, 2014-2015 yılı arası ciddi büyüme sağlayan İlkem Turizm’in, 2015-2016 yılı arasında plaka tahdidi süreci nedeni ile istediği büyümeyi gerçekleştirmediğini vurguladı.
Sabıkası olan kişinin çalışması facia
Firma olarak çalıştırdıkları sürücülerin karıştığı üzücü durumlar nedeniyle her zaman risk altında olduklarını vurgulayan Bayraktaroğlu, İlkem Turizm olarak tedarikçiyi işe alırken bir sürü teste tabi tuttuklarını söyledi: “Çok ciddi bir riskimiz var bizim. Marka riski de çok, örneğin markanızı taşıyan x kişisi yolda bir hata yapıyor, o kişi bu hatayı yapmış denmiyor, o marka bu hatayı yaptı deniyor. Son yaşanan olay gerçekten berbat bir olaydı. Bu işte ihmal var. Sürücünün 4 sabıkası olmasına rağmen o araçta çalışması facia. Bizim şimdi bir programımız var. Programda bir tedarikçiyi işe başlatırken yapmanız gereken 5 ana unsur var: Kişinin sicil kaydını, sağlık raporunu, ehliyet GBT’sini ve bu işi yapabilirliği ile ilgili birtakım belgeleri o programa giriyorsunuz, o program ikinci aşamaya geçiyor. Eğer o programa o belgeleri girip onay alamazsanız, kişiyi puantaj kısmına atamıyorsunuz. İşe alım süreci başlayamıyor. Son yaşanan olayda 4 sabıkası olan bir adamın bu işi yapması öyle bir olayın yaşanması facia bir kere. Çünkü en azından sabıkadan yakalarsınız insanları. Bu adamda risk var, sistemin içine atmamalıyız dersiniz. Orada bir risk var, ihmal var. O ihmali yaptıkları için böyle bir şey olmuş” dedi.
Belediye ile STK’lar barışık olmalı
Bayraktaroğlu, yurtdışında servis taşımacılığına ihtiyaç olmadığını, ancak Türkiye’de bu işle ilgili yapacak çok şeyin olduğunu dile getirerek, “Avrupa’nın her yerine baktık, böyle bir model yok, ama ülkemde bu işle yapılacak bir sürü şey var. Herkes tahdit oldu, bu işler bitecek zannediyor, ama aslında iş o zaman başlayacak. Orada sivil toplum örgütlerine çok ihtiyaç olacak. Belediye bunun farkında değil, bizimle barışık olmalı, bizimle konuşmalı. Sivil toplum örgütlerine değer vermeli” diye konuştu. ■