Sektörümüze hoş geldin Yeni Travego

Aracın teknolojik olarak son derece üstün, koltuklarının çok rahat olduğu bir gerçek. Doğrusu güzel bir araç olmuş. İnsanların beklentileri ne idi, ne oldu diye sorduğum zaman; aracın teknolojik olarak çok üstün olduğu, koltuklar arasında konforun çok iyi olduğu herkes tarafından kabul edildiğini gördüm... Sektörümüze hoş geldin diyoruz. Hayırlı olmasını diliyorum. 

Eski Travego ile yüzde 9 fiyat farkı olacağı söyleniyor. Bu da yaklaşık 25 bin Euro… Bunun, 10 bin Euro’su Euro 6’dan geliyor, geri kalan kısmı da aracın trafik güvenliği ve şerit ihlal sistemlerinden geliyor. 2+1 Tourismo’nun da sektörümüzün önemli ihtiyacını karşılayacağını düşünüyorum. 

Önümüzdeki hafta da Temsa’nın tanıtımı var. Artıları ile eksileri ile mukayese edilecek. Sektör ikisine de pazar payı oluşturacaktır. Artık MAN’dan bir sürpriz bekliyoruz. Geçen sene, koltuklarda ciddi çalışma yaptılar. Onlar da rahatlık, güvenlik ve konfor ile birlikte Euro 6 motor gibi birtakım çalışmalar yaptılar. Bence son sürprizi onlar yapacak gibi görünüyor, bekliyoruz. Bütün otobüs üreticilerinin yolu açık olsun.

Otobüs üreticileri, gerek tasarım gerekse teknolojik süreçte müşteri beklentilerini dikkate alarak daha katılımcı bir anlayış sergilemeliler. Bu anlayış üreticiler ile kullanıcılar arasında gözetilmeli, çünkü iki taraf da özel sektör. Taşıtların üretim süreçlerinde bence otobüsçülerin taleplerini almak, otobüste yolculuk yapacak insanlar adına, önemli yararlar sağlayacaktır. Sektörde bu geleneği oluşturmak lazım. Araçlar alındıktan sonra yapılan tadilatların getirdiği maliyetlerden kurtulabiliriz. Belki üreticilerin göremedikleri birtakım nüansları işaretleyebilir bizim sektörümüz. Bu konuda hassasiyeti olan birçok kullanıcı olduğunu biliyorum. Ben de bunlardan bir tanesiyim. 

Verimlilik ve sürdürülebilir çözüm süreçleri açısından sivil inisiyatifin bu sürece daha fazla katılım sağlaması lazım. Siyaset de dahil, bütün sivil toplum platformlarında, mesleki ve akademik sivil toplum örgütlerinde, TOBB’da, İTO’da daha katılımcı bir anlayış sergilensin istiyoruz. Esas olan sivil inisiyatifin bu geleneği geliştirmesi, ülke yararına işler yapabilmek için süreçlere katılmasıdır. Kendi sıkıntılarını çözüme kavuşturmak için, daha yararlı ve daha güzel şeyler yapılması için çok şey yapılabilir diye düşünüyorum. Bizler bu mevzuatla, verimlilikle, kapasiteyle ilgili, kaynak israfını kullanmakla ilgili yapılacak çok şey olduğuna inanıyoruz. 

Bununla ilgili hükümet tarafından ciddi çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Zaten bu ülke sivil inisiyatifin omuzlarında yükselecek. Yatırım ortamlarının iyileştirilmesi lazım. Çalışma şartlarının, faiz koşullarının düzenlenmesi gerekiyor. Özellikle turizmimizin, bu kadar zorlandığı bir süreçte, turizm taşımacılarımız başta olmak üzere, şehirlerarası taşımacılarımızın şartlarını iyileştirmesi lazım. En önemli sorunların başında yönetim ve kayıt dışılık sorunu geliyor. Sivil inisiyatifin katılması anlamında söylüyorum, yönetim sorunu, sivil inisiyatifin biraz daha süreçlere dahil edilmesi ve “ben yaptım oldu” anlayışı yerine, “beraber yaptık, sorunları çözerek geldik bu noktaya” denilebilecek yapılara gidilmesi lazım. Aksi takdirde, “ben yaptım oldu” anlayışı ile gelinen nokta malum. 

Sektörümüze bakın; Engelli Yasası, Telif Hakları ile boğuşuyoruz. Buna benzer birçok konuda tek taraflı kararlarla, mahkumiyete uğramış bir sektörüz. Engelliyi bir şekilde bertaraf ettik, onunla ilgili düzenlemeyi hala bekliyoruz. Orada popülist davranmak yerine gerçekçi olmak, hizmete erişim kavramını mutlaka gündeme almak gibi katılımlar gerçekleşirse, yani sivil inisiyatif dinlenirse siyaset de başarılı olur, bürokrasi de… Bundan hepimiz başarılı ve kazançlı çıkarız. Ülkenin kaynaklarını israf etmeye ve ettirmeye kimsenin hakkı yok. O anlayış ile ben diyorum ki siyaset yapanların bir sorumluluğu da, mesleki sivil toplum örgütlerinin süreçlere katılmasını sağlamak ve daha verimli, daha huzurlu bir çalışma ortamı oluşturmaktır.

Herkese iyi haftalar… ■