11 Temmuz’da Resmi Gazete’de Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nda Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınlandı. Riskli araçlarla ilgili sigortaların bir havuzda toplanması esası getirildi. Bu konuyu anlamak için biraz sigortanın geçmişine bakalım.
İlk dönemler
Benim bildiğim eski dönemlerde yıllık sigorta teminatları ve sabit primler Resmi Gazete’de yayınlanırdı. İstanbul-Ankara- İzmir dışında bu primlerde indirimler söz konusuydu. Her yılbaşında yeni teminatlar ve primler açıklanırdı. Eski teminatlara göre yapılmış sigortalar için zeyilname ile ek prim ödenip, ek teminat yaratılması gerekiyordu. Uzun yıllar süren bu durum, zamanla yetersiz kaldı.
Gelişmeler
Önce zeyilname yapılmadan yeni teminatlardan faydalanma hakkı getirildi. Daha sonra uzun dönemli olarak teminatlar yayınlanmaya başladı. Böylece sigortacıların gelecek yılları görüp primleri buna göre belirlemesi mümkün oldu. Son olarak da, primlerin serbest piyasada belirlenmesi esası getirildi. Ülkemizde geçerli serbest piyasa düzenine uyum anlamında olumlu olan bu gelişme sonucunda riski yüksek araçların primleri de arttı. Bu durum, riskli araçların sahiplerinin şikayetlerine yol açtı.
Riskli araç nedir?
Bir aracın riskli araç grubuna girmesi için ilk akla gelen aracın bedeli veya büyüklüğü olabilir. Bunun daha fazla zarar vermesi veya daha çok hasar getirmesi söz konusu olabilir. İkinci olarak yoğun kullanımdan söz edebiliriz. Yoğun kullanılan araçların daha çok kazaya karışma riski olduğu bir gerçektir. Bir örnek vermem gerekirse, benim 20 yılda kat ettiğim kilometreyi bir yıl dolmadan yapan çok sayıda araç var. Tabii ki bunların riskleri benim aracımın riskleri ile aynı olmuyor. Bir başka risk nedeni de kötü kullanımdır. Araçların gerekli bakım yapılmadan kullanılması ve yetersiz ya da uygun olmayan sürücülerle kullanılması kaza risklerini arttırıyor. Bu şekilde artan riskler tabii ki araç sahibi sorumlu olmalı. Buna rağmen bu araç sahipleri bu sorumluluktan kaçmaya çalıştılar ve hasarlarının primlerini başkalarının üzerlerine yıkma çabası içine girdiler.
Prim tavanı
Riskli araç sahiplerinin şikayetlerini önleme gerekçesi ile sigorta primlerine tavan getirildi. Tabii ki her araç aynı primi ödemiyordu, ama riskli araçların ödeyeceği prim düşürüldü. Bu durum bu araçların riski kadar prim alınmaması yani sigortaların zarar etmesi durumunu doğurdu. Bunun sonucunda da sigortacılar bu araçları sigorta yapmaktan kaçınmaya başladılar. Bu da yeni şikayetlere yol açtı.
Yeni değişim
Riskli araçlarda bir sigortacının yaptığı sigortanın primi ve bunun sonucunda ödenecek hasarlar diğer sigortalar tarafından da paylaşılacak. Yani bir sigortacının yaptığı sigortanın pirimi de, hasarları da bir havuza konulacak ve tüm sigortacılar tarafından paylaşılacak. Bunun açıkça anlamı, bu sigortadan doğacak zararlar sigorta yapan sigortacı tarafından tamamen üstlenilmeyecek, tüm sigortacılar tarafından paylaşılacak demek. Tabii ki hepsi, zarar edecek araçlardan doğacak zarar paylaşıldığı için bu zararı ne yapacaklar? Bu zararı risksiz olan araçlardan, az kullanılan, az kaza yapan araçlardan elde ettikleri primlerle karşılamaya çalışacaklar. Yani riskli araçların getireceği yük diğer araçlarla paylaşılmış olacak.
Ne yapılabilir?
Öncelikli yapılması gereken bu riskli araçların riskini azaltmak olmalıdır. Bu da daha bakımlı araç, daha iyi sürücü gibi çözümlerle mümkün olabilir. Bu durum trafik güvenliği açısından da gerekli ve uygundur, ancak araç sahipleri bunu istemediğinde başka çözümlere yönelme yolu seçiliyor ama yanlış oluyor. Bir başka prim azaltıcı yöntem de sigortacıların rekabet etmesidir. Sigortacılar rekabet etmiyorsa ve rekabetsizce yüksek prim alıyorlarsa, bu durum Rekabet Kurumuna bildirilmelidir. Ama rekabet etmelerine rağmen primler yükseliyorsa pek de yapacak bir şey yoktur. Bazıları diyor ki, ‘sigortacılar çok fazla prim istiyor’ eğer ödedikleri hasardan fazla prim alıyorlarsa çok kâr ediyor olmalılar. Eğer böyle düşünen varsa hemen bir sigorta şirketi kursun, araç işleticilerinin de içinde yer aldığı TOBB, TESK gibi sivil toplum kuruluşları bir sigorta şirketi kursunlar veya satın alsınlar, düşük primli sigorta yapsınlar. Hem araç işleticileri kârlı çıkar hem de kendileri bu düşük primlere rağmen para kazanırlar. Hemen de bu yolu seçmelerini tavsiye ediyorum.
Zorlama yöntemlerle primler düşmez
Uzun yıllar önce, hatırlıyorum, otobüsçüler derneğinde de benzer konular görüşülürdü. Bir ticari girişimle ucuz sigorta sağlanması amaçlı bir çaba içine girildi. Sonuçta, sadece bir sigorta şirketinin acenteliği alınarak, yetinildi. Tabii ki bu sigorta şirketinin acenteliği de diğer sigortalarla eşit şartlarda sigorta edilmiş oldu. Son olarak söylemek isterim ki, zorlama yöntemlerle primler düşmez. Primler düşer gibi görünürse, bu primi başkaları ödüyor demektir. Hasara yol açmayanlar veya sigortacılar bunun sonuçlarına katlanacak demektir. Bu pek adil de değildir, piyasa düzenine de uygun değildir. Öte yandan 11 Temmuz’da Resmi Gazete’de, Yönetmeliği yayınlanan değişiklikle 12 Nisan 2017 tarihinden bugüne kadar düzenlenmiş olan havuz kapsamındaki poliçelere ilişkin primler ve ödenen hasarlar havuz paylaşımında olacak.
Herkese iyi haftalar diliyorum. ■