Uyuşturucu bağımlısı bir babanın, iki çocuğundan biri, aynı babası gibi uyuşturucu bağımlısı olmuş ve hapishaneye girmiştir. Diğeri ise büyük bir şirketin genel müdürü olmuştur. Bu olay gazetecilerin çok dikkatini çeker ve hapishanedeki baba ile görüşme yapmaya giderler. Görüşme sırasında adam, asla oğullarını birbirinden ayırmadığını, ikisine de aynı şekilde davrandığını üstüne basarak belirtir ve “Nasıl büyüdüklerini bilmem. Çünkü ikisiyle de hiç ama hiç ilgilenmedim” der.
Bunun üzerine daha çok şaşıran gazeteciler, oğullar ile görüşmeye karar verir. Hapisteki oğluna gidip, ona niçin bu durumda olduğunu sorarlar. Cevap üzücü, fakat bir o kadar da açıktır. “Babamı tanıyorsunuz, başka ne yapabilirdim ki?”
Asıl olayın ilginç yönü, şirket yöneticisi olan oğlun düşüncesidir. Gazeteciler onunla da röportaj yaparlar ve ona da nasıl bu duruma geldiğini sorarlar. Cevap çok ilginçtir. “Babamı tanıyorsunuz, başka ne yapabilirdim ki?”
Yukarıdaki hikâyede görüldüğü üzere aynı koşullarda yetişmiş insanların yaşadıkları sorunlar karşısında davranışları farklı olabilmektedir. Kişisel olarak bu tarz olaylar belki de kendi hayatımızda ya da yakın çevremizde olan kişilerin başına gelmiş olabilir.
Olayı sadece gerçek kişiler olarak algılamak eksik olur. Tüzel kişilikler için bile aynı tercih söz konusu olabilir. Benzer koşullar içerisinde mücadele eden benzer iş kolundaki şirketlerin bazıları gelişmeleri ve arkasında yatan avantajları fırsat olarak görürken, bazıları da yılgınlığa ve ümitsizliğe düşebilir.
Ümidin yitirilmesi, her zaman, her coğrafyada, her yaş ve meslek grubunda ve hatta her eğitim seviyesindeki insanlarda değişmez bir sonuç olarak karşımıza çıkar. O da hangi açıdan bakarsanız bakın yenilgidir.
Ümit, hangi koşul altında olursa olsun; insanın içinde var olması gereken bir duygudur. İnsan, salt maddi yapısı ile var olabilen bir canlı değildir. Sadece maddi vasıfları ile var olabilseydi hayvandan farklı görünemezdi. İnsanda mevcut olan mantığın, varlığı ve kullanma kabiliyeti, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biridir. Ancak aynı şekilde sahip olunan manevi yapı ve duygular çok zaman mantığın ötesinde kişilerin davranış ve istikbaline yön verir. Mantığı salt tek başına ve soğuk duygusuz olarak kullanmaya kalktığınızda hiç de insani olmadığını görürsünüz. Öyleyse mantık duygular ile kompoze edildiğinde bir anlam kazanır, çok daha insani bir hale gelebilir.
Bunun aksi durumları pek çok kez yaşamış olmalısınız. Medeni denilen dünyaya hâkim olan vahşi kapitalizm denilen sistemin tarzıdır duygusuz davranış ve yönetimler. Bu daha çok kazanmayı hedefleyen ve kendi çıkar ve menfaatleriniz için diğer insanları yok sayan, ezip geçen yöntemde elbette çok kazanıyor olabilirsiniz. Ama hep bir yanınız eksik olarak kaldığı için mutsuz yaşarsınız ve mutsuzluk sizi o hale getirebilir ki; ya daha çok canavarlaşır ya da ileride mutluluk satın alabilmek için sahip olduğunuz tüm maddi varlığınızı verecek duruma gelebilirsiniz. Ama nafile, her şey yeri ve zamanında yapıldığında anlamlıdır.
İnsanların arasında çok küçük farklılıklar, çok büyük farklar yaratabilir. Bu insanların bakış açısıdır.
Her insan, hedefine ulaşmak için yeterli kaynağa sahiptir. Sadece karşılaştığı sorunlardaki fırsatları görüp, her şeyi kendi adına yakıta çevirebilmeyi bilsin yeter.
Ya yerinizde sayar ya da bir sorunla karşılaştığınızda fırsat bunun neresinde diye düşünürsünüz… Tercih sizin... ■