■ Erkan YILMAZ
1987 yılından beri Antalya’da turizm taşımacılığı alanında hizmet veren Ece Transfer Yönetim Kurulu Üyesi Taner Akartuna ile turist hareketliliği ve beklentilerine yönelik bir söyleşi gerçekleştirdik. Daha önceki yıllarda sezonun açılmasının Mayıs ayı ortasını bulduğuna dikkat çeken Taner Akartuna, “Hatta Mayıs sonunu bile bulduğumuz oluyordu. Bu sene Mart ayının ikinci haftasından itibaren hareketlilik başladı. Çok yüksek bir hareketlilik olmasa bile geçen yıla oranla yüksek başladı ve Nisan ayı dolulukları şu anda hedefimiz doğrultusunda. Gün geçtikçe de rezervasyon artıyor. Bu yıl Nevruz ve Paskalya için talep çok yoğun geldi. Özellikle benim çalıştığım pazarlar bu yönde; ayrıca İngiltere, Norveç, Almanya da sırada. Ekim ayına kadar da rezervasyonlar alıyoruz. Umarız erken başlamasının yanı sıra sezon da uzar ve kasım ayına kadar bir hareketlilik yaşarız” dedi.
Turist rekoru kırılabilir
Bu yıl sezonun erken açılmasında Türkiye’nin yurtdışında tanıtımının yapıldığı fuarların çok verimli geçmesinin önemli etkisi olduğunu düşündüğünü belirten Taner Akartuna, “Kış sezonunda, özellikle oteller yurtdışına özgü çeşitli indirimler ve kampanyalar uyguladılar. Bununla birlikte uçak firmalarının charter seferlerine ağırlık vermesiyle turistin ilgisi daha da arttı. Rusya-Ukrayna savaşının etkisinin azalması, pandeminin etkilerinin tamamen bitmesi sezonu daha yoğun hale getirdi. Şu andaki rezervasyonlar 2023’ten daha iyi bir yıl geçireceğimizi gösteriyor. Ülke olarak istediğimiz turist hedeflerine ulaşabiliriz, hatta rekorlar kırabiliriz. Ancak dövizde kur politikası uygulanmasının daha dikkatli yönetilmesi ve baskı altından çıkarılması çok önemli. Bu kur seviyesiyle Türkiye, yabancı turist için biraz pahalı hale gelebiliyor. Öte yandan yerli turist açısından ise yurtdışında tatil yapmak daha uygun halde, kendi vatandaşımızı yurtdışına kaptırma riski ile karşıyayız. İran-İsrail arasındaki gerilimin büyümesinin turizm tarafına ve ekonomik boyutlarda getireceği olumsuzluklar olabilir” dedi.
Dört gözle beklediğimiz çalışma
Antalya Havalimanında ek bina inşaatlarının sürdüğü bilgisini veren Akartuna, “Kesin bir tarih olmamakla birlikte Mayıs ortasında bitebilir. Havalimanında otopark sorunu çok büyüktü. Karşılayıcıların işi çok zordu. Terminalin içine katlı otoparklar inşa edilmesiyle özel aracıyla gelen çok rahatlayacak. Terminal içinde turizm acentelerine yönelik sabit karşılama yerleri hazırlıyorlar; biz de dört gözle onu bekliyoruz. Biz misafirimizi beklerken, oluşan kalabalık hem yanlış anlaşılmaya hem de kargaşaya neden oluyordu. Bizlere sabit yerler verildiğinde yolcumuzu oraya yönlendirebileceğiz. Bu hallolduğunda müşteriyi karşılama ile ilgili problemimiz ortadan kalkacak” dedi.
TÜRSAB plakaları
Taner Akartuna, TÜRSAB yetkililerinin havalimanlarında taşımacıya yönelik çok haksız uygulamalar yaptığını vurguluyor: “İncomingciler olsun, Türkiye Tanıtma Vakfı olsun, yeri geliyor TÜRSAB olsun, yeri geliyor biz acenteler olalım herkes ülkemizin tanıtımına ama az, ama çok bir katkı sağlıyoruz. Turisti buraya getirdikten sonra bu kadar evrak yükü ile uğraşmak ve belge sorulması artık dayanılmaz hale geldi. Bizler D2 belgeli taşımacılarız. Acente ile anlaşmamızı yaptıktan sonra arabanın ön camına konulan TÜRSAB plakasının hiçbir anlam ifade etmediği gibi turistleri havalimanından araca aldığımız zaman turizm polisini yanına alarak yolcu listesini veya TÜRSAB plakasını sorgulamak turistte tedirginlik yaratıyor; sanki kaçak iş yapıyormuşuz gibi.”
Otel güvenliği bile TÜRSAB plakası soruyor
“Dijital bir dünyada yaşıyoruz” diyen Taner Akartuna, “Bugün bir aracın plakası tabletlere girildiğinde UETDS sisteminde aracın nereden nereye gittiği yolcu listesi, belgeleri her şey görülebiliyor. Araçların uygunsuz şekilde çevrilmesi, TÜRSAB’ın özellikle Antalya’daki otelleri yönlendirmesiyle otel güvenliklerinin bile arabamızı çevirip, ‘TÜRSAB plakan yoksa içeri giremezsin’ demesi gerçekten çok garip bir uygulama. Bir kere otel güvenlik görevlisinin bunu yapmaya hiçbir hakkı yok. Herkes yetkisi dışında ‘yetkim var’mış gibi davranıyor. TÜRSAB, bir kontrol sağlamak istiyorsa, önce denetime yetkisi olmayan kişilerin bu işe karışamayacağını bir yazı ile duyurmalı. Turist otel girişinde araçtan indiriliyor, bunu yapmaya hakları yok. Biz ülkemize turist getirmek için çaba harcarken haksızca yapılan bu hareketler turizme zarar veriyor. Bir endişe varsa aracın plakası alınır, kolluk kuvvetlerine bildirilir. Her türlü kontrolünü dijital olarak yapılabilir. Camda duran bir plaka korsan taşımacılığı önlemez. Ayrıca bu plaka için her yıl para alınması da doğru değil. Plaka varken ‘belgenin aslı gibidir nerede’ diye şoföre sormak niye? Bunu anlamak güç.
TÜRSAB Plakası sadece evrak yükü getiriyor
TÜRSAB acentecilik işi yapsın. Kara taşımacılığında işi yok. Acentelerini denetlesin, ören yerlerinde rehber var mı bunu denetlesin... Bunun dışında taşımacının camında duran plaka bir şey ifade etmiyor; sadece evrak yükü. Aracın torpidosunda 8-10 evrakla geziyoruz. Sicil gazetesi, vergi levhası, sözleşme, ‘TÜRSAB aslı gibidir’ evrakları bulunduruyoruz. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı araç denetimlerinde çok hassas davranıyor ve hiçbir zaman aracı keyfi şekilde durdurmuyor. Kontrollerini genelde araba boşken yapmıştır, araç parktayken plakadan sorgulamıştır, eksiği varsa uyarmıştır. TÜRSAB’ın havalimanı polisini yanına alarak taşımacıya baskı kurarak ortada dolaşmaması gerekiyor. Bir de her havalimanı Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği’ni kendi kafasına göre uyguluyor. Ben iddia ediyorum, Antalya, İstanbul, İzmir, Ankara çalışma şartları birbirinden farklı. Hele ki Gazipaşa Havalimanı, otoparkta bize yer verilmiyor. Havalimanı çok dar ve yetersiz. Araba sağda solda kalıyor. Haftada 5 kez gidiyorsak ikisinde kesin trafik cezası yiyoruz. Bu tür haksızlıkların bir an önce son bulmasını bekliyoruz” dedi. ■