Hiç bir mesleğin ve ona ait detayların çok kısa sürede öğrenilebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle meslek erbaplarına ödenen bedel göze batmamalı, göz kalmamalı. Ancak günümüzde, işinin ehli olan kişilere gereken nezaket ve saygı ile hak ettikleri bedel ve ödülü vermek yerine, artık daha ekonomik -bana göre ‘’ucuz’’- kişiler ile çalışmayı tercih ediliyor; ondan sonra da çekilen sıkıntı ve yapılan ceremelerden yakınılıyor. Bunun dışında bir zihniyete sahip olanlar, kalitenin yanı sıra maksimum kazancı ya da dönemine göre minimum zararı yakalayabiliyorlar.
Geçenlerde, geçmişte kader birliği yaptığım bir arkadaşım, her ikimizin de çok iyi tanıdığı ve sevdiği bir müşterimize uğradığında, müşterinin çalışanlarının yaptığı hataların bedeli olarak iki ayrı kuruma oldukça büyük cezalar ödemek durumunda kaldığını, bundan dolayı, düştüğü duruma çok üzüldüğünü söyledi. O kişiyi yakından tanıyan biri olarak, ehil adamlar çalıştırmadığı sürece daha pek çok cezaya çarptırılmasının sürpriz olmadığını söyledim.
Arkadaşım, bir süre düşünüp, olayı kafasında kurguladığında ‘‘haklısın galiba’’ dedi.
Kim hayatını, ehil olmayan bir hekime teslim eder ki veya kendinizi ve ailenizi taşıyan aracın direksiyonunu ehil olmayana birine teslim eder misiniz? Ederseniz, emin olun ki bu, zaman, kaynak, kan ve can kaybına neden olur. Milli servete, bu ülkenin kaynaklarına yazık etmek olur sadece…
Çevremizdeki pek çok insan ‘‘İşimiz = Hayatımız’’ olarak kabul ettiğini söyler. Eğer böyleyse işletmelerin az önce verilen örnekler kadar hassasiyetle ehil kişilere teslimi gereklidir. Çünkü her bir işletme için performans ve verimlilik günümüz koşullarında dikkat edilmesi gerekli hususların en başında gelir.
Hepimizin ağzından düşürmediği, ‘‘Ekmek aslanın ağzında değil midesinde’’ lafındaki ekmeği, aslanın midesinden alabilmek, ancak kurumsallaşmış şirketlerde, nitelikli ve birikimleri olan işinin ehli kişilerden oluşmuş ekiplerin başarabileceği bir meziyet olmuştur. Nitelikli mal ve hizmet üreten şirketlerde kaliteli eleman bulmak ve yetiştirmek zaman, para ve emek isteyen zahmetli bir iştir ve hiç de azımsanmayacak bir enerjiyi gerektirir.
Sektörümüzde kullanılan ürünler, teknolojiktir, pahalıdır ve elbette kaliteli olmalıdır. Böyle bir ürünü alacak müşteri ise kesinlikle muhatabını tanımak ister. Elinde çantası ile her gelenden değil ürün satın almak, yanına bile sokmaz. Ürün satacak kişinin ürüne ve piyasaya ait her türlü bilgiye haiz olmasını hem kendi ürününe, hem de rakiplere ait bilgiler ile donanımlı olmasını bekler. Satış sonrası için de ürününü ehil olan kişilere teslim etmek ister.
Ne yazık ki, bazı şirketlerde personel devir hızına yetişmek mümkün değil. Kadroları ne kadar da hızla değişiyor. Bu şirketlerde zamanını ve enerjisini ve motivasyonunu kaybeden çalışanlara yazık olduğu kadar bu insanlar için yapılan yatırımlara da yazık oluyor.
Bu tarz şirketlerin yöneticileri, gerçekten kendilerini sorguluyorlar mı acaba?
Seçtikleri çalışanlar mı yetersiz? Ki, öyleyse önce bu kadar isabetsiz insan seçtikleri için yine öncelikle kendilerini sorgulamalılar!
Değilse, bir ekip oluşturamayacak ve bir ekibi yönetemeyecek kadar basiretsiz oldukları halde neden o makam ve mevkileri hala işgal ederler ki?
İnsanların üzerine basarak, ezerek onları öğüterek, ne kadar daha hayatlarını idame ettirebilirler acaba? ■