Ulaştırma ve lojistik faaliyetleri, günümüz dünyasında ekonominin sürdürülebilirliği ve yaşam kalitesinin yükseltilebilmesi için çok büyük bir rol oynamaktadır.
Bu faaliyetlerin olmadığı bir dünyada ne ticaretten ne de istihdam ve toplumsal barıştan söz etmemiz mümkün değildir.
Elbette enerji arzı, üretim teknolojileri, sanayi ve ticaret de ulaştırma ve lojistik faaliyetler kadar önemlidir. Ancak damarlarımızda dolaşan kan nasıl ki organlarımızı besleyerek metabolizmamızı hayatta tutuyor ise, insanlar ile ‘şey’lerin dolaşımı da ekonomilerimizi hayatta tutmaktadır.
Hal böyle iken özel sektör ve kamunun, taşımacılığın kolaylaştırılması için elbirliği yapması doğal bir zaruriyettir.
Nitekim ülkemizde de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız, TOBB ve ilgili meslek örgütlerimiz oldukça dinamik ve entegre bir takım hüviyetinde görevlerini yapmaktadır.
Bunun yanısıra benzer bir dinamizm ve alakanın parlamenter hayatta da kendisini göstermesini dilerdim.
Zira yasa koyucular olan parlamenterlerin, hükümet ve özel sektör ile genel olarak toplum için bu derece önemli olan bir sektörün sorunlarını tespit etme ve onlara çözümler üretme konusunda daha büyük bir sorumluluğu bulunmaktadır.
Ancak gerek ülkemizde gerek gelişmekte olan pekçok diğer ülkede, parlamenterlerin reel sektör ile bu türden yakın ve etkin bir dialog ve ortaklık içerisinde bulunması maalesef pek alışık olduğumuz bir durum değildir.
Peki bu eksikliğin gerçekten anlamlı, rasyonel ve kabul edilebilir bir mazereti veya sebebi var mıdır?
Bence bu soruya da olumlu bir yanıt vermek mümkün değildir.
Eğer öyle ise bu türden bir dialog ve işbirliği eksikliğini, esasen hem özel sektörün hem de seçilmişlerin karşılıklı ilgisizliğine ve kısmen de böyle işbirliklerine sahip bir geleneğin ülkemizde mevcut olmamasına bağlamak düşünülebilir.
Halbuki parlamenterler, hem ülke içerisinde yürüttükleri yasama faaliyetleri ile hem de uluslararası alanda sahip oldukları parlamentolararası işbirlikleri çerçevesinde genel olarak taşımacılığın, özel olarak karayolu taşımacılığının önündeki engellerin aşılmasına güçlü ve anlamlı katkı sunabilirler.
Ulusal, ikili veya çok taraflı düzeylerde tesis edilebilecek parlamenter heyet veya çalışma grupları ile yapılacak mesela sınır kapısı ziyaretleri yahut eşgüdüm ile hazırlanacak yasalar veya ikincil mevzuat, muhakkak ki sektörün karşı karşıya bulunduğu sorunlara kısmen, çabuk ve pratik çözümler geliştirilmesini mümkün kılacaktır.
Daha da önemlisi, ülkelerin Birleşmiş Milletler tarafından ihdas edilmiş olan 57 çok taraflı taşımacılık ve ticareti kolaylaştıran uluslararası sözleşmeye taraf olması için dahi her bir sözleşmenin ilgili ülkenin parlamentosunda onaylanması gerekmektedir.
Eğer öyle ise, bir ülkenin taşımacılıkla ilgili bir Birleşmiş Milletler sözleşmesine katılması için onay makamı olan parlamentolar ve onları teşkil eden parlamenterlerin, bu amaç doğrultusunda daha aktif ve alakalı olmasını beklemek hiçbirimiz için lüks olmamalıdır.
Bu noktadan hareketle ülkemizde faaliyette bulunan başta TOBB olmak üzere özel sektör temsilcisi kuruluşların ve taşımacılık ve lojistik sektörünün muhtelif aktörlerinin temsilcisi niteliğindeki meslek örgütlerinin, TBMM'nin kapısını çalmaları ve gerek parlamento bünyesindeki ihtisas komisyonlarının mensuplarıyla gerekse bu sektöre gönül vermiş ve onun sorunlarının çözümünde rol almak isteyen parlamenterlerle her seviyede dialoglarını geliştirmeleri ve müteakiben ortak bir öncelikler listesi çerçevesinde işbirliği başlatmaları çok önemlidir.
Ben eminim ki, bu konuda bahsedilen aktörler tarafından atılacak basit ancak istikrarlı adımlara parlamenterlerimiz de ilgi gösterecekler ve belki de bu vesileyle Türkiye'nin -hala 21 adetle sınırlı kalan- taraf olduğu Birleşmiş Milletler sözleşmelerinin sayısı da hızla arttırılabilecektir.
En önemlisi parlamentoda ihtiyaç duyulabilecek sektörel yasama faaliyetlerinde sektörün istek ve ihtiyaçlarını anlayan ve bilen parlamenterlerin varlığı, genel olarak bu faaliyetlerin isabetliliği ve faydalarını arttıracaktır.
Eğer Türkiye'de bu konuda bir mesafe katedilebilir ise yine inanıyorum ki Türk milletvekillerimizin liderliğinde, bölgemizde parlamentolararası sektörel işbirliği de gündeme gelecek ve ülkemizin liderliği ve katkılarıyla ikili ve çok tarafları adımlar da atılabilecektir.
Ne kadar çok paydaş ve ortak ile birlikte olunabilir ise o derece kapsayıcı ve etkin sonuçlar elde etmek mümkün olabilecektir. Ulaştırma ve lojistik sektörü için de bu husus geçerlidir.
Hepinize sağlıklı ve güzel bir yeni hafta dilerim. ■