Tarımın doğal yöntemlerle yapıldığı dönemlerde, toprağın verim kaybını engellemek için, zaman zaman ekim yapılmaz toprak, dinlenmesi için boş bırakılırdı. Bu işlemin adına “Nadas” denilir. Ancak, materyalist düzende, kazanma hırsı arttıkça, kimyasallar kullanarak her sınırın zorlandığı gibi geleceği hiç düşünmeden tarımdan da son noktasına istifade etme gayretine girildi ve kazanma hırsı o kadar ön plana çıktı ki değil bir yıl toprağı boş tutmak; bir gün bile boş kalmasına tahammül kalmadı. İnsanlar için bile Allah haftada bir günü rutinden uzaklaşma veya dinlenerek geçirmeyi uygun görüyorken; insanın kurduğu vahşi düzende asla durmak, dinlenmek yok… Bu anlamda “Daha yapacak çok iş var”, “Durmak yok, yola devam” gibi sloganlar üretildi.
Bazen insan ne kadar bilgili ve istekli olursa olsun, bazen işler, hem ekonomik hem de sosyal anlamda istendiği gibi gitmeyebilir. Böyle durumlarda insanın isyan yerine, sonuçların nedenlerini ve nerelerde hata yapıldığını düşünmesi gereklidir. Askerde iken, gerçek bir akademisyen olan binbaşımız, zaman zaman bizimle sohbet eder, bizlere hayat dersleri verirdi. Ancak o zamanki tecrübelerimiz ve dünya görüşümüz bunları anlamamıza yetmiyordu. Onun “Arkadaşlar, ara sıra balkona çıkıp düşüneceksiniz” sözü ile o günün bilgi birikimi ve tecrübelerimiz gereği “balkonda ne işimiz” var diye içimizden dalga geçmiştik kendimize göre.
İş hayatı içerisinde bunaldığımızda, işin karmaşası ve detaylarında boğulduğumuzda, bir nefeslik süre için bile olsa, tablonun tamamını görebilmek için üzerinde bulunduğunuz alandan uzaklaşarak farklı bir bakış açısı bulabilmek maksadı ile farklı bir yerden bakarak yapılanları ve yapılacakları yeniden gözden geçirme ihtiyacınız olmadı mı hiç?
Bu yöntem, sanatçılar için de gereklidir. Ressamlar, elinde palet ve fırçaları ile karşısına aldıkları tuvale fırça darbeleri atarlarken ara sıra geri çekilip yaptıkları eserin uyumuna bakarlar. Hepimiz, yaptıklarımızla hayatımıza sürekli fırça darbeleri atıyoruz. Yani kendimizi resmediyoruz sürekli olarak. Aynı taktikle, yaşantımıza daha anlamlı bakabilmek için ara sıra geri çekilerek, geçmiş zaman içinde neler yaptığına bakmak o kişi için hedefe ulaşma sürecini kısaltır.
İnsanın gerçek anlamda “adam” olabilmesi için, 1. Askerlik yapması 2. İşini kaybetmesi 3. Cezaevi deneyimleri yaşaması gereklidir diye bir düşünce var. Rutinden geçici süre uzaklaşmak, kayıp zaman olarak düşünülmemelidir. Bu üç dönem de insan için “nadas” olarak kabul edilmelidir. Düşünme fırsat ve eyleminin yakalanıp, yoğun yapıldığı ve yaşanan kayıpların telafisi için strateji oluşturma dönemleridir.
Her ne kadar, büyük bedel olarak düşünülse de önceki tecrübelerinde hata yapanlar bazı şeyleri kaybettiklerinde içinde bulundukları ortamdan uzak kalıp makro perspektifi irdeleyip uyumsuzlukları çok daha net tespit edebilirler ve bundan böyle de aynı hataya düşmedikleri için başarıları kesintisiz devam eder.
Umalım ki hayatta büyük bedeller ödenerek kazanılacak tecrübeler olmasın. Zorunlu kısıtlar yaşamaksızın zamandan rutinden ara sıra uzaklaşıp farklı ortamlar içine girip; Derdimizin dünyadaki en büyük dert olduğu zannının dışına çıkabilelim.
İş hayatında uzak kaldığım süreyi bende böyle değerlendiriyorum. Geçmiş dönemde yaptığım olumlu işler ve hataları bu süre içerinde özümsedim, irdeledim. Kendimce nadas süresinin sonuna geldiğimi düşünüyorum.
Yeniden başlamak gayret ve isteğini Allah herkese nasip etsin. ■