Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun yapılmadan önce milletvekili seçimlerinin hemen ardından gelecek günlere ilişkin bir yazı hazırlayıp gazetemizin 19 Mayıs 2023 tarihli sayısında yayınlamıştım. Geleceğe ilişkin ekonomik görüşlerimi içeren bu yazıyı bir kez daha okuyucularımın dikkatine sunmak istedim. Bakalım bugün ki, durumu ne kadar öngerebilmişim! Bakılım görünen köy kılavuz istiyormuymuş!
Ülkemiz, son yıllarda, iyice ekonomik büyüme modeline yöneldi. Bunun için üretim artmalı. Tabii bunun için de talebi oluşturan iç tüketim ve ihracat artışı olmalı. İç tüketim artışı için düşük faizler gerek insanlar gelirlerini tasarruf etmeyip harcamalı. Hatta kredi alıp harcamalı. Böylece üretim çarkları hızlanacak hatta bunlar yetmeyip yeni yatırımlar olacaktır. Bunun için şartların oluşturulması gerekir. Sistemi bilmeyenlere bunlar çok iyi görünecektir.
Zorluklar
Tüketim için yaratılan para bolluğu enflasyonu azdırabilir. Şimdilik bu olmuyor gibi, ama önümüzdeki dönemde olacaktır. Keza, dövizdeki artışlar bu gidişi bozabilir. Bu artışları engellemek için dövize müdahale edildi. Bu hep sürer mi; bence zor. Bu modelde artan üretimin ihracı gerekiyor. Ancak düşük döviz ihracatı arttırmak yerine ithalatı arttırma sonucu getiriyor. Böylece dış ticaret açığı büyüyor. 28 Mayıs’a kadar bu durum sürdürülse de dövizdeki artışın engellenmesi ve döviz açığının finansmanı zorlaşacak. Dövizin dışında bütçe imkanlarını çok çok aşan harcamalar yapılıyor, bunlar daha da artmak durumunda. Bunun için gereken iç borçlanma zorlaşacak. Bunun faizi yükselecek, iç borçlanmanın finansmanı da zorlaşacak. Bunlar dengeleri iyice bozacak.
Uzun vade
Dediğim gibi; 28 Mayıs’a kadar direnilse de artık zorluklar geliyor. Yazın artması beklenen turizm gelirleri geçici kolaylık sağlasa da yetmez. Üstelik bunun yazdan sonrası da var. Gelecek yılın Mart ayında yapılacak yerel seçimler düşünülerek zorlamayla sürdürülebilir mi? Bu da çok zor. Bunun da sonrası var.
Beklentilerim
Beklenti sözü bazen bir iddia anlatabilir, ama bunun ötesinde öngörü anlamı da vardır. Benimsözüm bu anlamda. Ben önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüşün durmasını artışın gelmesini bekleyenlerdenim. Artık Merkez Bankası faizlerinin düşüklüğü bir anlam taşımıyor. Bankaların hem mevduat faizleri hem de kredi faizleri yükselecek. Keza, döviz talep ve ihtiyacının karşılanması zor olacağı için önemli yükselişler de kaçınılmaz görünüyor. Döviz artışları da maliyetleri ve enflasyonu körükleyecek. Akaryakıt fiyatlarının özel bir önemi var tabii. Dünyadaki ekonomik aktivitenin azalmasına bağlı olarak petrol fiyatları artmıyor. Tersine bir dönüş olur mu, bilemem. Ama dövizdeki artışların bizdeki akaryakıt fiyatlarını arttırması kaçınılmaz gibi. Bir de artan TL gelirlerine rağmen enflasyon sonucu yaşanacak geçim zorlukları ve yükselecek taşıma ücretleri seyahat talebini zamanla azaltabilir mi? Uzun vadeli bir hesap.
Aman dikkat!
Ben, her zaman olduğu gibi aklıma gelenleri yazdım. Kimseyi üzmek, eleştirmek veya endişelendirmek gibi bir düşüncem olamaz. Ama şirin görünmek için inanmadığım şeyleri de yazacakdeğilim. Herkes hesabını dikkatli yapsın. Burada uzun dönemi düşünsün. Şunu da belirteyim ki, bu risklere karşın yaz döneminin taşımacılar açısından iyi geçeceği yönündeki düşüncelerim geçerliliğini koruyor.
Gelinen durum
Ekonomide önemli gelişmelerin yaşandığı başta taşımacılık olmak üzere işletme koşullarının ve hayat şartlarının ağırlaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Bugünlerde açıklanan orta vadeli program bu şartların değişmeden uzun bir dönem süreceğini belki de daha da ağırlaşacağını düşündürüyor. Herkes hesabını, kitabını buna göre yapmalı. Taşımacılarda yaz sezonunun bitip kış sezonunun gelmekte olduğunu görerek dikkatli olmalı. ■