653 yıllık imkan ve kaçan fırsatlar

Aynı günlerde Venedik’te bir mimari bienali yapılıyordu. 14’üncüsü yapılan bienalin Venedik’e gelen bir yıllık turist kadar ilgi çektiği belirtildi. Hatta ilgili, gondollarıyla ünlü olan Venedik’te bienaller olmasa turizmin biteceğini söyledi.

Şimdi, eğri oturup doğru konuşalım. Dost acı söylermiş… Salim Altunhan derki: Siz, ey yöneticiler sadece güreşlerin tarihi özelliği bile dünya çapında ilgi çekmeye yeterliyken, neden doğru düzgün tanıtım yapmazsınız, neden bu önemli güreşleri izlemeye bile kimse gelmez. Siz, payitaht olan Edirne’nin sadece adını söyleseniz Çin’den İngiltere’ye, Avusturalya’dan Amerika’ya, Afrika’dan Patagonya’ya kadar herkes gelir. Ne hakla otuz beşe bakla! 

Sadece yöneticiler değil, medya da ilgi göstermiyor. Bilmem hangi futbol kulübünün hiç mümkün olmayacak transferi ana haber bültenine giriyor, 653 yıllık Kırkpınar’ın adı bile geçmiyor. Olacak şey mi?

İspanya’da insanların birbirini çiğnediği sokaklara boğa salınması bütün televizyon kanallarında haber oluyor, gazete sayfalarında yer alıyor. Vahşetin bir başka adı bu koşuşturma, ama kimse ses çıkarmıyor. Domates savaşlarına gidenler, kalacak yer, yiyecek ekmek, içecek su bulamıyor… Ama bizim gazetelerimiz, televizyonlarımız yer ayırıyor. İrlanda’da peynir yuvarlıyorlar… eşlerini sırtlarında taşıyorlar…

Ben de bunları, sizler gibi televizyonlarda gördüm. İçim ağladı. Çünkü hiçbiri bizim Kırkpınar kadar tarihi ve geleneksel değil. Gerçi bu yıl ‘altın puan’ deyip o geleneği de yok ediyorlar ya, başka bir yazının konusu…

Geleneksel Kırkpınar yağlı güreşleri başka bir ülkede 653 yaşında değil de 10 yıllık bile olsa bütün Dünya duyardı, hatta uzaya bile duyururlardı. Sonra da gelen turistle hem şehir kalkınırdı hem esnaf. Onca insan, sadece 1 lira bıraksa şehrimiz ihya olur, esnafın yüzü güler.

Ey yöneticiler, siz yapmayacaksınız da kim yapacak bunları? Asrın güreşçisi Hamza Yerlikaya, Güreş Federasyonu Başkanı, neden el atmaz bu duruma? Neden Spor Bakanlığı başta olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı harekete geçirmez?

Bu konuyu sürdüreceğim, ta ki Kırkpınar layıkıyla seyircisini kazanıncaya kadar.