16.07.2024, 13:17

Gerçekleri görmek gerek…

Dünyaca ünlü illüstratörümüz Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun, en çok (ç)alınan, hatta 9 yaşında bir çocuğa mal edilen, içinde sorularla birlikte soru işaretleri de barındıran tablosu, tam da bugünün resmidir. Bir denge üzerinde duran iki kafes ve iki güvercin var. Güvercinlerden biri kafesin içinde kapalı, diğeri dışında, özgür, kaçma şansı var. Ancak kaçması diğer güvercinin ölümü demek. Yani özgür olması aslında tutsaklığının da göstergesi.

Gazetemizin manşeti de dahil, içindeki röportajlarda, otobüsçüler yolcu olmamasından, bilet ücretlerinin düşüklüğünden, diğer taşıma sistemlerinin sübvanse edilen yakıt giderleriyle haksız bir rekabetle karşı karşıya olduklarından yakınıyor. 

Şimdi durun, çevrenize bir bakın… Ekonomik durumdan yakınmayan kimse var mı? Yok. Çalışanı da, emeklisi de, öğrencisi de, köylüsü de hayatın bu denli pahalı olmasından yılmış durumda. Bir çıkış yolu bulamamaktan sıkıntılı herkes. Bunun çaresi yok mu? Var tabii…

Gerek dünya tarihine gerekse ülkemiz tarihine bakılırsa çözüm yollarının olduğunu görebiliriz. Bir dönemin en önemli devlet adamlarından biri, Süleyman Demirel, “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” demişti, hatırlayanlarınız vardır muhakkak. Grevler yapılırdı, boykotlar yapılırdı ve taban, tavana (burada egemen erk) haykırırdı: “ayağını denk al!”

Son kırk yıldır, ne toplumsal muhalefet kaldı ne de sosyal muhalefet. Çünkü kuvvetler ayrılığı ilkesi kaldırıldı, tek adam rejimine geçildi ve haksız da olsa iktidar yanlılarını devlet bütün gücüyle korumaya aldı. 

Vatandaş maaşının yetmediğinden, köylü ürününün para etmediğinden yakınıyor, ama Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vatandaşın daha da yoksullaşması için vergi üstüne vergi salıyor, yetmiyormuş gibi çalışanların ücretlerini arttırmaya direniyor. Bırakın lüks maddeleri, temel haklar bile ulaşılamaz halde. Devlet; barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi zorunlu temel hakları değil, müeahhitlerin yaptıklarını sahipleniyor. Dolayısıyla da vatandaş yoksulluktan kırılırken her şeyin fiyatı artıyor. 

Bir dönem “faiz sebep enflasyon netice” diyen ünlü(!) ekonomist, bu savının geçersiz olduğunu geç de olsa anladı, ama şimdi de çözümünü bulamıyor. Enflasyonla birlikte faizler de arttı. Çözüm… çözüm yok.

Otobüsçüler maliyetlerin yüksekliğinden, bilet fiyatlarının yetersizliğinden yakınıyor, yolcu (genel anlamıyla vatandaş) ise kazancını yetiremediğinden… herkes sıkıntılı, herkes dertli. 
Biz elimizden bir şey gelmediğinden çözüm bulamıyoruz, iktidar işine gelmediğinden çözmüyor, muhalefet ise işin kolayını bulmuş konuşup duruyor. Biliyor çünkü, iktidara gelirse başına nelerin geleceğini…

Örgütlü güç yenilmez!

Sorunların tümünün çözümü için bilinçlenmek, onun için de örgütlü olmak gerektiğini kavramalıyız. Türkiye’nin belki de en örgütlü sektörü yolcu taşımacılığı, ama dernekler ve federasyonlar devletten bekliyor her şeyi. Toplansalar, karar verseler ve kesinlikle uygulasalar hem diğer alanlardaki mağdurlara da örnek olacaklar hem de sorunlarının çözümü için yol alacaklar. İşçiler, memurlar, onların oluşturduğu sendikalar, konfederasyonlar değiş(tiril)meli. Gerçekten emeği geçenler o kurumların yönetimine geçmeli. Kararlı olup haklı taleplerini hayata geçirmeli. O zaman belki muhalefet partileri de üzerlerindeki tembelliği atar. ■ 

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159
banner153