17.06.2015, 15:57

Kapı aralığından…

Kapı aralanır, incecik bir ışık düşer içeri. Birden ilginiz oraya odaklanır. Birden şöyle bir dikilirsiniz, sanki umursamıyormuş gibi, ama meraktan gebererek. Bir siluet, ışık da ters olduğundan seçmek mümkün değildir. Merakınız daha bir artar, daha bir heyecanlanırsınız. Aslını sorarsanız, ayıp olmayacağını bilseniz kalbinizin atışının alabildiğine yükseldiğini söyleyeceksiniz, ama serde yiğitlik var ve ona bir şey dokundurtmamayı öğrettiler yaşamınız boyunca.
Göz açıp kapayıncaya değin geçen zamandan daha kısa bir andır o duygularınız. Aklınızın hızına eliniz, elinizin hızına klavye yetişmediği için sözcüklere dökemezsiniz o kısacık ana sığanları. Sonradan bile, üzerine düşündüğünüzde ateş bastığını tüm bedeninize, fark edersiniz. Müstehzi mi, mahcup mu, artık nasıl nitelerseniz, ince bir gülümseme gelir oturur yüzünüze. Saklamak isteseniz de saklanmaz, göstermek istediğinizde de ayırdına varmayanlar çok olacaktır. Siz bilirsiniz ya, o yeter de artar bile…

Matematik ne desin?
Bunca çelişki, bunca gelgit, bunca doluya koyup aldıramama, boşa koyup dolduramama karmaşasının yanıtını bulmak insanlık tarihi boyunca pek mümkün olmamış. Hem zaten değil mi ki sosyal olayların reçetesi olmaz diye öğrettiler. Binlerce etkenin, binlerce bileşeniyle matematik nasıl başa çıksın ☺ İşte, en tam da o nedenle reçetesi yoktur, olamaz da… 
Duygularınızda başlayan serüven düşlerinizde sürer. Sahi, çok da kolaydır aslında, öyle olmazsa böyle düşlersiniz, sıkıştığınızda bir kapı aralarsınız (düş benim ellere nesi). Hakem görmedi deyip topa elle bile müdahale edebilirsiniz. Hoş, görse de bir şey demez, diyemez hakem de… Değiştirirsiniz hemencecik. Kim ne diyecek?

Yalan mı, doğru mu?
Düşlediklerinizin ne kadar yalandır ne kadarı doğru, kimse bilemez… Siz bile. İpin ucu kaçmıştır, ilmek yetmez, yama tutmaz olmuştur. Bir heves, bir umut yeniden dalarsınız düşler dünyasına. Bu kez daha özen gösterirsiniz o labirentten sıyrılmak için… Zaten geçmiştiniz o yolları biliyorsunuz, tez ve kolaycacık varırsınız o noktaya. Sonrası… sonrası yine çetrefilli. Bıkmadan, yılmadan, usanmadan çabalarsınız.
Doğru, doğruluğunu yitirir, yalansa sanki biraz doğrudur… belki yanlış görmüşsünüzdür. Hoşgörülü, ama biraz sabırsız, keyifli ama biraz rahatsız dönenir durursunuz. Sıra kendinizi ikna etmeye gelmiştir ve başardığınızı sandığınız o an, yine yeniden düşersiniz o sonsuz soru işaretlerinin arasına. Kasap çengeli misali üzerinize üzerinize gelenlerden kaçmak, vücudunuzun esneyebildiği (feyk atmak mı deniyor şimdilerde)  oranda sıyrılmak için kan ter içinde kalırsınız…

Sözcükler yeterli anlam yüklenebilir mi?
Anlatmak istediğinizi kendinizce dile dökersiniz. Kimse anlamaz bir şey. Araya anekdotlar, şiirler, öyküler, filmlerden parçalar koyarsınız… Aslında herkesin bildiği bir şeydir… dillerinin ucundadır da bir türlü söyleyemezler. Tıpkı sizin gibi onlar da katılırlar sözcüklerin yetersizliğine. Sahi, Orhan Veli boşuna mı “Bilmezdim kelimelerin bu kadar kifayetsiz olduğunu…” demiş. Tabii ki değil. Tabii ki bir yolu vardır, bir umar bulunur. Kelimeler kifayetsiz kalıyorsa, çiçekler, onlar yetmiyorsa renkler, onlar bulunamıyorsa düşler yetişir imdadınıza.

Nereye kadar?
Doğru yerde, doğru zamanda, doğru insanı buluncaya kadar… Nasreddin Hoca, “ölme eşeğim ölme, yaz gelecek, yoncalar bitecek” demiş… Umudu üzmemek gerek. 
Sahi, dediğimiz gibi oldu, ne sözcükler yetti ne düşlerim… Çevresinde dolanıp durdum da bulamadım o sözcüğü… Şimdi, 7 Haziran diyeceğimi bekleyeceksiniz, değil mi? Çok beklersiniz daha… Yalanla doğrunun nerede ve nasıl kesiştiğini bilemediğimiz, gündemde de olduğu için aklımıza gelen en kolay cevap olur seçimler. Evet, onlar da yalan olduğunu bildikleri halde doğruya inandırmaya çalışıyor bizleri. Onlar da bir hedef uğruna sözcüklerden, renklerden, gelecek güzel günler düşünden medet umuyorlar. Ama değil, o kadar uzak değil. 

Nerede?
İçinize sorun… İçiniz nasıl, içiniz? Hala kıpır kıpır mı? Masmavi gökyüzünde koşturan pamuk bulutlar gibi uçuyor mu? Sular gibi şırıl şırıl akıyor mu? Çağlayanlar gibi çağıl çağıl dökülüyor mu? Gelincik gibi rüzgara, yağmura karşı direngen ama incecik boynundan koparıldığında yapraklarını dökecek kadar narin mi?
Evet, haklısınız. İşte o. Unutmayın, sizinle büyüyecek, serpilip gelişecek. 
Aşksız kalmayın. 
Yorumlar (0)
banner117
5
kısa süreli hafif yoğunluklu yağmur
banner153
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 17 47
2. Fenerbahçe 16 36
3. Samsunspor 17 33
4. Eyüpspor 18 30
5. Göztepe 17 28
6. Beşiktaş 17 27
7. Başakşehir 17 26
8. Gaziantep FK 16 21
9. Alanyaspor 17 21
10. Rizespor 17 21
11. Antalyaspor 17 21
12. Kasımpasa 16 20
13. Konyaspor 17 20
14. Trabzonspor 17 19
15. Sivasspor 17 19
16. Kayserispor 16 15
17. Bodrumspor 16 14
18. Hatayspor 16 9
19. A.Demirspor 17 5
Takımlar O P
1. Kocaelispor 18 38
2. Bandırmaspor 17 33
3. Karagümrük 18 31
4. Erzurumspor 17 29
5. Ankaragücü 18 27
6. Keçiörengücü 18 27
7. Pendikspor 18 26
8. Ahlatçı Çorum FK 18 26
9. Boluspor 18 25
10. Amed Sportif 17 25
11. Igdir FK 18 25
12. İstanbulspor 17 24
13. Manisa FK 17 23
14. Gençlerbirliği 17 23
15. Esenler Erokspor 17 22
16. Ümraniye 17 22
17. Şanlıurfaspor 18 22
18. Sakaryaspor 17 21
19. Adanaspor 17 14
20. Yeni Malatyaspor 18 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 18 45
2. Arsenal 20 40
3. Nottingham Forest 19 37
4. Chelsea 20 36
5. Newcastle 20 35
6. M.City 20 34
7. Bournemouth 20 33
8. Aston Villa 20 32
9. Fulham 19 29
10. Brighton 20 28
11. Brentford 20 27
12. Tottenham 20 24
13. West Ham United 20 23
14. M. United 19 22
15. Crystal Palace 20 21
16. Everton 19 17
17. Wolves 19 16
18. Ipswich Town 19 15
19. Leicester City 20 14
20. Southampton 20 6
Takımlar O P
1. Real Madrid 19 43
2. Atletico Madrid 18 41
3. Barcelona 19 38
4. Athletic Bilbao 19 36
5. Villarreal 18 30
6. Mallorca 19 30
7. Real Sociedad 18 25
8. Girona 18 25
9. Real Betis 18 25
10. Osasuna 18 25
11. Celta Vigo 18 24
12. Rayo Vallecano 18 22
13. Las Palmas 18 22
14. Sevilla 18 22
15. Leganes 18 18
16. Deportivo Alaves 18 17
17. Getafe 18 16
18. Espanyol 18 15
19. Valencia 18 12
20. Real Valladolid 18 12