Nasılsınız?

“A “At izi it izine karıştı” sözünü, çok yakın bir dönem önce bir Bakan’ın, görevden affını isterken kullanmıştı. Aradan geçen birkaç ayda o izler öyle bir karıştı, öyle bir bulanıklaştı ki, ne sadece at ne sadece it var artık, cemi cümle mahlukatın izi birbirine girmiş durumda.

Nasılsınız?

Günün en zor sorusu… Siyasi, ekonomik, sektörel, kişisel, toplumsal her türlü sorun yaşarken kim nasıl cevaplasın bu soruyu… Zor, doğal olarak zor. Çünkü çözüm gerekiyor. Birini çözmek için diğerinin katkısı, desteği gerekiyor, ama çözüm için gereken birliktelik sağlanamıyor. Buna karşı çıkan olur mu, diye geçiriyorum aklımdan, mesela Meclis’te, bir bakıyorum eller havaya kalkmış, “ret”! Sorsanız onlar da hak verir, ama parti disiplini denilen o merkezî yapı, subaşını tutmuş.

İçiniz nasıl?

O zaman soruyu insana, insanın içine sormak gerekiyor. Yanıt vermeniz de gerekmez. İçiniz nasıl? Hem zaten asla kandıramazsınız, çünkü insan karşısındakini kandırabilir de kendisini kandıramaz.

İçiniz de iyi olsun, her zaman.

Karayoluyla yolcu taşımacılığı sektörü, dışarıdan bakıldığında birbirine tutan, destekleyen, sahiplenen bir sektör olarak gözüküyor. Tam da içi beni yakar, dışı seni durumu… İkinci bir sezona girerken belirsizlikler sürüyor. Yine yüzde 50 kısıtlama getirildi. Tamam, kolaylıklar da yapıldı, ama astarı yüzünden pahalı. Otobüsçü, tarlasından elde ettiği ürünle (ya da bahçesini bağını satıp) işini sürdürüyordu, yüksek sezon denilen yaz aylarında da borçlarını ödeyebiliyordu. Onmuyordu, ama ölmüyordu da. Umudu vardı ve o umutla yaşıyordu. Şimdi, bu lanetli salgın, etkisi yıllarca sürecek kuraklık ve birbirine bağlı ekonomik durum nedeniyle umudun kırıntısı bile kalmadı. 

Küresel iklim krizinin neden olduğu kuraklıkla mücadele edilmezse geri dönülemez bir yıkım yaşanacak. Sadece köylü değil kentli için de, sanayici için de, hizmet sektörü için de yaşamsal önemde kuraklık.

Tarım ürünleri olmazsa insanlar beslenemez, beslenemeyen çalışamaz, harcayamaz… sonuç olarak ekonominin çarkları dönmez, bunu en çok siz biliyorsunuz.

Bir dokun, bin ah işit denir ya, benim bu kısa yazımda değindiğim genel geçer sorunlara sizlerin ekleyeceği o kadar çok şey var ki!  Şimdi bir kez daha soruyorum: Nasılsınız? ■