22.05.2024, 12:49

Otoyol ve köprü zamları

Otobüsçülerin, başta enflasyona bağlı maliyet artışları olmak üzere çeşitli problemleri varken buna bir de sürpriz şekilde otoyol ve köprü zamları eklendi. Üzerinde çokça durulan bu konu üzerinde ben de görüşlerimi paylaşmak istiyorum. 

Etkisi ne olacak? 

Etkisine ilişkin çeşitli iddialar var. Ben bunların dışında bir şey söylemek istiyorum. Genelde artışlar yüzde 40 dolayında. Dolayısıyla köprü ve otoyol ücretleri zamdan önce ne kadar olumsuz etki yapıyorsa, bu olumsuz etki şimdi yüzde 40 artmış olacak. Yani yüzde 40 daha fazla olumsuzluk yaşanmış olacak. Burada iki husus daha var. Bunlardan birisi bu zammın bir önceki zamdan sadece dört beş ay sonra yapılmış olması. Dolayısıyla önceki sindirilmeden, bunun üstüne eklendi. Bir başka husus da bu zammın zaten olumsuz koşullar sürerken gelmiş olması. Yani olumsuzlukların üzerine olumsuzluk eklenmesi. 

Devlet projeleri 

Yol ve köprülerin önemli bir kısmı 2002 yılından önceki iktidarlar döneminde yapıldı. Bunlarda bir geçiş garantisi veya belirli bir ücret garantisi söz konusu değil. Devlet parasıyla yapıldığı için geçenlerden sadece devletin belirlediği ücret alınıyor. Bu da çok yüksek olmuyor. 

Özel projeler

2002 yılındaki iktidar değişimden sonra otoyol, köprü, şehir hastanesi, havalimanları, garlar gibi yatırımlar kamu-özel işbirliği şeklinde yapıldı. Bunlarda, müteahhitlere, kullanacak olanların sayısı ve ödeyeceği ücretler konusunda garantiler verildi. Bu garantiler yerine getirilmesi zor hususlar getiriyordu. Öyle ki hiç ücret alınmasa dahi yeterli sayıda kişinin kullanması, köprüden geçmesi mümkün değildi. Kaldı ki, ücretsiz olduğunda bu para nasıl ödenecekti. Ödenecek ücretin yüksek olması halinde geçen sayısı azalacak, düşük olması halinde ise yeterli gelir olmayacaktı. Bu durumda hiç kullanmayanlar dahil, eksik kısım diğer vatandaşlar tarafından karşılanmış olacaktı. Bu nedenle ücretlerin ayarlanması önem taşıyordu. 

Eski projeler

Örnek olarak Boğaziçi Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne bakalım. Bunlarda yüzde 60 ücret artışı yapıldı. En çok artış bunlarda oldu. Buna rağmen alınan ücret Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yarısı kadar. Üstelik bu köprüler geçiş için Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne göre çok avantajlı konumdalar. Osmangazi ve Çanakkale Köprüsü ücretleri ile karşılaştırılacak olursa bunların yüzde 6’sı kadar ücret alınıyor. 

Yavuz Sultan Selim Köprüsü

İstenmeyen yerde olmasına rağmen Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprülerinin iki katı kadar ücret alınıyor. Buna rağmen bu ücret Çanakkale ve Osmangazi köprülerinin yüzde 12’si kadar. Ayrıca bu köprü için garanti edilen ücretin yüzde 20 kadarı geçenlerden alınırken, kalan büyük kısmı devlet tarafından ödeniyor. Bu da köprüden geçişin garanti edilen ücrete göre daha düşük kalmasına neden oluyor. 

Avrasya Tüneli

Geçiş ücreti, Boğaz’daki köprü geçişlerine göre daha yüksek. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün iki katından, diğer köprülerin dört katından fazla. Bu tünelden geçenler garanti edilen ücretin büyük kısmını karşılıyorlar. Yani onlar adına devlet daha az ödemek zorunda kalıyor. Buna rağmen buradan alınan ücret Çanakkale ve Osmangazi köprülerine göre düşük. 

Osmangazi Köprüsü

Zamlardan sonra alınacak ücret, Boğaz’daki köprülere göre epey yüksek durumda. Buna rağmen bu köprüden geçenlerin ödediği ücret garanti edilen ücretin yüzde 25’ini bile bulmuyor. Yani onlar adına devlet epey yüksek bir ücret ödüyor. Bu da bize, bu köprünün çok yüksek maliyetle yapıldığı, çok yüksek geçiş garantileri verildiği konularını düşündürüyor. 

Çanakkale Köprüsü

Hizmete gireli 2 yılı yeni geçti. Şu anda en pahalı köprü konumunda. Öyle ki, bu yüksekliği anlamak zor. Ancak bu köprüden geçenlerden alınan ücret geçiş garanti ücretinin önemli bir kısmını karşılıyor. Yani geçenler ödedikten sonra bunlar adına devletin ücretin ödeyeceği ücret epey az. 

Ya geçmeyenler

Yukarıda, köprülerin geçiş ücretlerini mukayese ettik. Bu ücretlerin garanti ücretini karşılama/karşılayamaması üzerinde durduk. Bu haliyle Çanakkale Köprüsü ve Avrasya Tüneli geçiş ücretinin eksiğini tamamlama konusunda devlete daha az yük getiriyorlar. Ancak iş bununla bitmiyor. Geçen taşıt sayısı, garanti edilen taşıt sayısını ne oranda karşılıyor? Garanti edilen sayıları ve geçen sayıları tam olarak bilemediğimizden bunlara kesin cevaplar veremiyoruz. Şunu söyleyebiliriz ki; geçenleri zorlayacak kadar yüksek gelen zamlı ücretler bile gerek garanti ücret açısından gerekse taşıt sayısı bakımından önemli yükler getirilmesini engellemiyor. Tabii ki, bunların garanti süreleri dolana kadar bu zorluklar yaşanacak. 

Yaz geliyor

Haziran ayının ortasıyla birlikte yaz hareketliliği yaşanacak. O dönemde hem okulların kapanması hem de Kurban Bayramı tatili hızlı bir başlangıç yapılmasını getirecek. Peki, kazanç olacak mı? Artan maliyetler fiyatların yükseltilmesini zorunlu kılıyor. Vatandaşın alım gücünün düşüklüğü, bu “haklı yüksek fiyatları” ödemeye yetecek mi; yoksa seyahatlerde azalma yaşanıp, yeterli doluluk ve yeterli sefer yakalanmasında zorluk olabilir mi? Burada yaşanan olumsuzluklardan büyük ölçüde etkilenmeyen kesimin havayolu kullanımı pek değişmeyebilir. Ancak otobüsçüler için bazı riskler var. Buna rağmen yaz dönemi her zaman otobüsçünün bayramıdır. Bunun için maliyetleri karşılayan fiyatların uygulanmasından taviz verilmemelidir. 

Uzun vadeli bakış

Haziran ayında, enflasyonun en yüksek noktaya çıkacağı sonra düşmeye başlayacağı söyleniyor. İyice artmış fiyatlar ve maliyetler enflasyon düşse de yükselmeye devam edecek. Biliyoruz ki enflasyonun düşmesi fiyatların düşmesi değil, sadece artışın yavaş olması anlamındadır. Ben enflasyonda yeterli düşmenin kolay olmayacağını düşünenlerdenim. Yani otobüsçüler de bunların hizmet verdiği yolcular da zor koşullarda yaşamaya devam edecekler. Bunun uzun dönemli olacağı bilinmeli sürprizlere açık olunmalı, hesap kitap iyi yapılmalıdır. 

Gençlere geleceğe ilişkin yeterli ümit veremesek de 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın tüm gençler ve ülkemiz için güzel geçmesini dilerim. Kutlu olsun. ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159
banner153