12.09.2022, 12:32

Şehir ve Ulaşımın Felsefesi ve Akıllanması - 6

Tarihi bağlamıyla denizyollarına baktığımızda; hem yolcu ve hem de yük taşımacılığı anlamında sürekli bir ihtiyaç ve kullanım alanı olarak varlığını sürdürdüğünü, coğrafi keşiflerde başat rol oynadığını görüyoruz. Ülkemiz özelinde de; Osmanlı Dönemi’nde özellikle Kuzey Afrika, Karadeniz çevresinde etkileşimin gerek siyasi gerek sosyal anlamda sağlanmasının birinci düzeyde aracı denizyollarıydı. Buna binaen; Osmanlı’nın birçok anlamda zirve dönemini yaşadığı çağda; iki büyük kanal projesinin üzerinde ciddi anlamda çalışıldığını görüyoruz. Bunlardan birisi; Kuzeydoğu Karadeniz’de İdil ve Volga nehri yataklarının açılarak birleştirilmesi yoluyla Karadeniz-Hazar Denizi suyolu bağlantısının sağlanmasıdır. Bu; Osmanlı’nın Kuzey ve Doğuya siyasi-sosyal-kültürel entegrasyon ve tesirinin önemli bir fikir ayağıydı. Diğeri ise daha iç coğrafya diyebileceğimiz bir alanda; bugünkü Marmara Bölgesi dâhiline düşen Sakarya Nehrinin yatağının genişletilmesi vasıtasıyla suyollarının İzmit Körfezi ve Sakarya’nın Karadeniz sahili üzerinden birbirine dökülmesi ve bu sayede, Karadeniz-Marmara Denizi hattında ikinci bir suyolunun, mevcut İstanbul Boğazı’na ilaveten oluşturulmasıydı. Her iki proje içinde; hem düşünce ve hem de eylem bazında ciddi çalışmaların yapıldığını fakat sonrasındaysa akamete uğradığını biliyoruz. Kadim Dünyanın merkezi olan ve yeniden çok ciddi gelişme ivmeleri gösteren Akdeniz havzası coğrafyasının merkezinde ve önemli bir bileşeni olan ülkemiz, deniz ulaşımından her anlamda had safhada faydalanmanın yollarını ve imkânlarını geliştirmelidir. Bu bağlamda; ülkemizde ve bölgemizde, ekonomik gelişimin hızlanması ve siyasi istikrarın derinleşmesine paralel izlenecek doğru sosyal politikalar, yerinde kullanılacak teknik imkânlar ve argümanlarla beslenerek gerçekleştirilecek olan büyük ölçekli yatırımlarla deniz ulaşımı bölgesel çapta, bütün tarafların faydasına bir itici güç ve temel hizmete dönüştürülebilir. İstanbul’da yaşıyor olmamız ve İstanbul’un bir parçası olmamız, bütün bu sorumlulukları, faydaları, maliyetleri, riskleri ve fırsatları bize muhatap kılmaktadır. Daha sağlıklı bir yaşanabilirliği ancak bütünlüklü bir bakış açısı, insan odaklı bir yaklaşım, uzun vadeli politikalar, kendi perspektifimizi geliştirebilme düşüncesi ve sürdürülebilir bir kavrayış ile yakalayabileceğiz.

Akıllı şehirler; şehrin su, doğalgaz, güneş, rüzgâr, besin, para, elektrik, petrol, maden vb. ana kaynaklarını veri tabanında depolayan bunları yüklenen program dâhilinde, yıllık, on yıllık, yüz yıllık periyotlarla tasarruf eden, devreye sokan-devreden çıkartan bir ana ortak aklı bünyesinde barındıracak olan şehirlerdir. Burada; teknik imkanlar bir ana veri tabanı, işlem adımları, proses altyapısı olarak düşünülebilirse, bunlara bütün girdileri (input), çıktıları (output), nitelik ve niceliği (kalite ve kuantite) ve mantık adımlarını yükleyecek olarak bizleriz. Ve dolayısıyla; bizim ulaştırmacılarımız, bizim endüstricilerimiz, bizim yazılımcılarımız, bizim enerji uzmanlarımız ve hatta bizim sosyologlarımız, bizim felsefecilerimiz, bizim psikologlarımız, netice olarak bizim siyasilerimiz ve bizim Halkımızdır. Burada tam anlamıyla; perspektifimiz-mantığımız-mühendisliğimiz-‘insan odaklı’ yaklaşımımız esas olandır, teknik imkânlar ise bütünüyle araçtır. Ve bu gerçekçi bir sentezin, gerçekçi bir okumanın ve gerçekçi bir sözün alt ürünü ve diğer tarafıyla sonucu da olacaktır.

Akıllı Ulaştırmanın ülkemizdeki ilk uygulamalarını yakın bir geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Elektronik Denetim Sistemleri çalışmaları ile görmeye başladık. Sonrasında bu uygulamalar İstanbul’un hemen hemen her noktasında başarıyla uygulanmaya başladı. Her ne kadar bu ve benzeri uygulamalar ilk etapta ceza eksenli ve dolayısıyla yetki-sorumluluğu elinde bulunduran İdarelerin mali kaygıları ve refleksleri olarak algılanabilse de, ülkemizde yasakların ahlaki ve fayda eksenli arka planı algılanamadığından (algılatılamadığından) ortak yaşamı kolaylaştırıcı bu tedbirlerin ancak ve ancak cezai tedbirler ve güçlü denetim mekanizmaları ile sağlanabileceği hususu da bir vakıadır. Zira buda aynı özel araç kullanımının yaygınlığının para-statü eksenli toplumsal algısının çarpık sonuçlarına paralel sonuçlara sahiptir. Yani tüketim kültürü ve alışkanlıklarının yönlendirilmesi, daha doğrusu yönetişimi ile alakalıdır. Ancak buradaki ince çizgi; yönetme ve yönetişim arasındaki algıdan geçecektir. Nasıl ki; medyanın abartılı bir güce ulaştığı günümüzde; sistem her ne kadar demokrasi olarak işlese de, Medya Kanalı ile insanların bilinçaltına bir doğruyu empoze etmek mümkün olabiliyorsa, burada insanların ortak faydasını gözetecek olan tüketim kültürü, toplumsal bilinç, şehirlilik algısının arkası yönetişim ile doldurulabilir. Zira burada; Yönetici Kadrolar, STK’lar, vakıflar, üniversiteler, halka medyayı doğru yönde araçsallaştırarak çözüme giden örneklikleri ortaya koymalıdırlar. Medyanın işlevselliği ancak bu yönde anlam kazanabilecektir. Bu bağlamda ABD ve benzeri ileri teknoloji-ekonomi toplumlarında demokrasi heyecanını kaybetmiş ve medya ve benzeri güçlerin argümanı haline evrilmeye başlayabilmektedir. Bu; buralarda demokrasinin olmadığı anlamına gelmemekle beraber, aslında medya ve görselin tahakkümü altına girmiştir. Ama bu toplumlar- geneli itibariyle- yasak algısını kendi ahlakilik ölçütleri üzerinden okumayı içselleştirebilmiş toplumlardır. Kuzey ve Batının politik olarak galip, ekonomik-teknolojik olarak ileri toplumlarının bu durumu karşısında, Dünyanın geri kalanında; genel tüketim kültürü alışkanlıkları takip, taklit, görsel ve statü üzerine yoğunlaşmıştır. Bu toplumların birçoğu aynı zamanda Gayri Safi Milli Hasılası düşük ve yerinden üretimin olmadığı toplumlardır. Bu toplumları genel seyri; yüzyıllık süreçte, kapalı toplumlar-kapalı cemiyetler-grupsal tahakküm ve takibinde de dünyaya açılış üzerine bir seyir izlemiş olup, bugün itibariyle ‘kara ve zarara’ ‘fırsatlara ve tehditlere’ açık olan bir ‘güçlü yön-zayıf yön’ değişkenleri havuzuna sahiptir. Buradaki üçüncü adım; bütün bu süreçleri ve karmaşayı toparlayıp bir görüş açısı kazandırabilecek olan bir perspektif inşası olmalıdır. Zira halkımız ve benzeri halklar için yasaklar bizatihi baskı, denetim ve hatırlatma unsurları olarak algılanabilmektedir. Bunda hem yönetimin ve hem de yönetilenlerin birçok yanlış algısı ve fiili rol almaktadır, almıştır. Esas olan ise tabir yerindeyse hatalı tespiti ve ‘ilk nerede ne zaman kimin yanlışı ile başladı?’ sorusuna cevap aramak yerine bir yönetişim anlayışı içerisinde medya-teknik-ekonominin imkânlarını doğru yönde kullanarak olması gerekeni bir örneklik olarak ortaya koymaktır. Burada medyanın yönetişimi kavramını ve bununla beraber içeriği başlı başına tartışılacak olan bir akıllı medya kavramını da ortaya atabiliriz.

Yorumlar (1)
Burak topcu 2 yıl önce
Eline sağlık hocam
banner117
15
açık
banner159
banner153
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 10 28
2. Samsunspor 11 25
3. Fenerbahçe 10 23
4. Beşiktaş 10 20
5. Eyüpspor 11 19
6. Sivasspor 11 17
7. Göztepe 10 15
8. Başakşehir 10 15
9. Kasımpasa 11 14
10. Konyaspor 11 14
11. Trabzonspor 10 12
12. Gaziantep FK 10 12
13. Bodrumspor 11 11
14. Antalyaspor 11 11
15. Alanyaspor 11 10
16. Rizespor 10 10
17. Kayserispor 10 9
18. Hatayspor 10 3
19. A.Demirspor 10 2
Takımlar O P
1. Erzurumspor 11 22
2. Kocaelispor 11 22
3. Bandırmaspor 11 21
4. Karagümrük 11 18
5. Igdir FK 11 18
6. Boluspor 11 18
7. Esenler Erokspor 11 17
8. Ümraniye 11 17
9. Pendikspor 11 17
10. Ankaragücü 11 16
11. Ahlatçı Çorum FK 11 16
12. Şanlıurfaspor 11 15
13. Gençlerbirliği 11 15
14. Manisa FK 11 14
15. Keçiörengücü 11 14
16. İstanbulspor 11 13
17. Sakaryaspor 11 13
18. Amed Sportif 11 13
19. Adanaspor 11 6
20. Yeni Malatyaspor 11 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 10 25
2. M.City 10 23
3. Nottingham Forest 10 19
4. Chelsea 10 18
5. Arsenal 10 18
6. Aston Villa 10 18
7. Tottenham 10 16
8. Brighton 10 16
9. Fulham 10 15
10. Bournemouth 10 15
11. Newcastle 10 15
12. Brentford 10 13
13. M. United 10 12
14. West Ham United 10 11
15. Leicester City 10 10
16. Everton 10 9
17. Crystal Palace 10 7
18. Ipswich Town 10 5
19. Southampton 10 4
20. Wolves 10 3
Takımlar O P
1. Barcelona 12 33
2. Real Madrid 11 24
3. Atletico Madrid 12 23
4. Villarreal 11 21
5. Osasuna 12 21
6. Athletic Bilbao 12 19
7. Real Betis 12 19
8. Mallorca 12 18
9. Rayo Vallecano 11 16
10. Celta Vigo 12 16
11. Real Sociedad 12 15
12. Girona 12 15
13. Sevilla 12 15
14. Deportivo Alaves 12 13
15. Leganes 12 11
16. Getafe 12 10
17. Espanyol 12 10
18. Las Palmas 12 9
19. Real Valladolid 12 8
20. Valencia 11 7