Çocukluğumda, otobüs yolculuklarının, özellikle şoförün arkasındaki koltukta olanını severdim. Hem şoförü gözleme imkanım olurdu hem de onun omzunun üstünden geçen telgraf direklerinin sanki devrilecekmiş gibi geçişini izlerdim. Bir de her geçen gün yeşeren doğa, hareketlenen canlılar ve içimde kıpır kıpır coşku…
Çimenler coştu, papatyalar açtı, ağaçlar çiçeklendi… Dağların doruklarından eriyen kar sularının oluşturduğu pırıl pırıl, şırıl şırıl, berrak derecikler güneşin ışıklarıyla parıldamaya başladı. Bu resme kınalı kuzuları eklemek gerek; nasıl da sıçrıyorlar neşe içinde.
Cemrelerin ardından…
Cemreler düştü, gün döndü. Bahar geldi demektir artık. Her ne kadar soğuyacağı bilgileri geçiyorsa da haberlerde, kulak asmayın. Ne olabilir ki? Azıcık üşütür, ama uzun sürmez. Bulutların arasından sıyrılıp güneş ve ısıtır içimizi.
Bu yıl bahar bir başka geldi, büyük umutlarla, büyük coşkularla ve tabii, büyük beklentilerle. Kim ne derse desin, kim karşı çıkarsa çıksın artık su yolunu buldu. Geri dönüşü kimse aklına bile getirmemeli.
Ressam şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şiirce dillendirdiği; “Bu gelene bahar derler / Bu gülene yeşil / Bu uçana mavi derler / Mavi mavi tohum / Uyyy üreme sevincine / Uyyy gücüne kuvvetine / Uyyy betine bereketine kurban olduğum // Bu gelene bahar derler / Bu gelene yeşil / Bu uçana mavi derler / Allah mavisi / Düşünmeden sevmek en iyisi // Bu gelene bahar derler açın / Açın kapıları mavi kuşlara / Uzatın yüzünüzü gözünüzü / Uzatın horoz şekerleri gibi / Uzatın canlarınızı uzatın / Bırakın bırakın kuşlar konsun // Tepeden tırnağa cıvıltı / Tepeden tırnağa tomurcuk / Tepeden tırnağa tohum / Uyyy üreme sevincine kurban olduğum” şiiri ne de güzel anlatıyor baharın yeşilini, mavisini… güzelliğini.
Hızır ile İlyas
Sırada hıdrellez var, bayram… Geleneksel, coşkunun doruğa vurduğu, insanların birbirine “bahtın açılsın” diye şans ve umut dilediği bayram. Yaz gelmiştir artık. “Ya başında ya beşinde” dediği gibi eski insanların havaların bozma durumu da -en azından bir ay daha, çünkü Haziran başındaki fırtına yeniden üşütür insanı- kalmamıştır.
“İçimde renkler uçuşur / Al yanar yeşil tutuşur” dediği gibi şairin, tutmayın beni; başlığa aldığım şiiri tamamlayayım: “Seviyorum seni, / Çıldırasıya”.