Ülkemizde gündemi belirleyen her gün yeni bir gelişme, her gün sürpriz bir durum söz konusu oluyor. Her sabah arkadaşlar ile bir araya geldiğimizde, “bugünün sürprizi ne” diye merak içerisindeyiz. Gündemi sarsacak önemli ve sansasyonel bir durum olmadığı günler neredeyse herkes için tam bir hayal kırıklığı oluyor.
Neden bu hale geldik ve neden sakin ve huzurlu bir gündem yaşanmıyor bu ülkede? Makro düzeyde bu denli hareketli ve sansasyon yaratan gündem, ister istemez bireyleri ve bireyler arasındaki ilişkileri de etkiliyor.
Bundan bir süre önce Gülse Birsel’in bir yazısında, Londra’nın en kalabalık caddesi olan Oxford’da vitrin seyrederek sakince yürüyen insanlara daha hızlı hareket etmeleri için, arkadan gelen uyarma nidasını duyunca, içinden, “Bu kesin Türk olmalı” diye düşünmüş. Hızlı ve telaşlı hareket etmek isteyen kişinin gerçekten de Türk çıkmasını anlatan yazısı aklıma geldi.
Gündemin bu kadar hızlı döndüğü ortamda, kişilerin bu döngüye uygun olarak karakterlerinin değişime uğraması çok olasıdır. Aynı kıvraklık, ticarette ve siyasette söz konusu oluyor. Ancak maalesef bunlar, toplumun dinamikleri değil, dinamitleri haline geldi.
Seyrettiğim bir sunumda kişi başı gelirin 3 bin dolardan, 10 bin dolara çıkmasının inşaat ve yollarla mümkün olabileceğini ifade eden konuşmacı, buna karşılık 10 bin dolardan 20 bin dolara çıkarabilmek için bu kıstasların yeterli olmadığını; katma değer üreten projelerin olmasını, bunun için de hayallerin de devrede olmasını pek güzel ifade etti. Çünkü bu artış için, inovasyon ve hayal kurulan projelere gerek duyulduğunu; ancak bizim eğitim sistemimizin doğuştan yetenekli olan çocukları bile kalıplara sıkıştıran bir model olduğunu, sormayan, sorgulamayan tartışma ve itiraza kapalı bireyler yetiştirdiğini, hayallerin sınırlı kaldığını, bu yüzden gelişmiş ülkelerdeki yükselişe paralelliğin yakalanamadığını ifade etti.
Örnek olarak da 52 çalışan tarafından kurulan Whatsapp’ın, bugün 18 milyar dolarlık piyasa değeri ile Türkiye’nin, cumhuriyet tarihi boyunca kurulmuş en büyük 5 kuruluşunun toplamından daha değerli olduğunu belirtti. Kesinlikle bu tarz bir yazılım için önce hayal etmek gerekiyor.
Ülkemizdeki ve çevremizde bitmeyen keşmekeş yüzünden her birimiz öncelikle kendimizi kurtarmaya yönelik bir karakterlere dönüştük. Toplum menfaatlerinden çok kişisel menfaatlerimiz ön planda olduğu sürece biz olmak yerine ben olarak kalacağımızdan ekip olma şansımız kalmıyor.
Son dönemde hızlıca zenginleşen insanların sahip oldukları sığ kültürleri yüzünden toplumda model olarak alınmıyor. Bu tarz örnekler ve salt maddi zenginleşme hedefi yüzünden makyavelist yaklaşımlar önem kazanıyor. Bunun toplum yapısını bozan en önemli kriterlerden biri olduğunu düşünüyorum.
Sakin huzurlu ve dingin bir yaşamın, telaşlı, stresli ve kaotik bir yaşama göre çok hızlı gelişme ve zenginleşmeye neden olabileceği göz ardı edilmemelidir. Bu güne kadar Formula1 yarışlarında en çok birincilik alan Michael Schumacher’in başarısının altındaki neden araştırıldığında, yarış esnasında nabzı en düşük atan en sakin kişi olduğu tespit edilmiştir.
Buradan da anlaşılacağı şekilde hayal gücü ve sakinlik gerçek anlamda başarı için gerekli en önemli özelliklerden biridir.
Ülkemizin çok daha sakin ve huzurlu bir ortama kavuşması ve gelişmesinin de ters orantılı olarak artması dileğimizdir.
“Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere./ Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.” Albert Einstein ■