Günümüzde büyük kentlerde yaşayan insanlar gerek yaşam zorlukları ve çalışma koşulları nedeniyle uzakta bulunan yakınlarını her fırsatta ziyaret edemiyor; diğer ihtiyaçları yüzünden buna fazlaca zaman da bulamayabiliyorlar. Böyle günlerde toplumda hareket ve yer değiştirmeler hızlanır. Bayramlar, sektörümüzde iş yoğunluğunun arttığı, kazançların doruğa çıktığı, doluluk oranının yüzde 100 olduğu, yıl ortalamasını yükselten zamanlar olmuştur. Artan iş hacmini karşılamak için ilave seferler ve araçlar devreye alınarak oluşan bu yüksek talep karşılanmaya çalışılır.
Taşımacılar için “sezon” olan yaz dönemi, okulların kapanmasıyla, yıllık izinlerin bu dönemde kullanma eğilimi yüzünden işlerin arttığı günler olmuştur. Üzerine bayram hareketliliği de eklendiğinde yoğunluk tepe noktasına ulaşmaktadır. Yıl boyunca bu hareketliliğin dengeli bir dağılım göstermesi, kazanç ve karlılığın artması dileğimizdir.
Sektörümüzde, uzun yıllardan beri oluşmuş müthiş bir birikim söz konusudur. Son dönemlerde alternatif taşımaların artması pazar kaybı gibi görünse de, pazarda karayolu taşımacılığının üstünlüğü kesindir. Sektörün geleneksel yapısı
zaman içerinde gündeme adaptasyonunda zorlanmalar yaşasa da, taşımacılar bu sorunu da aşmış ve kullandıkları yöntemlerle kendilerini güncellemeyi başarmışlardır. Geçtiğimiz yıllarda kullanılan araç markası ve modeli, pazarlama argümanı olarak ilk sırada iken, firmaların bilinçlenmesi sonucunda şimdilerde markalaşma çalışmaları daha öne çıkmaktadır. Kurumsal kimlik, renk, logo, iç denetim ve kalite standartlarını yükseltme çalışmaları tüketicide güvenlik ve konfor algısını arttırmış ve yapılan bu çalışmaların olumlu neticeleri alınmaya başlamıştır.
Bundan böyle, yapılacak en önemli şey, yükselen bilinçle birlikte verimliliğin daha da yukarılara taşınması olacaktır. Firmalar bu alanda kendi çalışmasını yaparken, sektör temsilcisi organizasyonlardan bu çalışmalara öncülük ve rehberlik yapması zorunluluk düzeyinde beklenmektedir.
Sektördeki, özellikle fiyat konusundaki, yıkıcı iç rekabetin bu güne kadar kimseye hiçbir fayda getirmediği aşikârdır. Bundan kurtulmanın yanı sıra sektör artık kendi selameti için üretici tahakkümünden kurtulmanın yollarını bulmalıdır. Dünyada sayılı büyüklükte olan bu sektör hala oligopol bir pazar olarak marka, model ve yaş kısıtlamaları nedeniyle üreticilerin fiyatlandırma ve satış yöntemlerine mahkum durumdadır.
Her alanda sektörü bir araya getirecek sempozyum, panel, münazara ve sosyal etkinlikler bu alandaki insanların birbirini gerçek anlamda daha iyi tanıması ve sonucunda dayanışma ve işbirliğinin artmasını sağlayacaktır. Firmalar da, mesleki sivil örgütlenmeler de rakip olmanın düşman olmak anlamına gelmediğini artık anlamalı… Nitelikli rekabetin, kendi niteliklerinizin yükselmesini sağlayan önemli bir husus olduğu unutulmamalıdır.
Bir kez daha bayramınızı kutlar, sağlıklı, huzurlu, başarılı bir sezonla birlikte sevincimizin daim olduğu; bayram günlerindeki gibi birlikteliğimizin sürekli olmasını dilerim. ■