Taşıma Dünyası Gazetesi ile birlikte yeni bir adımı atmanın heyecanı içindeyim. Sektör mensuplarımıza, sivil toplum örgütü başkanı olarak seslendiğimiz toplantıların haricinde ilk kez köşe yazarı olarak ulaşmanın heyecanı bu.
Sektörümüz çok yoğun bir döneme doğru ilerliyor. Aslında, yaz, mevsim olarak çok daha önce gelmesine rağmen; sektörümüze ise Bayramla birlikte geldiğini düşünüyorum.
İyi bir sezon olacak
Ben iyi bir sezon olacağını düşünüyorum. Bu sene için özelikle Karadeniz’de yoğun bir hareketlilik olacağını düşünüyorum. Karadeniz’de son iki senedir mahsul kötüydü; bu yıl ise mahsulün iyi olması önemli bir hareketlilik getirecek.
Karadenizli sever, fındık toplamaya gitmeyi. Bir ton fındığı bile olsa gider. Benim bahçemin ürünü, toplayayım der, her zaman olduğu gibi. Ama tabii, işçilikle maliyetler karşılanamayacak olursa, zaten fındıktan başka bir şey konuşmayan Karadenizliyi hüzün kaplar, yine memlekete gidemeyeceğiz diye.
Ulusal şirketler örnek oluyor
Karayolu yolcu taşımacılığında ulusal şirketler son 4-5 yılda toparlandı. Bu, sektör için çok önemli bir şey. Yabancı sermayenin Türkiye’ye gelmesi, yabancıların Türk şirketlerine talip olması, evlilik teklif etmeleri çok olumlu gelişmeler olarak öne çıkıyor sektör için. Sektörde hizmete talip olanlar neler yapabileceklerini de gösterdiler. Ben takdir ediyorum.
Hem şirket yöneticisi hem federasyon başkanı olarak, ne kadar aynı masada otursak da, birbirimizin dertlerine ve sıkıntılarına birlikte çözüm arasak da neticede biz rakibiz. Ama hak edenin hakkını da veririz. Doğru bir proje yaptılar doğru yoldalar. Allah yollarını açık eylesin.
Yıkıcı rekabet azaldı
Ulusal ölçekteki firmalar artık çalışma biçimleriyle de diğer firmalara örnek olmaya başladılar. Sektör, yıkıcı fiyat rekabetinin çok büyük zararını gördü, ama özellikle son 2 yıldır, bilet fiyatlarına yönelik bir istikrar ve giderek azalan yıkıcı rekabet var. “Azalan” dedim, “yok olan” demedim, çünkü yine de ulusal ölçekte hizmet veren bir firma yine masaya oturmuyor ve yine yıkıcı rekabete yönelik çalışmalar yapıyor. Biz bilet fiyatlarında istikrar talep ederken, rekabete aykırı bir yapı olsun istemiyoruz. Bu kanunen yasak. Bizim tüketicinin mağdur olacağı hiçbir fiyatı sektör olarak uygulamamız mümkün değil zaten. Hakkımız olmayan bir şeyi de istemeyiz. Ben Federasyon Başkanı olarak, çalıştığım şirketteki arkadaşlara da aynı şeyi söyledim: güçlüden yana değil, mazlumdan yanayız her zaman. Yani şirketin patronları, yöneticileri, sermayedarları kadar bireysel otobüsçüleri de korunmalı. Tabii, bunun yanında tüketici de korunmalı. Eğer bu denge doğru kurulursa, kazan kazan formülü işler.
Otobüsçüyü şok eden zamlar
Şimdi otobüsçünün bayram sevinci var. Ama otobüsçüyü şok eden zamlar oldu.
Kısa mesafeye, günde 10 sefer yapan bir otobüs düşünelim İstanbul’dan 10 sefer yapan en az yapandır zaten. Aylık otogar çıkışı sadece tek noktadan 30 bin TL. Böyle bir maliyet olur mu? Şimdi biz şikayet ediyoruz. Ulaştırma Bakanlığı’na, kamuya serzenişte bulunuyoruz… Sıkıntılarımız, dertlerimiz var diye bize çare olunmadığı konusunda feryat ediyoruz. Ama kendi içimizde birbirimizi soyuyoruz. Bir araya gelmiyoruz.
Daha bu hafta, yani biz bireysel otobüsçüler bayram geldi, sezon geldi diye sevinirken, bir haber geldi: Otogar çıkışlarına zam var. Kamu, özel sektör ama bunun bir sahibi yok mu, bunun bir “taraf”ı yok mu, olmayacak mı, buna birisi dur demeyecek mi?
Ben Federasyon Başkanı olarak, beraber çalıştığımız arkadaşlarım, genel müdür seviyesindeki arkadaşlarım, Türkiye’nin en büyük şirketlerinin yöneticileri kararlaştırdık: Kesinlikle bu konuya müdahil olacağız. Sonuna kadar da takipçisi olacağız.
Bu gidişe bir dur diyeceğiz
“Biz yaptık, siz de kabul edeceksiniz, bizim dediğimize evet diyeceksiniz” algısını yıkacağız. Bu gidişe bir dur diyeceğiz.
“Biz bu sektörden geldik, bu sektörden var olduk” diyenler bu duygu sömürüsü ile otobüsçüyü soyuyor. Bunu ben söylüyorum, aksini söyleyen varsa, onlarla her yerde, her şekilde tartışırım. Söylediğimin aksini iddia eden, “bu böyle değil, İmran Okumuş farklı söylüyor veya farklı bir yorum yapıyor” diyenlerle istedikleri yerde istedikleri şeyi tartışırım.
Artık icraata geçme zamanı
Artık konuşma değil eylem zamanı, icraata geçme zamanı. Biz dinlemekten yorulduk, aynı cümleleri konuşan insanları dinlemekten, aynı söylemleri işitmekten yorulduk. Aynı köşe yazarlarının köşe yazılarında yıllarca hiç değişmeden aynı standarttaki aynı yazılarını okumaktan bıktık. Biz artık icraat istiyoruz.
Ben de yazıyorum
Her ay, bu gazetede yazacağım. Bu zamana kadar hem sözümün hem imzamın arkasında oldum. Bu gazetede çıkan sözler benim ağzımdan çıkan, benim teyit ettiğim sözler olacak. Güncel konularla ilgili olarak hem enerji sektörünü hem de ulaştırma sektörünü yazacağım. İnşallah beğenilir, inşallah ilgi ile okunur.
Ramazan Bayramınızı kutluyorum
Bu bayramın, bütün sıkıntılara rağmen sektöre iyi geleceğini biliyorum. Sektörümüzün, yolcularımızın herkesin Kandilini, Ramazan Bayramını kutluyorum. Sağlıklı, bereketli, hayırlı ve uzun ömürlü ticaret diliyorum. Yoğun geçecek sezonda güvenli taşımacılığa dikkat çekmek istiyorum. Emniyetten taviz vermeden, uykusuz yola gitmemelerini tavsiye ediyorum. Sektörümüzün can taşıma sorumluluğunun bilincinde olduğunu biliyorum, ancak bunu hatırlatıyor, iyi bir sezon diliyorum.
Haydi Bismillah. ■