Bu haftaki yazıma, her platformda ilk dile getirdiğim konuyla, terörü kınama ile başlıyorum. İçimiz acıyor. Gerçekten Türkiye’de ciddi bir kaos var. Bu kaos tüm sektörlere de yansıdı ama otobüs sektörüne biraz fazla yansıdı. Son zamanlarda otogarlarda yardım bekleyen mültecilerin de çırpınışları içimizi acıtıyor. Bu çaresizlik kötü bir şey.
Sektördeki kayıp yüzde 20
Sektörümüzle ilgili en önemli konu da doluluk oranları ve sektörümüzün ciddi anlamda kan kaybetmesi. Federasyonumuzdan olan olmayan sektör mensupları ile yaptığımız görüşmelerde bu sene geçen yıla göre yüzde 20 kayıp var. Bayram tatilinin uzaması bizim için bir umuttu, ama tam tersi oldu; doluluklarımız düştü. Hem terör hem de seçim havasına girilmesiyle bir duraklama yaşandı. Yolculuklar ciddi anlamda azaldı. 2015 yılı -kara bir yıl demeyelim ama- sektör için çok olumsuz geçti. Ciddi anlamda bir hayal kırıklığı yaşadık. Hükümet boşluğundan da kaynaklanan ekonomik krizin sektörümüze ciddi anlamda bir yansıması oldu. Yapılan yüzde 30 devalüasyonla otobüsçünün yüzde 50’den fazlası Euro bazlı borçlandı. Üretici firmaların 5 yıldır buy-back uygulaması yeni bir formül oldu. Dediler ki, siz otobüsü 36 ay kullanın, süre bitiminde yüzde 40 değer kaybı ile geri alabilirim. Bunu yapabilmek için de haklı olarak dövize bağladı. Dövizle satış yaptı. Ama döviz de yüzde 30 arttı.
Sektörden çekilenler olacak
Dövizin artışından dolayı sektörümüzde ciddi anlamda iflaslar yaşanacak. Bu yılın sonunda ciddi şekilde bu sektörden çekilenler olacak. Bir defa bireyselci diye bir kavram kalmadı. Bireyselci otobüs sayısı, son 3 yıl öncesine bakarsak bir elin parmakları kadar az. Eskiden 5 otobüsü 10 otobüsü olan, bölgesel yatırımcılar vardı. Artık otobüse yatırım yapanların bu sektörden çekildiğini görüyoruz. Bireysel otobüsçülerin sektörden çekilmesi de şirket sahiplerini yeni yatırımlara zorluyor. Ama bu şartlarda yeni yatırımları yapmak da mümkün değil. Taşıma modlarında yaşanan gelişim kesinlikle sevindirici. Ulaşım imkanlarının artması, ülkemizin kalkınması çok güzel bir gelişme. Otobüsçü bu gelişimden de ciddi anlamda darbe yedi, kan kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor. Onun üzerine terör, ekonomik ve siyasi istikrarsızlık da kayıpları artırdı. Dövizin bu yükselişinden otobüsçü ciddi anlamda mağdur. Tüm dünyada akaryakıt fiyatlarındaki gerileme ülkemiz piyasasına yansımadı. Çünkü vergi oranları sabit. Ben akaryakıt sektörünün yaşadığı sıkıntıları en iyi bilen insanım. Çünkü akaryakıt bayilerinin üyesi olduğu PUİS’in de başkanıyım; aynı zamanda Türkiye İşveren Sendikaları Federasyonu’nda da Yönetim Kurulu üyesiyim. Ben her ortamda sektörümüzün haklarını savunmak için mücadele ediyorum. Diğer taşıma modlarında yapılan sübvansiyonun sektörümüze de uygulanmasını savunuyorum.
Otobüsçü mutsuz da akaryakıtçılar mutlu mu?
Hayır. Kar oranları çok düşük. Orada en büyük tehlike kayıt dışı. Kayıt dışı satışlarla ilgili ciddi bir mücadelemiz var. EPDK, Gümrük Bakanlığı, Maliye Bakanlığı birkaç uygulama yaptı. Bu uygulama da ciddi anlamda kayıt dışılığı önledi. Yani orada bir rahatlama, haksız rekabeti önleyici önlemler alındı. Ama denizde yapılan ÖTV’siz yakıtların tekneyle karaya dönüp satılması, hala kayıt dışılığın bu şekilde devam ettiğini gösteriyor. Buna yönelik talebimizi vergi iadesi şekline dönüştürdük. Her zaman şunu savunduk: Baba, evlatları arasında ayrım yapmamalı. Ama ne yazık ki bu sektör yok sayılan, görülmeyen bir sektör.
Siyasi partiler sektörü görmeli
7 Haziran sonrasında, ülkemiz bir kez daha seçime doğru yol alıyor. Biz sektör olarak siyasi partilerin sektöre yönelik daha ciddi çalışmalar ortaya koymalarını bekliyoruz. Bu çalışmaların seçim bildirgelerinde yer alması önemli. Ekonomik vaatler içinde bu sektörün de kesinlikle yer alması lazım. Bu sektör ciddi istihdam kazandıran bir sektör.
2015 yılında yaşadığımız ekonomik kriz, hemen atlatabileceğimiz bir süreç değil. Ben 1 Kasım seçimlerinin de kolay bir çözüm sağlayabileceğini düşünmüyorum. Otobüsçü bu aldığı yarayı kolay kolay atlatamayacak. Yani bu yaşanan olumsuzluklarla 2015 yılını tamamen yok sayıyorum. 2016 yılını da 2015 yılının yaralarının tedavi edilmesi için mücadele edilecek bir yıl olarak görüyorum. 2017 yılı için de Allah sonumuzu hayretsin. Geleceğe yönelik daha fazla umutlu olabilmem, 1 Kasım sonrasında bir uzlaşı sağlanması, güçlü bir hükümet kurulması ve bunun da uzun süreli olması ile mümkün olacak.
Öte yandan sektörümüz çok ağır sorunlar yaşadığı bu dönemde içinde bile birlik ve beraberlik içinde hareket edemiyor. Biz otogar çıkış ücretlerinin taban ve tavan fiyatlarının belirlenmesinde, bilet fiyatlarının tabanının belirlenmesinde ve haksız yıkıcı rekabetin önlenmesinde birlikte hareket etmek, ortak akılla yürümek istiyoruz. Ama maalesef Samsun Otogarı’nda transit arabalardan 75 TL alınmasını kabullenemiyorum. Samsun-Ankara bilet fiyatı ise 15 Lira. Bu kabul edilecek bir şey değil. Bu sıkıntımızı hem AVTER yönetimine hem de her iki federasyon başkanına aktardım, haklı buldular, “Buradaki fiyatlar fahiş, buna destek veriyoruz ve kabul ediyoruz” dediler. Biz de kendilerine bir süre verdik. Eğer bir hafta içinde bir çözüm sağlanmazsa; biz zaten dava sürecini başlattık. Bundan sonraki adımlarımız eylem yönünde değil ama daha farklı şekilde gelişecek. Biz ilk adım olarak transit araçlarımızı Samsun Otogarı’na sokmayacağız. Bunu Valilik ve Büyükşehir Belediyesi’ne de ilettik.
Ödemeler yüksek
AVTER yönetimi Doğu ve Güneydoğu firmaları için güzel bir adım attı, onu tebrik ettik. Bu yaklaşımın sektörün tamamına yönelik olması gerektiğine ve park ücretinin tamamen kaldırılması gerektiğine inanıyoruz. Ben kendi evime para ödeyerek giriyorum; olmaz böyle bir şey. Daha önce de dile getirdiğim bir görüşüm var; nasıl devlet bayram sürecinde otoyol ve köprülerden geçişleri ücretsiz yapıyorsa, biz de bayramda sektörden üç gün otogar ve park ücreti alınmasın teklifini getiriyoruz. Bu da otogar işletmelerinin zekatı olsun. 365 günün sadece 6 gününde ücret alınmasın istiyoruz bu kadar. Her firma otogar çıkışlarına çok yüksek ücret ödüyor. Bunu karşılaması mümkün değil artık. Böyle bir süreç yok.
Ulaştırma Bakanlığı’ndan otogar çıkış fiyatlarına müdahil olmalarını istedi. Bakanlık, yeni bir tarife yayınlanmadığı için eski tarifenin geçerliliğini koruduğu iddiasında. Ama reel durumda öyle bir şey yok. Bakanlığın tarifesini dikkate alan bir yer yok. Ortada hukuksuzluğun getirdiği belirsizlik var.
Eğer bu belirsizlik giderilmezse, biz kalkış ve varış noktası olarak Alibeyköy Terminali’ni kullanmak düşüncesindeyiz. Yönetici olarak görev yaptığım firmam ve UYOF’a üye firmalar bu adımı atacağız.
Yaşanan bütün bu olumsuzların ardından yine bir bayram yoğunluğuna adım atıyoruz. Bu bayram “otobüsler doldu, ek seferler yapıldı” açıklamaları yapılabilir, ancak bayramda yaşadığımız 7 milyon civarındaki hareketlilik, sektör mensuplarının bandrollerini ödemeye yeter.
Son söz
Yazımı öncelikle tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine ve ülkemize baş sağlığı dileyerek tamamlamak istiyorum. Şehit ailelerine sabırlar, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Onlar için çok zor bir bayram geçecek. Onların acısını yüreğimde hissediyorum. Bir an önce bu terör belasından bu ülkenin kurtulmasını cenabı Allahtan diliyorum. Tüm vatandaşlarımızı sağduyuya davet ediyorum. Meslektaşlarıma da huzurlu, bereketli, kazasız, bol kazançlı, bir bayram diliyorum. ■
17 Eylül 2015 tarihinde Ankara’da 254 STK’nın katıldığı yürüyüşteydik.
17 Eylül 2015 tarihinde Ankara’da 254 STK’nın katıldığı yürüyüşteydik.