Karayolu Taşıma Yönetmeliği Taslağına odaklandığımız bu süreçte Kültür Bakanlığı’nın yayınladığı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı da gündemimize giriverdi. Yazarların, gazetecilerin eserlerini kitap olarak yayınlayıp ticari gelir elde edebilmeleri için telif hakları ödemesi gerektiğini her zaman savundum. Bu konu ile ilgili yazımı hazırlarken, televizyonda Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali’nin açıklamalarını dinledim. Sabahattin Ali’nin şiirleri şarkı olarak, öyküleri film ve tiyatro eseri olarak kullanılıyor. Sabahattin Ali’nin kimin tarafından öldürüldüğü bile değil. Bunların çocuklarının ailelerine, bu eserlerin kullanılmasından dolayı bir bedel ödenmesinin her zaman yanındayım. Ama telif hakkı adı altında bir koyundan beş post çıkarılmasını doğru bulmuyorum.
Televizyonlar ve radyolar zaten bedel ödüyor
Televizyonculardan, radyoculardan, bu eserleri gazinolarda söyleyenlerden telif hakkı olarak bedel almak doğru. Biz otobüsçüler, biraz da havayolu ile rekabet etmek amacıyla koltuk arkası ekranlarla yolcu bulmaya çalışıyoruz. Televizyonlar ve radyolar bu eserleri kullanırken bu bedeli zaten ödüyor. Biz, otobüste bunu yayınlarken vereyim, dinleyici ayrı şekilde versin, olmaz ki. Bu telif hakkından çok soyguna döndü. Kusuru bakmasınlar, “Biz otobüsçüyü soydurmayız”. Biz artık eski otobüsçüler değiliz, yukardan ne verilirse, kabulümüzdür diyecek halimiz yok. Bir eserden bir kez telif alınır. Çalandan, dinleyenden alınması doğru değil. Biz radyo ve televizyonlarda çalınan eserleri bandrol ödemiş araçlarla sunuyoruz. Bunu takip eden kurum, RTÜK var. Bu bedelleri ödemeyenlerin yakasına yapışsınlar. Otobüslerden 1300 TL para istiyorlar. Biz, telif hakkı kapsamına girmediğimizi iddia ediyoruz. Sanatçıların sesi gür çıkıyor, kamuoyunu çok daha kolay ikna ediyorlar. Biz sanatçıların emeklerinin ödenmesinden yanayız. Nazım Hikmet’in şiirlerinden binlerce eser üretilmiş durumda, acaba Nazım Hikmet’in ailesine bir bedel ödeniyor mu, bunu da bilmiyorum. Bunun araştırılması lazım.
Hak etmediğimiz bedeli ödemek istemiyoruz
Emeğe kesinlikle saygılıyız. Emeğe saygılıyız, diye hak etmediğimiz bir bedeli de ödemek istemiyoruz. Yargıtay bunu bir kere reddetmiş. Yargıtay’ın arkasını dolanıp, bir daha bir daha çıkarıyorlar. Biz de bir kez daha yargıya götürüp direniriz. İTO’da Bakanlık yetkilileri ile bu konuda mutabakata varmıştık. Ama sanatçılar yine Bakanlığı ikna etmiş görünüyor. Yine de biz, bu yayınları yolcuya sunduğumuz için telif hakkı doğduğuna inanmıyoruz. Radyo ve televizyonlar korsan yayın yapmıyorlar ki. Biz sanatçılarla bu konuda uzlaşmak için meslek örgütleri ile bir araya geldik, ancak onlar uçtular. Telif hakkı bütün çağdaş ülkelerde var. Ama bir bedel ödenmiş esere neden tekrar bir bedel ödeyelim? İnternet üzerinden korsan şekilde şarkı indirenler bile tespit ediliyor, buna ağır cezalar verilsin, destekliyoruz. Koltuk arkası ekranlar kişisel olarak yolcunun seyrettiği dinlediği eserler olarak sunuluyor. Biz bandrolü ödenmiş eserleri dinletiyoruz. Koltuk arkası ekran şirketleri ile sanatçıların meslek örgütlerinin görüşmesi gerekiyor. Biz telif ödememek için bunun mücadelesini vereceğiz.
Önerilerimiz Taslakta yer aldı
Karayolu Taşıma Yönetmeliği Taslağına yönelik Bakanlık’ta bir görüşme daha gerçekleştirdik. 13 yıldır Yönetmeliğin aksayan yönleri ayıklandı. Belgeler 53 adetten 13’e düşürüldü. Belge kirliliğinin, bizim de taleplerimiz sonucunda düzenlenmesinden memnunuz. Bizim önerilerimizin önemli bir kısmının dikkate alındığını görüyoruz. Bu süreçte sektör mensupları ile çok yoğun toplantılar gerçekleştirerek görüşler aldık. Bakanlıkta yapılan son toplantı için yaklaşık 40 firmaya yazı yazdık, birçoğu da katıldı. En fazla sektör mensubu görüşünün alınmasının ardından yapılan toplantı 5 saat sürdü, iddia ediyorum, sektöre en yakın Yönetmelik budur.
Taleplerimiz
Bakanlık yetkililerine, verdikleri destekler için teşekkür ediyorum. Bütün taleplerimiz oraya yansıdı mı, hayır. Eğer öyle olsaydı Yönetmeliği biz yapardık. Biz kiralık özmal uygulamasını 1/5 dedik, 1/4’e ikna olacaktık ama 1/3 şeklinde oluştu. Biz sektöre girişlerin zorlaştırılmasını ve D1 belgesinin en az 225 özmal koltuk kapasitesi olmasını istedik. Onlar da belgeleri birleştirerek, 75 olan D2 belgesini 150’ye çıkarttı, bu şekilde bir deneyelim dediler. Firmaların ortak satış organizasyonu oluşturulmasına imkan tanınmasını istedik. Bölgesel firmaların kendi kimliklerini koruyarak, ortak bir çatı altında çalışmasının sağlanmasını istedik. Bu, birbirlerinin biletinin satabilmesi ve güçlerini birleştirilmesine imkan verecekti. Bölgesel firmaların İstanbul’a geldiklerinde ulusal çapta firmalar bünyesinde çalışması önemli bir kazanım olacaktı. Diyarbakır’dan gelen bir otobüs 10 saat sonra diğer sefere çıkıyor. Bu 10 saat bekleme sürecinde kısa mesafelere seferler düzenleyebilirler. İstanbul’dan Çorlu’ya, Tekirdağ’a, Adapazarı’na gidip gelebilirler. Bakanlık bu düşünceyi ne kabul ediyor ne de reddediyor. 6 ay sonra tekrar değerlendiririz diyorlar. Biz fiyat tarifeleri konusunda hava taşımacılığına tanınan şekilde gün içinde hafta sonunda değişebilecek şekilde esnek tarife istiyoruz. Bu bir fırsatçılık değil. Havayolu bunu zaten yapıyor. Bunlar kabul görmedi.
Taşıt kartına zam olmaz
Belge ücretleri yüzde 50 düşürülürken, taşıt kartı işlemleri ise 100 liradan 500 liraya çıkarıldı. Bu çok merhametsiz bir zamdır. Bu zam Bakanlığa yakışmadı. Onlar belge ücretlerini düşürdük diyorlar. Biz yeni belge alacakların oranının artık çok düştüğünü, taşıt kartının 100 liradan 150, 200 liraya çıkmasını ama 500 lira olmasının çok ağır olduğunu savunuyoruz. Bütün eksikliklerine rağmen, yine de sektöre en yakın Yönetmelik bu. Taslak, ayın 17’sinde TOBB bünyesinde Bakanlık yetkilileri ile yük ve yolcu taşımacıları tarafından tekrar değerlendirilecek. Her şey o zaman belirlenmiş olacak.
Herkese iyi haftalar diliyorum. ■