Eğer mutluluğunuz, bir başkasının yaptıklarına bağlıysa, çok ciddi bir sorununuz var demektir". (Huxley )
*
Bugünlerde özellikle sabit gelirli çalışanlar ve emekliler birilerinin alacakları karar sonucu tespit edilecek artışı bekliyor.
Serbest çalışanlar ise kazançlarını kesinlikle hesap edemiyor ve fiyat istikrarı olmadığı için çoğunlukla fiyat bile veremez halde.
Öğrencileri konuşmuyorum bile. Özellikle çocuk okutan anne ve babaların Allah yardımcısı olsun.
*
Taşımacılık sektöründe, İster çalışan, ister emekli, ister öğrenci, her yaştan ve kadın, erkek her cinsten insan hizmet verdiğimiz kesimlerdir.
Müşteriler, bu sektörde Business Class ve ekonomi olarak ayrılmaz. Herkese yolculuk sırasında, aynı hizmet verilir. Bu yüzden de aynı araçta seyahat eden insanlardan farklı fiyat alınmaz. Hiç bir şekilde ayrım yapılmadığı ve kıstas ne olursa olsun, insanlar tasnif edilmediği için bu pencereden bakıldığında sektörde her zaman çok adil bir hizmet anlayışı ile yaklaşılır.
*
Karayolu taşımacılığı, en büyük girdisinin akaryakıt olması ve akaryakıt fiyatlarının sürekli değişmesi nedeniyle bu aralar pek şaşkın bir halde bulunuyor. Sezon nedeniyle hareketli günler yaşanması bu gerçekliği asla maskelememeli. Ne Yolcuların ne de taşımacıların mutlu olmadığı yapılan röportajlarda tarafların ifadelerden çok net anlaşılıyor.
Belki iş yapılıyor görünüyor, ama gerçekten kazanç elde ediliyor mu? Karayolu yük taşımacıları da bu sorunu had safhada yaşıyor. Petrolün ithal edilmesi ve dolar ile fiyatlanması gerekçe gösterilse bile, doların TL karşısında sürekli değer kazanması birincil ve temel sorundur.
*
İşletmeci, hangi alanda olursa olsun maliyetlerindeki artışı, fiyatlarına yansıtmak zorunda. Değilse hayatta kalması işletmesini yaşatması mümkün olmaz. Buna karşılık, çalışanların da kazançlarında aynı oranda artış söz konusu ise ortada sorun kalmaz. Adil olan budur.
*
Ancak, gelin görün ki piyasadaki artış kadar ne çalışanların ne emeklilerin kazançları artmıyor. Satın alma gücü azaldıkça piyasa daralmaya başlıyor. Bu aşamada, hizmet alanların sayısı azalınca küçük işletmeler de zorlanıyor. Ciroları artıyor görünse bile kazançlar sürekli düşüyor.
İster emekli, ister çalışan, isterse küçük esnafın finanse etmek zorunda kaldığı çocukları, “öğrenciler” de bundan en çok etkilenen insanlar olarak çok zorlanıyor.
Sadece şairliği değil, öğretmenliği ile de büyük bir insan olan, güzel ve değerli öğretilere sahip şair Behçet Necatigil, o meşhur 'Çaresizseniz, çare, sizsiniz...' mısralarında pek güzel tasvir etmiş bu durumu.
*
ÇARESİZSENİZ ÇARE SİZSİNİZ
Sular yükselince, balıklar karıncaları yer.
Sular çekilince de karıncalar balıkları yer.
Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir.
Çünkü kimin kimi yiyeceğine.
“Suyun akışı” karar verir.
Gidene kal demeyeceksin.
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır.
Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme, yoksa değersiz olan hep sen olursun.
*
Düşün? Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Herşey sende başlar, sende biter.
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini.
Hep hatırla: “Çaresizseniz”, “Çare” sizsiniz…
*
“Asil” milletimizin,
Kurban bayramı kutlu olsun. Sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim. ■