Dünyada yaşayan insanların iki temel özelliği bulunuyor. Bunlardan bir tanesi inşa, diğeri de imha etme.
Tarihsel süreç boyunca insandaki bu iki temel zıt özellik birbirleri ile hep mücadele içinde olmuş... İnşa faaliyeti uzun süreçleri içeren, bilgi, irade ve sabır, zahmet ve çoklu katılım gerektiren bir özelliktir. İmha faaliyeti bunun tam tersi özelliklere sahip çok daha tesirli ve yıkıcı bir faaliyettir.
İstiklal marşımızın yazarı, büyük şair Mehmet Akif bir dizesinde bunu çok güzel betimlemiş.
“hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen,
İki kazma kürek, iki de ırgat gerek,
Ancak hadi gel yapalım şunu geri desen,
Bir Sinan, bir de Süleyman gerek.”
Dünyada, bugüne kadar insan eliyle pek çok imha faaliyeti gerçekleşmiştir. Büyük olaylar sonrası dünya dengesi, yaşam, sınırlar ve ekonomik güç el değiştirmiştir. I. ve II. Dünya savaşları bunun en somut örneklerindendir. Buna karşılık inşa faaliyetleri hep imha sonrasında devreye girmiş tahribatın izlerini silmek ve yaşamı yenilemeye çalışmıştır. Ruhsal, bedensel travmaları atlatmak, mimari ve ekonomik yapılanmayı yeniden sağlamak uzun uğraşlar gerektirmiştir.
Günümüzde belki konvansiyonel silahlar ile değil ama biyolojik silah kullanılarak yine insan eliyle çıktığı yadsınamaz olan büyük bir savaş yaşanmaktadır. Geçen yılın son günlerinde adı konulmuş ve tüm dünyada yaklaşık 40 milyondan fazla insanı hasta eden buna karşılık 1.150.000 insanın ölümüne neden olan bu yıkıcı faaliyet sonrası, belki bu gün yaşanmakta olan sınırlar değil, ama düzen değişecek; oyunun kuralları yeniden yazılacak. Şimdi kâğıtlar karılıyor ve çok yakında yaşam şekli ile ekonomik sistemlerin hâkim güçlerce yeniden dizayn edildiğini göreceğiz.
Mevcudu devam ettirmek yerine yeni düzene geçiş için algıların açık ve koordinasyonun yüksek olması şarttır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere inşa faaliyetleri, uzun süreçleri içeren, bilgi, irade ve sabır, zahmet ve çoklu katılım gerektiren bir özelliktir.
İçinde bulunduğumuz dönemde, sektörel anlamda bu değişime hazır olmak ve tam yıkıcı dalgayı henüz almamışken, değişim ve inovasyon gerektiren aşamaları hızlıca içselleştirerek, dayanışma içerisinde kendimizi güncellemenin hazırlıklarını yapmak durumundayız. Verimlilik ve süreçleri kısaltmak için yepyeni oluşumları kurmak zorundayız.
Depremde olduğu gibi, şimdilik, dalga boyu yüksek olmayan çok hızlı primer (birincil) dalgaları görüyoruz. Arkadan dalga boyu çok daha yüksek olan sekonder (ikincil) dalgaların geleceğini bilerek önlemlerimizi almak zorundayız. Sonra yaşanan olaylar bize acı ve gözyaşı olarak kendini hissettirecektir.
Bu söylenenler ekonomik ve sosyal yaşamımızı etkiler. Ancak içinde yaşadığımız toplumun yaşam şekli sadece ekonomik koşullar ile sarsılmaz. En önemli etki ülkenin bağımsızlığına gelecek imha faaliyetleri ile olur.
Çünkü inşa faaliyetinde bulunup ülkeyi kuran düşünce ile o günden bu güne imha faaliyetleri sürekli bir mücadele içerisinde.
Kurucu önder gençliğe hitabesinde toplumun neler ile karşılaşabileceğiniz açıkça belirtmiştir. Onun tespitleri bugün maalesef yaşanmaktadır. Gençliği, sanal medya, diziler, sentetik uyuşturucular, yasaklar ile uyuşturup bu süreci uzatmak isteyenler olabilir. Ama illa ki doğru işler yapabilecek bir genç potansiyel olduğuna hep inandım.
98 yıldır, barış ve huzur için yaşama ortamı sağlayan,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, saygı, minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
29 Ekim CUMHURİYET BAYRAMI’mız kutlu olsun. ■